Baharın aşkına düşerse cemre

Sinay Avşar*

ÖNCE KARDELEN ÇİÇEĞİ mevsimin ilk müjdesini bırakır bahara. Sonrasında bir beyaz papatya düşer yalnızlığın eline. Sarı-beyaz inciler dizilidir, yeşil gerdanlığın üstüne. Ve cemreler düşer her bir zerreye.

Kıymeti kaynağına düşen cemrelerin Mevsime düşen cemreler gizli bir dokunuşla hayatlandırır hayat sahiplerini. Kimbilir daha kaç yalnız aşk’ı beslemiştir bu bahar. Bir yeşil seccade serilir yeryüzüne. Toprağa düşen cemrenin secdesinde Hayy sesi ayakta. Kün emrini almaya hazırdır mevsim.

Bir cemre de yüreklere düşer. Yüreklere düştü mü cemre, binbir esmanın coştuğu bayramına dönüşür bahar. Bu bayram coşturur en özgür ruhları, bu bayram seyrettirir; en kutsal tabloyu, bu bayram sevdirir en pak yürekleri.

Kuddüs ismi değer bahara, bahar değildir sadece temizlenen, aşklar da Kuddüs isminden nasbini alır. En kutsal haliyle.

Bahar kelimelerini toplar, ılık rüzgar kalplerin en kuytusuna savurur aşk’ı. Kelimeler tek bir ismi, adı aşk kokan baharı yazar. Aşk’ın kokusudur yayılan. Bu kokuyu bir defa almaya görün; ışığın etrafında pervane olan ateşböceği gibi pervane olur, dönersiniz zamansızca. Başdöndürücü bu kokuyu içinize çektikçe tazelenir, tazelendikçe yeniden doğarsınız. Size de yeni, yeniden Kün emri üflenmiştir. Aşkın kaynağından üflenen Kün emri, hiç kesilmeden sonsuzluk okyanusuna karışana dek devamlı akar. Yalnızlık rafa kaldırılır çünkü; sağınızda aşk solunuzda aşk vardır.

Pıtır pıtır patlayan mısır misali, hızla patlayıp kendi kabını aşan çiçek demetleri süratle dağılır her yana. Şimdi çiçek demetleri dallara asılı, sonrasında sonsuz şükrün kucağında meyveler. Yeşil gerdanlığın içinden çıkan sarı-beyaz papatyalar, uyum içinde yer açarlar birbirlerine.

Bu aşk’ın tablosudur. Birbirlerine, ne yeşil bu tabloda sadece ben olmalıyım der, ne de sarı-beyaz tonlar. Renklerin dostluğu kadim dostlukları anlatır, geçici ve rastgele değildir. Büyük bir törenle bırakır yeni renkler mevsime kendini. Birbirleriyle ittifak içinde olan çiçekler, tüm kainatı içine alır büyülü kokusuyla. Bu mevsimde büyülü aşk’a davet vardır, reddedilmesi mümkün olmayan bu büyüyle yeşerir her bir ümitler.

Kalplerdeki kışa seslenir mevsim ve yüreklere düşen cemre eritir karları. Seyri takibe yetişmez zahiri gözleriniz, aşkın sayısını sayamaz akıllar. Şaşar hesap makineniz, çıkarma ya da çarpma yapılsa da o hep artıdadır. Doğru sözlüdür mevsim, terk etmez fani gibi. Yerinde ve zamanında karşılar sizi, aşk-ı kadimdir adı.

Bahar yağmurları arındırır en gizli günahları. Hayy emrini alan cemre, toprağa taşır mevsimi. Toprakla buluşması aşkın maşukuyla buluşması kadar kutsal, güneşin gülümsemesi kadar sıcaktır. Sevginin kokusu yayılır altın saçlı baharda. Her yeniye, yeniden aşık olunur. Eskimiş olsa da aşkınız ziyanı yok, nisan yağmuruyla yenilenir. Toprak kokusuna karışan aşkın kokusu, yeniden yenilenerek karışır mevsime.

Hangi sevgili bunca renk demetlerini bırakır elinize? Hangi sevgili tümünü toplayıp getirebilir, saçlarınıza taçlar yapabilir? Yaşadığınız şehirle sınırlı değildir saçlarınıza yapılan taçlar yada elinize bırakılan demet demet çiçekler. Her yeni yaratılış ve diriliş; bilirsiniz yalnız size özel ve yalnız sizin içindir. Engel olmak mümkün değildir bu coşkuya, bu dirilişe. Elime bırakılan demet demet papatyaların beyazlığında bahar’a aşk’ım. İşte bu sebepten ben her bahar’a yine, yeniden aşık olurum.

Şimdi büyülü bir huzur saklıyorum içimde, derin bir nefesle çektim, bir sonraki bahara kadar. Cemreler düşer altın saçlı bahara. Biri yaratılış ağacına, biri yalnızlığa, diğeri aşk’a… Üç cemre düşer, üç harf ile anlatır hikayesini, adı A-ş-k olanı.

Kalbinizin kanat çırpışları kelebekleri kıskandırır mı bilinmez ancak, cemre düşen aşklar acıtmaz kalbinizi, Ol emriyle, çıkılmıştır yola. Umutlara düşen cemre, nasıl yeşertir ve kök salarsa yürekleri, öyle de kabına sığmaz ruhum yeşerir, gökkuşağı renkleriyle. Nasıl beklerse aşık maşukunu öyle beklerim baharı kalp atışlarımla. Sadece lale, sümbül, papatya ve ıtri güller değildir elinize bırakılanlar, gözlerin görebildiği tüm çiçekler, ya da altın saçlı baharda her ne varsa cömertçe bırakılır avuçlarınıza.

Bu aşk baş döndürür, bu aşk şükrü arttırır, bu aşk nuru ile aydınlatır, bu aşk tazeler iman güneşini. Güneşin sıcaklığı aşkın şarkısını söyler her dem. Seher de öten bülbüllerin nidaları yalnız O’nu zikreder. Tüm övgüler yalnız O’na. Kainatı kapsayan hiç bitmeyecek bir sevdanın senfonisidir. Her bir azam şahittir bu aşk’a.

Seherde başlayıp ve günbatımına kadar devam eden bu senfoniye, kalp atışlarım eşlik eder. Kulaklarımda Rahmani zikirle öten bülbüllerin coşkulu sesi. Gözlerimde haşrin ayetleri. Ellerimde ise rengarenk umut çiçekleri.

Aşkın üstüne, bahar kokuları yayılır. Güçlüdür bu aşk, ayrılığa düşmeyecek kadar güçlü. Rahman’ın Cemal isminden sadır.

Rahmet’in aşkından aşk’a düştü cemre.

Ve aşktan aşk’a düştü son cemre. İşte bu yüzden ben her bahar’a yeni, yeniden aşık olurum.

Bu seyri takibe geç kalmamak gerek. Lakin baharda Aşk’a geç kalmamak gerek.

Aşk adına her ne varsa...

  19.04.2009

© 2021 karakalem.net, Sinay Avşar



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut