Yol illa ki ‘iki’ olmak zorunda değil

Zehra Sarı

BUGÜNLERDE, ÖNCE kendimde sonrasında da yakın çevremde farkettiğim şöyle bir durum var; bir olayda sanki her zaman sadece önümüzde iki yol varmış gibi; ya bu yoldan ya şu yoldan gitmek zorundaymışız gibi davranıyoruz; ya bunu alacaksın ya şunu (o an almamanın da bir şık olduğu aklımıza gelmeyebiliyor), bu olayın sonu ya böyle olacak ya da şöyle; ya ben o kişiye şöyle davranmalıyım ya da böyle vs. İnsanın, kendi sınırlı aklıyla, Mutlak'ı algılayışı böyle olunca da; adeta Allah da bizi o iki seçeneğin içine hapsediyor; çünkü Allah, kulunun zannı üzeredir; kişi Rabbini nasıl tanırsa, Rabbi ona öyle muamelede bulunur.

Fakat son zamanda yaşadığım bir olayla farkettim ki; üçüncü bir seçenek ve hatta dördüncü ve beşinci seçeneklerde mümkün olabiliyor. Biz illa ki "iki seçenek var" diye diretmezsek, kendimizi "bu iki şıktan biri olacak" diye şartlamazsak; O'nun rahmetinden istersek; Allah, bizim düşünemeyeceğimiz hatta hayal bile edemeyeceğimiz bir üçüncü yol açabiliyor. Ve hatta O'nun rahmetinin genişliğine ve kuşatıcılığına olan imanımızla, bu yolların sayısı dördü, beşi, onu bile bulabilir.

"Sabır ve namaz ile Allah'dan yardım isteyin" buyuruyor ayet. Öyle durumlar vardır ki; insanın içinde bulunduğu yahut kişinin kendisini içine soktuğu; sabırdan başkası gelmez o kişinin elinden. (Yanlış anlaşılmasın, böyle söylerken, Hz. Eyyüb'de zirve yapan bir hali küçümsüyor değilim) Sabrı; durup sadece beklemek olarak algılamadığımız halde, yine de bazı zamanlarda insan sabrederken de birşeyler yapmak, hareket halinde olmak istiyor. "Ne yapabilirim acaba?" diye düşünürken de, bu ayet apaçık karşısına çıkıp, "Sabrediyorsun, namazı da beraberinde destekçin, sabretmeni kolaylaştırıcın, sabretmenin gerçek manasına yükselmene bir yardımcın olarak beraberine al" diyor. Ve adeta pasif bir eylem olarak gördüğümüz sabrın (sabrın; tam manasıyla anlaşılıp uygulanırsa günlük hayatta kullandığımız manada "pasif" olmadığını düşünüyorum) aktif bir eylem olarak namaz ile kuvvetlendiriliyor olması; o olayı atlatmamıza bir basamak oluyor. Ve sabır ile namazın birlikteliğiyle; önümüzdeki yollar; Rabbimizin kudretiyle, hikmetiyle, rahmetiyle ikiden; üçlere, beşlere kadar çıkabiliyor. Olayların çözümlenmesindeki yolların sayısı; o olay esnasındaki duruş ve o olayı doğru bir şekilde algılayıp, eyleme geçmemizle de alakalı.

"Possibility"; sevdiğim bir kelime; söylenişi kulağa hoş geldiği gibi manası da; insanı birkaç şıkta takılıp kalmaktan uzaklaştırıyor; sizin, olabileceğini düşündüğünüz şeylerden başka; başka başka ihtimallerin de varlığı; kendisine ya da sınırlı birkaç sebebe değil de, Müsebbibü’l-Esbaba dayanan insanın karşısına hesaplayamadığı neticelerin çıkabileceğine işaret ediyor. Kendi seçtiği, kendi kıt aklıyla düşündüğü sonuçlardan başka ihtimallere doğru yeni kapılar açılabileceğine olan güveni arttırıyor. Kendinde aradığı, kendinde bulacağını düşündüğü üç beş kırık dökük sebep-sonuç ilişkisini arkasında bırakıp; O'nun kudretindeki çeşit çeşit ihtimallerin varlığına, etkiciliğine kendisini teslim ediyor.

"Slumdog Millioner" (Hindistan’ın varoşlarında geçiyor) adlı film; yolların hiçbir zaman "illa ki iki" olmak zorunda olmadığı anlayışımı kuvvetlendirdiği için önemli geldi bana. Her sabah kalktığınızda; hayatınızda yaşadığınız kimi acılı olaylar; ileride size sorulan bir soruya doğru cevabı vermenizi sağlayabilmesine rağmen siz; "keşke" diyebilirsiniz filmdeki baş kahraman Cemal gibi: "Keşke bu sorunun doğru cevabını bilmeseydim!..." Sebep-sonuç ilişkisinin kuşatıcılığı içerisinde yaşadığımız bu dünyada, bazı şeyleri kazanmak evet belli bir bedel istiyor; Cemal'in aldığı ödül, herkesi şaşırtabiliyor, ama onu sadece yaşadıklarına şükrettiriyor sonrasında. Kahramanı bilemem, ama kendimi Cemal olarak düşündüğümde; bir adım daha ileri gidip; o olayları yaşarken de doğru cevabı vermiş olmanın duası içine giriyorum. Ve Cemal örneği; yarışmadaki şıkların sayısının ikiden fazla olduğu gibi; hayatta da yaşadığımız olayların sonuçlarının farklı farklı olabileceğinin; kurgulayamayacağımız çok güzel ihtimallerin, çok yeni kapıların açılabileceğinin bir hatırlatıcısı oluyor. Yeter ki; yaşadığımız olayların etkisiyle hissettiğimiz duygularımız; O'nun rahmetinden bizim için çokça yollar açmasını istememize, bunun için dua etmemize engel olmasın.

Yaratıcımıza duyduğumuz gerçek inanç; O'nun tüm isimlerinin "Mutlak" olduğuna da inançtır. Bir isme inanmanın sonsuz mertebeleri olduğu gibi, O'nun her isminin kainattaki her bir varlık üzerinde de sonsuz derecede yansıması vardır. Bir isimde yüzde 30 mertebe kat ederken, diğer isimde yüzde 15 diğerinde de yüzde 10 vs. ilerleyebilir insan. Ve insan O'na muhatap olduğu, O'ndan istediği takdirde, önünde açılacak yolların sayısınında arttığına şahit olur. Zaten bütün duygularını sadece O'nun yolunda kullanmanın duasında olanlar için de; dünyevi üç-beş yolun önemi kalmaz. Baki kaynağı bulan ruh için, fani alemin üç-beş farklı yolu, beklentilerine cevap veremez; sadece O'nun kudretine olan imanının artmasına vesile olur.

  09.02.2009

© 2021 karakalem.net, Zehra Sarı



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut