Aldan(t)mak!

Harun Pirim

HERŞEYDEN EVVEL doğruluğa, dürüştlüğe ihtiyacımızın olduğu kesin. Bu doğruluk ve dürüstlüğün öncelikli adresi de insanın kendisine olanı şüphesiz. Enfüsi dürüstlükler. Vicdanımızdaki meşruiyetlere dökülen pınarlar. Dürüstlüğün yanı başında ise aldanma ve atdatma cereyanları her daim esiyorlar. Yalancılığa düşmek biiznillah çok zor iken aldanışların içinde bulunmak an meselesi oluveriyor. Aldatmak da aldanmanın başkaca bir tezahürü olarak beliriveriyor.

Aldanışın en büyük şubesi tek hayatlı olmak iken genellikle içtimai hayattaki muhataplarımız tek hayatlı olarak bizim için bir kıyas misali olabiliyor. “Tek hayatlı olan adam meydanıma çıkmasın” izzeti, tek hayatlı aldatıcıların sürüklediği kıyasların tetiklediği ümitsizliklere feda edilebiliyor. Evet, şairi bilinmeyen şiir aldatıyor. Tuvalde görünen, ressamı bilinmeksizin aldatıcı anlamlar türettiriyor. Damı olmayan evlerde yaşamak insanın mekansal aldanışı. Kısacası şu alemde farkında olarak ya da olmaksızın altadan o kadar birey ve mekanizmalar var ki. Hepsinin özünde de ahireti ıskalayan, nazarını tesadüf-tabiat-sebepler *1 şeytan üçgenine hapseden bebeyiğitlikler var.

Mü’minin bir şe’ni aldatmazlığı *2 olsa da aldanmaması mümkün gözükmüyor. Hakikaten insan aldatıcı tekliflere meyledip aldanabiliyor. Lakin ısırıldığı bir yerden bir daha ısırılmamak da inanan bir insanın akli özelliği olarak karşımızda duruyor. Nitekim aldatmaz ve aldanmaz Allah Resulu(Salat ve selam üzerine olsun) “(Âkıl ve reşîd olan) mü`min bir yılan deliğinden iki kere sokulmaz!” *3 buyurmuştur.

Silik sözlerin, cazibeli tek hayata yönelik tekliflerin, hiçliğe düçar felsefelerin el üstünde tutulduğu dahası pazarlandığı bir ortamda diğer bir ifadeyle “Düşünen değil etkilenen insanlar...Tartışan değil saldıran hasımlar...Öğretmeye veya öğrenmeye talip olmak yerine aldatmaya veya aldatılmaya müheyya aydınlar” *4 vasatında Kur’an’ın teklif ettiği edebe *5 o kadar ihtiyacımız var ki. Nefis, his, heva, vehim aldatabiliyor *6 . Hakikat-bin göz aldanmıyor; hakperest kalb aldatmıyor. *7

Aldanmamak için fikirlerin meşveretini öneriyor Muhakemat yazarı: “Hem de meşveret-i efkârın mehasinindendir(faydalarındandır) ki: Makasıd ve mesalik, burhan-ı kàtı' üzerine teessüs ve her kemale mümidd olan hakk-ı sabitle hakaikı rapteylemesidir. Bunun neticesi: Batıl, hak suretini giymekle efkârı aldatmaz.” Aldanmamak ümidiyle.


  1. “Demek bütün esbab toplansa, tek bir zerrenin bu vazife-i fıtriyesindeki cilve-i kudret-i kudsiyeyi hiçbir cihette yapamadığı ve bu her zerrenin hadsiz ince küçük kulağında ve dilinde gayet harika san'ata hiçbir cihette hiçbir parmak karışmadığı için, ehl-i dalâlet ve ehl-i gaflet "ülfet, âdet, kanunluk, yeknesaklık" perdesiyle saklayıp, âdi bir isim takıp, muvakkat kendilerini aldatıyorlar.” Said Nursi, Emirdağ Lahikası-2

  2. “ Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çarşıda bir yiyecek yığınına rastlayınca elini yığına daldırıp çıkardı. Parmaklarına rutubet bulaştı. Adama: "Ey satıcı nedir bu?" diye çıkıştı. Adam: "Ey Allah'ın Resûlü, yağmur ıslattı, deyince: "Bu yaşlığı üste getirip, herkesin görmesini sağlıyamaz mıydın? Kim bizi aldatırsa o bizden değildir" buyurdu.” Kütüb-u Sitte’den

  3. Buhari, Edeb

  4. Dücane Cündioğlu, Keşf-i Kadim, 2008

  5. “Kur'ân'daki edepse hevâyı karıştırmaz. Hakperestlik hissi, hüsn-ü mücerred aşkı, cemalperestlik zevki, hakikatperestlik şevki verir. Hem de aldatmaz.” Said Nursi, Lemeat

  6. Bkz. Said Nursi, 21. Lem’a

  7. Bkz. Said Nursi, Hutbey-i Şamiye ayrıca Tirmizi’de geçen hadis de Hakikatbin göz, hakperest kalbi açıklar niteliktedir: Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Mü'minin ferasetinden kaçının, çünkü o Allahu Teâla'nın nuruyla bakar" buyurup sonra şu ayeti okudular: "Elbette bunda fikr u firaseti olanlar için ibretler vardır" (Hicr, 75)

  17.01.2009

© 2021 karakalem.net, Harun Pirim



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut