YAKIN ZAMANDA Fatih Sultan Mehmet köprüsü üzerinden Avrupa Yakası’ndan Anadolu Yakası’na geçip TEM otoyoluna devam ederken yanlış bir istikamete girince köprü tarafına doğru dönüp tekrar doğru istikameti bulmak için bir hayli yol gittim. Ancak bir müddet yol almama rağmen otoyoldan hiçbir tarafa çıkış olmadığını görünce biraz telaşlandım. Gözlerimi adeta dört açıp ‘son çıkış’ tabelasını kaçırmamaya çalıştım. Zira kaçırdığım an, mecburen köprüden geçip sonra tekrar dönüp kıtalararası bir yol yapmam gerekecekti. Neyse ki bir müddet sonra o tabelayla kendime geldim. Tabelada sağ yönünde bir ok ve ‘Köprüden önce son çıkış’ diye yazıyordu. Son çıkışı kaçırmamış olmanın verdiği sürurla Allah’a şükrettim.
Son çıkış tabelası o an hayattaki tercihlerimi hatırlattı bana. Hayat da bir otoban gibi sanki. Her an farklı güzergâhlara dönme ve değişik olaylarla karşılaşma durumu sözkonusu. Her tercih başka başka köprülere sürükler insanı. İnsan doğru yaptığını zanneder, akıl fenerine güvenir, ‘Benden daha iyi kim bilebilir ki?’ der. Doğru bildiği ve inandığı istikamete doğru harekete devam eder. Oysa kaderin de bir planı vardır ve gidilen istikamet, hakkında hayırlı değilse bir şekilde ikazlar gönderir insana. ‘Köprüden önce son çıkışın bu, çıktın çıktın yoksa karşı yakadasın’ der. ‘Yanlıştan dönmek için son fırsatın bu’ der. Son çıkış da kaçarsa elden geri dönüş olmaz artık. Ya da bazı durumlarda olur ama o da çok pahalıya mal olur. Pişmanlıkların sonu gelmez...
Hayatı da sol şeritten çok hızlı bir şekilde yaşarsa insan, son çıkış tabelasını kaçırır genellikle. Bazen öyle hızla akar ki zaman, köprüden önce son çıkış uyarısı işe yaramaz, o tabelayı ardında bırakarak çoktan geçer gider insan... Gözüne bile çarpmaz o tabela ve yanlış istikamete doğru yol almaya devam eder. Bazen de son anda fark eder tabelayı ama sol şeritteyken sağa dönmek mümkün olmaz artık. O yüzden insan biraz yavaş yaşamalı hayatı. Hangi şeritten gideceğini bilmeli. Ara sıra frene basmasını, ruhunu dinlendirmesini bilmeli. Sağ şeritten emin bir şekilde gitmeli ve dikkatli takip etmeli kaderin uyarı levhalarını... Ve de kadere itiraz etmemeli. Kadere iman eden kederden emin olur... İnsan kısmetine razı olmalı ki rahat edebilsin. Akıl fenerine güvenmek yerine kadere iman eden, tercihlerinde Allah’ın rızasını gözetip gerisine tevekkül edebilen bir insan, kederden de emin olur elbette.
Bazen de kararsız kalır insan. Köprüden önce son çıkıştan çıkması gerekip gerekmediği konusunda aklı karışıktır. Şeytan vesvese verir. Elinde yeterli bilgi ve veri yoktur belki. Devam ederse o yol onu nereye götürecek, gittiği yer istediği yer mi olacak bilemez. Ama yola devam etmek mecburiyeti vardır. Zira hayatta zamanı durdurmak mümkün olmadığı gibi otobanlarda da duraklamak yasaktır. Bir karar vermek zorundadır insan. Son çıkışa gelmeden önce hazırlıklı değilse, ne yapacağını kararlaştırmamışsa, o keskin dönemeçte duraklayıp düşünme imkânı yoktur. Ve bazen seçim yapana kadar bir de bakar ki köprüye gelmiştir artık.
Aslında köprüden önce son çıkış tabelasıyla birlikte köprüden önce ilk çıkış tabelası da konmalı bence... Son çıkışa kadar gecikmemeli insan. Yanlış bir yola girmişse de hatada ısrar etmemeli. İnsanın dostları olmalı hayatta... ‘Gittigin yol yanlış, bak köprüden önce ilk çıkış bu’ diye uyaran sadık dostları. Son çıkışa kadar da beklememeli uyarmak için.
Son çıkışlar cok şey anlatır insanlara. Hayat son çıkışlar öncesi verilen önemli kararlarla yön değiştirir, yaşanır. Ama en önemlisi, ölümden önce son çıkışı kaçırmayıp tövbe tabelasını takip etmek sûretiyle Allah’ın rızasını kazanarak doğru şeritte ahiret hayatına devam edebilmek ve ister istemez geçmek zorunda olduğumuz Sırat köprüsünden emin bir şekilde geçerek Cennet menziline ulaşabilmektir.
Bize son çıkışı gösteren ve bizi yanlışlardan muhafaza eden Allah’a binlerce kere hamd olsun...