KONU HARİTASI ÇIKARMAK

Halil Köprücüoğlu

SEKSENLİ YILLARIN başında Endüstri Meslek Lisesinde öğrencim olan bir kardeşim İstanbul’dan telefonla beni aradı. Kendisi Üniversite Hazırlık Dershanelerinde coğrafya öğretmenliği yapıyor... “Coğrafya derslerinin işlenmesinde bizim dershanelerde artık tarz değişikliği yapıldı. Önce derslerin bir haritası çıkarılıyor. Bununla zihinlerde bir temel mânâ oluşturuluyor; ondan sonra derslerin detaylarına geçiliyor. İşte ben bu usulü Risale-i Nura tatbik etmek istiyorum. Bana yardımcı olur musun” dedi.

Önce bu tarzı 11. Lem’ada denemeye başlamak istiyordu. Fakat daha işin başında takılmıştı. Beraber 11. Lem’aya baktık.

Başlık altında “Mirkatü's-sünne ve Tiryaku Marazı'l-Bid'a” denildiği halde, hemen aşağıdaki metinde, ise :

“…Şu âyetin

1.makamı minhâcü's-sünnet;

2.makamı mirkatü's-sünnettir.” denerek, farklı bir ana detaydan bahsediliyordu.

Hepinizin de bildiği gibi 11.Lem’a, MİRKATÜ'S-SÜNNET Risalesidir ve Ayet-i Kerimelere bağlı olarak ortaya konulan Sünnetin bu bölümü “Sünnet-i Seniyyeye uymanın, basamak ve derecelerinden” bahseder ve temel konunun 2.MAKAMIDIR.

1. MAKAMI olan MİNHÂCÜ'S-SÜNNET, konusu ise 4. Lem’ada anlatılmıştır. Telefondaki kardeşimle beraber hemen bu Lem’ayı açıp oradan bu konuyu ortaya koyan metni de okuyarak tekrar tespitler yaptık..

Kardeşim bu basit açıklama sonrası rahatladı. Önce 1. Makam olan 4. Lem’anın başlangıcındaki Ayet ve meallerini sonra da bu parçanın 4 Nüktesinin ayrı ayrı ana fikirlerini; icap ederse yardımcı fikirlerini kısa ve anlaşılır bir tarzda alt alta yazacağını söyledi.

Sonra 11. Lem’anın 11 Nüktesi için de yine ayni çalışmayı ortaya koyacak. Daha sonra da Sünnet-i Seniyyeyle ilgili (Mesela 11. sözün başları gibi…) mütemmim konuları da bulup bu tarz bir detaylandırma sonrası önceki hazırlananların uygun yerlerine yerleştirecek.

Bunlar yapılırken parçanın başında veya içindeki Kutsî Kaynaklara ait metinlerin temel mantığı da elbette Bediüzzamanın anlattıklarına uyumlu tarzda belirlenip kaydedilecek.

İşte o zaman bu konunun HARİTASI çıkmış olacak.

Sünneti okuyacak olan, önce bu haritaya göz atacak. Konunun detayları neler; verilmek istenen temel felsefe nedir, bunlar okuyucunun hayalinde canlanacak. Sonra konuyu satır satır okurken incelikleri yakalaması kolaylaşacak; önemli detayları, atlaması imkânsız hale gelecek.

Esasen Akıncı Beyleri, Sultanları için, fetih öncesi, diğer ülkelerde bu işlemi yapıyorlar, savaş stratejisini belirliyorlardı.

Otomobil Yarışlarında da ilgililerin eline böyle detaylı bir harita hazırlanıp veriliyor. Öylece yola daha hakim hale geliyorlar.

Hatta bir binanın statik ve mimarî hesapları da buna benzer bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkıyor veya onlar da böyle bir HARİTADIR denilebilir. Çünkü bu dosyalar önce ne yapılması gerektiğini, daha sonra da ne yapıldığını ve niçin yapıldığını çok açıkça ortaya koyuyor.

1967 yılında İmroz Öğretmen Okuluna giderken Ankara’da genç bir muvazzaf subay olarak S-3 pozisyonunda vazife yapan ağabeyim, bana asetat naylonuyla kaplanmış bir tarafı haftalık, bir tarafı günlük plana ayrılmış bir çizelge vermiş ve bunun önemini anlatmıştı. Yirmi altı yıl süren öğretmenlik ve idarecilik hayatım boyunca o planın; belki de daha doğru bir ifadeyle kısa ve uzun vadeli YOL HARİTALARININ yönlendirmesi ve rahatlığı ile yaşadım.

Çünkü hemen birkaç yıl sonra Bediüzzaman Hazretlerinin, felsefenin asırlardır çözemediği konuları ortaya koyarken, adeta idrakimize kolaylık olsun diye böyle bir tarz uyguladığını gördüm. Ben de bu tarza sarıldım, teslim oldum.

Mesela 11. Sözde çok âli bir Sultanın genel sıfatlarını, büyük gayelerle yaptıklarının ana şablonunu basit bir hikâyeyle çizerek; kâinatın, insanın yaratılışının, ibadetinin ve dahi Peygamberliğin, Sünnetin temel felsefesini ortaya koyarken yine, önce böyle bir tarzla, bu girift bilmecelerin HARİTASINI zihnimizde çizdiğini, sonra müthiş hakaiki ruhumuza kolayca zerk ettiğini sanıyorum.

Hatta bu tarzı, çok sözlerde, çok risalelerde tatbik ettiğini de söyleyebilirim. Besmelenin 1. Sözdeki gibi ihatalı bir şablonu ortaya konmasaydı; Dinin 3. Sözdeki gibi bir haritası çizilmeseydi; Kulluğun 6. Sözdeki kuşbakışı basit ama ihatalı ifadesi nazarımıza arz edilmeseydi çok şey kaybetmiş olurduk.

Esasen insan zihninin her hangi bir konuyu da böyle bir haritayı çizdikten sonra daha iyi kavradığını düşünüyorum. Pek çok meselenin de şuur altında, belki de gayr-i şuurî bir faaliyetle, böyle bir harita çizerek algılanmaya çabalandığını iddia edebilirim.

Lemeâtta dimağ mertebeleri anlatılır. O zihin faaliyetleri esnasında, bilginin yaptırım gücüne ulaşması için Tahayyül ve Tasavvur basamaklarından itibaren böyle bir haritanın çizildiğini, geliştirildiğini var sayıyorum. (karakalem.net sitesinde bununla ilgili yazdığım birkaç makaleye de bakılması iyi olur kanaatineyim.) RUH VE Kalbin iz’an edip tastık etmesi bu tarz dimağ faaliyetlerinden sonra gerçekleşiyor diye düşünüyorum.

Bu KONU HARİTASI ÇIKARMANIN en güzel örneklerinden birisini Av. Ahmet Özkılıç Beyin “Eskişehir Müdafaaları ve Arkasındaki Hakikatler” konulu seminerinde gördüm.

Kırk yıllık Nur Talebesi olduğumu düşünürken bu seminerde sunuluş tarzından dolayı gerçekten çok gerilerde kaldığımın farkına vardım. Şöyle ki:

Av. Ahmet Özkılınç beyin “Eskişehir Müdafaaları” konulu seminerini dinlerken bu anlattığım KONU HARİTASI ÇIKARMANIN, kavramada çok önemli bir tarz olduğunu daha iyi idrak ettim.

Çoğu insan nasıl düşünür bilemiyorum. Ancak ben eksiğimi kabul edip, kusurumu itiraf ediyorum. Daha önce Bediüzzaman Hazretlerinin bu müdafaalarını dikkatle okumamışım. Onları tarihi seyri içinde değerlendirememişim. Onun derli toplu bir haritasını çıkarıp dimağ mertebelerinden geçirememişim. Ancak Ahmet Beyin seminerinde bu harita çıkarma meselesi diye takdim ettiğim mânâ çok iyi gerçekleştiğinden bu konu hakkında aklen ve kalben çok farklı bir yere geldim.

“R.Nurlarda, 24 Anayasası ve ona bağlı o günün kanunlarına aykırı bir şey söz konusu olmadığı halde ve hukukun önemli bir usulü çiğnenerek delillerden suç ve suçluya gitmek yerine; suçlu seçip ona suç delilleri arandığı, hukukun tamamen çiğnendiği bir zeminin detaylarını öğrendim.

25-35’li yıllarda, Şeyh Said Hadisesi, İstiklal Mahkemeleri, Serbest Fırka Hadisesi, Dersim ve Menemen hadiseleri, Takrir-i Sükûn Kanununun çıkarttırılması, Ayasofya’nın ibadete kapatılması, ezanın Türkçe okutulmasının tamim edilmesi ve zorla tatbiki, Türk Ocaklarının alternatif çalışma mekânları olarak her tarafta açtırılması(O günlerde doğru dürüst kara yolu bile olmayan Barla Beldesi de dahil) ve sosyal hayatı şekillendiren birçok farklı kanunun çıkartılması gibi o kadar çok ve toplumu derinden etkileyen, binlerce insanın hayatına mal olan ve belki farklı bir toplum mühendisliğiyle ilgili faaliyetlerin çok sert bir tarzının ortaya konduğu bir zaman dilimine ait perde arkası açılımlarının, inceliklerinin farkına vardım.

Devletimizin en üst seviyedeki yetkililerinin yakından takip ettiği, ilgilendiği zeminde, Bediüzzaman Hazretleri için suç tespit edilememiştir. Tarihi bilgilerle R.Nurlarda bulunan müdafaanameler değerlendirilince hukuku asla çiğnemeden, hukuk müessesesine kesinlikle zarar vermeden davasını savunan bir harika Zatın tarihe mal olmuş mücahedesini idrak etme fırsatı bulunmuştur.

Hadis-i Şeriflerle ortaya konan bir büyük mücadelenin bu topraklarda cereyan ettiğini ve böyle bir büyük davanın müntesibi olduğumuzu daha ince detaylarla ihatalı bir şekilde öğrenince hali hazırdaki pısırık halime çok üzüldüm.

Her şeye rağmen şahıslarla ve müesseselerle uğraşmayan, kendini büyük davasına adamış merhamet ve şefkat dolu bir zatın sadece bütün insanların iki cihan saadetlerine çalışan, teslimiyet veya isyan ikileminden çok farklı bir üçüncü yolu Kur’ânî bir üslup olarak ortaya koyan müthiş hayatını, bu tarzla ibretle dinleme, idrak etme fırsatını yakaladım.

Herkese, bütün konuları ve bilhassa R.Nuru bu tarzda tetkik etmeyi tavsiye ediyorum. Daha ilk uygulamada anlamanın ne kadar kolaylaştığını sizin de görüp, bana hak vereceğinize garanti veriyorum. İyi okumalar…

  09.02.2009

© 2021 karakalem.net, Halil Köprücüoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut