İki ısrarı buluşturmak

BİR HAFTA kadar önce, bu topraklarda yaşayan mü’minlerin ihmal ettiği bir alanda süreli bir yayın çıkarmayı ve bunun sürekliliğini sağlamayı gaye edinmiş bir gönül dostumuzla sohbet ediyordum. Gönül dostumuz, dergilerin okuyucuya ulaştığı iki ana yoldan hangisine ağırlık vermeleri gerektiği konusunda kararsızdı: Bayi dağıtımına mı ağırlık vermeli, abone çalışmasını mı hızlandırmalı?

Editörü olduğu derginin bir türlü düzenli çıkmasını sağlayamamış, ama her şeye rağmen Karakalem diye bir derginin yıllar içinde sürüp gitmesi yönünde bir çabayı da terketmemiş bir kişi olarak, kendisine abone çalışmasına ağırlık vermelerini tavsiye ettim.

Gerekçe olarak da, şunu söyledim: Dergicilik, hele bizim yaptığımız şekliyle, zor bir iş. Bir yandan sürdürme yönünde sorumluluk hissediyor, öte yandan bir yerde bırakmayı düşündüren türlü çeşit sıkıntılar ve engellerle yüzyüze geliyorsun. Bayi ağırlıklı giderseniz, böylesi bir sıkışma durumunda vazgeçmeye daha yatkın olursunuz. Ama abone ağırlıklı olursanız, derginin yayınına ara verme veya sonlandırma durumunda bu dergiye omuz vermiş, gönül vermiş, bel bağlamış bunca gönül dostunuzu üzeceğinizi açıkça görür, şartları son raddesine kadar zorlar, devam edersiniz.

Dostuma söylediğim bu söz, Karakalem ekseninde kendi yaşadığımız tecrübenin ve herşeye rağmen niye ve nasıl devam edebiliyor olduğumuzun cevabıydı aslında.

Doğrudan veya dolaylı, defalarca belirttik; bizim yapmaya çalıştığımız türde bir dergicilik, bu ülkede neredeyse gemileri karadan yürütmeye çalışmak kadar zor bir nitelik arzediyor. Bu zorluğun sebeplerini tek tek sıralayacak değilim; ama bütün bunlara karşılık, bir tek duygu, bir tek düşünce dahi herşeye rağmen sonuna kadar devam etme gayretini bize veriyor: bu dergide bir ışık, bir cevher gören; bu dergiyi yaşadığı dünyada bir mü’min olarak ‘teslim olmadan veya küsüp gitmeden’ dimdik durabilme çabası içinde bir dayanak olarak gören; bu yüzden de, düzenli aralıklarla çıkmayı bir türlü başaramayışına rağmen hâlâ ona abone olabilen gönül dostlarının, yol arkadaşlarının varlığı...

İki sayısının arası beş aya, yedi aya, hatta daha fazlasına uzanabildiği halde; üstelik bu durumunu meselâ bir ‘editörden’ yazısında site üzerinden ifade edip özür beyan ediyorken yine site üzerinden bu dergiye abone olan gönül dostları görmek; telefon edip abonelik şartlarını soran gönül dostlarından haberdar olmak, nasıl bir nimettir, bilir misiniz?

Sözün kısası, ağır aksak da olsa bir yolda yürüyor isek; düzenli çıkmayı başaramadığımız halde bile en azından ‘çıkmaya devam ediyor olmayı’ başarıyor isek; bunun en büyük sebebi, sizlersiniz.

Bir bakıma, Karakalem, iki ısrarı birbiriyle buluşturuyor. Bir yanda, yayın kurulumuzun mü’minlerin iyi şeylere lâyık olduğunun idrakiyle, içinde bulunduğumuz şartlar itibarıyla en iyisini yapabilme; diliyle, üslubuyla, yaklaşımıyla, konu dağılımıyla, sayfa düzeniyle mü’minlerin yüzakı olabilecek bir dergi çıkarma yolundaki ısrarı... Öte yanda, Karakalem okuyucularının, ‘düzenli çıkamama’ gibi büyük bir kusuru olmasına rağmen, hem üslub, hem estetik, hem muhteva bakımından kalitesinden taviz vermeme çabasını destekleme yönündeki ısrarı. Bu desteğiniz için, hepinize teşekkür ediyoruz.

Bu iki ısrarın yakın bir gelecekte daha üst bir noktada buluşacağını; ve bunun, Karakalem’in varolan kalitesini daha da yükseltirken, düzenli aralıklarla çıkmayı da başarma noktasına taşıyacağını ümit ediyoruz.

Bu noktaya gelebilmemiz için ise, Karakalem’le okuyucusu olarak başladıkları aşinalığı Karakalem’in yayınını istikrara kavuşturarak sürdürebilmesi için ciddi ve programlı bir desteğe dönüştüren Karakalem Gönüllülerinin daha bir genişlemesi gerekiyor. Bilvesile, bu oluşumu başlatan ve başladığı günden bu güne desteğini sürdüren gönül dostlarımıza; keza haberdar olduktan sonra bu oluşuma katılan gönül dostlarımıza gönül dolusu teşekkür ediyoruz.

Yeni dönemde öncelikli hedefimiz, Karakalem Gönüllüleriyle el ve gönül birliği içinde Karakalem’in düzenli şekilde çıkmasını sağlamak.

Yanısıra, Karakalem Seminerleri de, verdiğimiz uzun aradan önce devam edegeldiği mutad haliyle, devam ediyor. Dileriz, bu seminerler İstanbul’a münhasır kalmaz, başka şehirlere de emsal olur. Bir yandan bu seminerleri sürdürürken, bu yönde yapmayı düşünüyor olduğumuz başkaca etkinlikler de var ki, zamanı gelince inşallah onları da paylaşmak istiyoruz hepinizle. Umalım ki, gelecek o zaman pek de uzaklarda değildir.

Fazla ara vermeden bu köşede tekrar buluşabilme duası, selam, özlem ve sevgiyle...

--Editör


Not: Yukarıdaki satırları çok daha önceden yazabilmek isterdim. Ama yeni sayımızı matbaadan çıkmış haliyle elimize almadan yazmak istemedim. Evet, 11. sayımız çıktı. 90’larda çıkan 14 sayımızı da dahil edersek, 25. sayımız bu. 12. sayımız ile ise, Karakalem Gönüllüleri’nin artacak desteğiyle, daha kısa sürede buluşacağımızı umuyorum.

  26.12.2008

© 2021 karakalem.net, Editör



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut