Hakîki merhamet, ardında şecâat barındırır

Derya Güney

ÇOĞU İNSAN, içi parçalanıyormuş gibi öksüren birini görünce bîgane kalamaz. Merhamet dolu bakışlara, geçmiş olsun temennileri de eklenir. Ya bir de anneyseniz ve çocuklarınızdan biri böylesi öksürük nöbetleriyle sarsılmaktaysa günlerdir. Halsiz bakan gözlerin, her aralandığında, kan kırmızısının yakıcılığıyla, ateşi ve öksürüğü tescil eden dudakların şahidi olmak her anne için zordur. Ateş düşürücüler, expektoran şuruplar, ıhlamurlar, zencefiller, dakika başı yudum yudum içilen sular... Kaçıncı çocuğunuz olduğuna, kaçıncı kez hastalandığına bakmadan her inleyiş, her öksürük ilkmiş gibi tesir eder yüreğinize. Anlayabilecek yaştaysa, mikroplarla mücadele eden bedeninin her hastalıktan sonra daha da güçleneceğine onu da kendinizi de inandırmaya çalışırsınız. Başucunda dualar eder, şifa ayetleri okur, bir an önce can parçanızın sağlık ve huzura kavuşması için Yaradan’a niyazda bulunursunuz.

Hele hele hastalıkların kol gezdiği, rastladığınız insanların mutlaka evindeki bir kaç hastayı zikrettiği şu günlerde çizdiğim bu tablo, çoğumuza yabancı olmayacaktır. Şahsen bana hiç yabancı değil. Yukarıdaki satırlar, bir değil iki evladı birden koro halinde öksürüp inleyen bir anneye ait. Her ne işle uğraşırsanız uğraşın, yerine getirmeniz gereken hangi sorumluluklarınız olursa olsun, yavrunuzun hastalık zamanlarında en büyük endişeniz sadece ve sadece odur!

Yüreğinizin merhamet ve acizlik duygularıyla ağırlaştığı dakikalarda, “îtidal” üzere olup olmadığınızı sorgulamazsınız çoğu vakit. Diliniz itidal denemeleri yaparak “Allah dermansız dert vermesin, hastanelerde yavruları başında bekleyen annelere sabır versin” derse de, bu hakikatin yüreğinize ulaşması biraz zaman alır. Oysa, annelerinin merhameti kadar şecâatine de ihtiyaç duyar çocuklar; ki hakîki merhametin ardında daima şecâat vardır.

Konu ne olursa olsun, yıkılmış, kendini bırakmış, itidal çizgisinden uzaklaşmış bir insan, sevdiklerine yardım edemez. Çok meşhur örnekte olduğu gibi, civcivlerini tehlikede gören tavuğun yürekliliği, yiğitliği dillere destandır. Hasmının korkunçluğu, tehlikenin büyüklüğü yıldırmaz yavrularına karşı merhamet duygularıyla dopdolu o küçük hayvancağızı.

Ve çoğumuz biliriz, ölümlerin, savaşların, yokluk günlerinin imtihanını verirken, annelerin nasıl sımsıkı yavrularına sarıldığını, onu asla bırakmadığını ve bırakmayacağını söylercesine.

İçi her an patlamaya hazır bir volkan gibi kaynarken, nasıl heybetli bir dağ gibi durduğuna, yetim yavrularını büyütmeye çalışan annelerde şahit oluruz.

Çocuklar, merhametini yiğitliğe dönüştürecek annelere her zaman muhtaç. Savaşta da barışta da, varlıkta da yoklukta da, iyi günde de kötü günde de. Çünkü anne olmak, bir duruştur. Tüm imkanların, görünen bütün sebeplerin maharetli ellerde nasıl kazanıma, hayra, ümide dönüştüğünü talim ettirir yavrularına. İnanç ve merhametle aşılamayacak hiç bir zorluğun, aydınlanmayacak kara günün olmadığını görürüz biz annelerde. Rahmetten bir tecelli, hem de pek mânâlı bir tecellidir anne-evlat münasebeti. Tüm hastalarımız için Rabbimden acil şifalar diler, îtidalen ayrılmamaya çalışan, merhamet yüklü bağırlarını zorluklara siper eden cesur annelerimize selam ederim!


(Gazze’ye yapılan son saldırıların ardından sadece bedenleri değil, ruhları da ağır darbeler alan Nusereyat 5-15 yaş arası çocuklara yönelik “psikolojik destek” projesi, acilen ilgilerinizi bekliyor. İHH’nın hazırladığı bu güzel çalışmaya destek vermek için yardımlarınızı “Filistin Rehabilitasyon” notu ile göndermeniz yeterli. İHH Gönüllüler Koordinatörü Demet Tezcan Hanım’a ulaşarak- 0 212 631 21 21 numaralı telefondan -konu ile ilgili detaylı bilgi alabilirsiniz.)

  10.04.2009

© 2021 karakalem.net, Derya Güney



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut