Çaresi olanda acze düşmek

DERTLERİN DARALTTIĞI, sıkıntıların sıktığı, elemlerin inlettiğinde gösterilen tavırlar yükselmenin veya alçalmanın, sağlamlığın veya çürüklüğün, olgunluğun veya hamlığın eşiğine gelindiğinin göstergesidir; bir adım, bir tavır, bir kelamla yukarılara çıkılır veya aşağılara düşülür… Kaygan yollar, keskin virajlar aşılır, güçlükler geçilirse erdemli ve onurlu geleceğe ulaşılır; yolun dışına düşmek, uçurumlardan uçmak uzak olan şeyler değil, sağlam ip ümit ve cesaret yoksa…

Çaresi olan şeyle çaresi olmayan şey arasında mekik dokur durur ömür dakikaları; tik taklar, hadle hesabına bilmek veya bilmemek arasındaki keskin vuruşlardır… Yapabileceklerini yapmayan çaresizliğin aczinde bir kaşık suda boğuşan, boğulandır; çaresi olmayanı kabullenen de dev dalgalar arasında sağ salim yaşayan ve selamet sahiline ulaşandır…

Yapabileceklerini yapma cesareti ümit, nice dar geçitlerden geçirir, nice olmazları olduruverir birden, geri bakıldığında şaşkınlık ve hayret görülür sadece; bunlar ne zaman, nasıl oldu?

Güneş ümitle doğar her gün, geceyi aydınlatan ay ümidin yörüngesinde gezer, yıldızlar cesaretle yola çıkanlara yol ve yön gösterir, yağmurlar ümit ve aşk ile toprağa düşerler, hayata beşiklik eder toprak; insan toprağın üzerinde ümitsiz gezinir; sonsuzluğundan habersiz, günlük küçük meşgaleler, geçici işler, darlattığı dertler, anlık zevklerde boğulmuş olarak…

Yapamayacağını kabullenmek haddini bilmek, yapabileceklerini yapmak hesabını bilmek; hadle hesap bilinmeze veya birbirine karışırsa fırtınalı denizlere tutulmuş, karanlık gecelere düşülmüştür; güneş aydınlatmaz, ay ışık vermez, yıldızlar tebessüm etmez olur, her yer keder, her nefes ızdırap…

Kocaman gemi suyun üstünde nasıl durur, dünya uzay boşluğunda hem kendi etrafında, hem güneşin hem de helezonvari hareketle Vega burcuna doğru nasıl gider, ya elektronlar çekirdeğin merkezi etrafında nasıl döner? Hep hadle hesap arasındaki denge ile; çizilmiş yolundan sapmama, yörüngesinde yürümekle, sapma veya yürümeme kıyametin kopması demek…

Günde kaç kıyamet, “an”da kaç kırılma yaşıyoruz; ümit ile korku arasında dengede duramamaktan, hadle hesabı bilememekten, yapabileceklerimizi yapmamaktan, yapamayacaklarımızı yapma uğraşısına dalmaktan?

Hadiselerden, kâinattan ümit devşirmek, yapabileceklerini yapma cesaretini vererek ümit ışıklarını daha da çoğaltır; an genişler, zaman esner, mekân hafifler, sükûn solunur hayatın her nefes alıp verişinde… Biliniyordur ki yapamayacaklarını, üstesinden gelinemeyeceklerini geçmesini beklemekten başka çaresi yoktur, kendini veya bir başkasını cezalandırmak çaresizlik isyanı, hiçbir şeyi çözmeyen hatta daha da karmaşıklaştıran bir isyan…

Gece ortasında gündüz olsun dense olur mu, gündüz ortasında istemesen de her şey aydınlanır; kederler gider, elemler dağılır, mutluluk kaplar her yeri, sevinç uzanır her yönden, kalbinin tam ortasındaki güneşle kâinatın karanlıklardan kurtunulmuştur artık…

Haddini ve hesabını bilen, erdem mutluluğuna erenlerden olma temennisiyle.

  10.08.2009

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut