Kadınlıkta Sınır

Mehmed Boyacıoğlu

BAZI “GERÇEK”LERİ ortaya çıkaracağız – veya çıkarıyor görüneceğiz – diye birçok “hakikat” çamını devirmek moda olmuş. Bu çamları doğrultmak da birilerine düşüyor.

Seksenine merdiven dayamış biri – hüsn-ü zannımı hâlâ korumak kaydıyla – gayr-i meşru fiil işlemişse üzülürüm. Ancak, bu gizli kalmışsa, ‘kendisi ile Rabbi arasında bir mesele’ der geçerim.

Ama yapılan yanlış bazı kanallarda; hem de her türlü utanmazlığa yardım ve yataklık edebilen kanallarda anlatılmışsa üzülmemek elde değil.

Ancak, her defasında on dört yaşındaki “çocuğa”; yaygın ifadesi ile söz gelişi Ayşe X’e cinsel tacizden söz edilip durulursa, işte ben ‘orada bir dur arkadaş!’ derim.

Eğip bükmeden, söyleyeyim; günümüzde on dört yaşındaki hanım efendilerin (bayanların değil) büyük çoğunluğu çocuk değildir.

Neden mi? Uygarlığına ulaşmak için çoklarının can attığı Avrupa’da (İkinci Avrupa’da) bunun delillerine hemen her gün rastlanabilir. Ezcümle, unwed women (evlenmemiş kadın), teenager pregnancy (ergenlik dönemi hamileliği), children born out of wedlock (evlilik dışı doğan çocuklar) ifadelerini içeren haberlere hem ciddi gazetelerde hem de tabloid bulvar gazetelerinde hemen her gün rastlanılabilir. Evlenmemiş “kadınlar”ın çoğunun da 13 – 19 yaşı arasında olduğunu da kaydedeyim.

Medya eleştirmeni Neil Postman’ın nakliyle *1 , ABD’de 1980’li yılların başında yapılan bir araştırmada, kızlarda âdet görme yaşının her on yılda 4 ay daha erken gerçekleştiği belirlenmiştir. Bu eğilimle refahın yükseldiği, diyet şartlarının düzeldiği, beslenmenin çoklukla hormonlu gıdalara dayandığı; insanların zihinlerinin cinsel konularla erken yaşta tanıştığı, - mahrum, ücra bazı dağ köyleri ve mezralar dışında- her yerde karşılaşmak mümkündür.

Şimdi de, bazen göbeğini kaşıyan adam deyip küçümsense de görüşlerine çoğu zaman değer verilen (!) halkın, kadınlığın-kızlığın sınırı hususunda ne demiş olduğuna bakalım. İşte bazı türkülerden aldığım dörtlükler:

Kerkük yöresinden bir türkü;

“Geymiş İpek Çarşafı
On üç on dörttür yaşı *2
Seni Sevdim Seveli
Sızlar Bağrımın Başı”

Elazığ yöresinden;

Kar mı Yağmış Şu Harput’un Başına
Kurban Olam Toprağına Taşına
Henüz Girmiş On Üç On Dört Yaşına
Küçücükten Bir Yar Sevdim Yar Neni”

Gümüşhane yöresinden;

“İnce serpuş başlarında,
Kalem oynar kaşlarında,
On üç on dört yaşlarında,
Gümüşhane güzelleri”

Yukarıdaki üç örnek için, ‘kırolar(!) ne anlar bu işten; bunlar hepten sübyancı imiş’ diyen çıkar, ama aşağıdakiler için ne buyrulur?

İşte Muğla Yöresinden bir dörtlük;

“Gide Gide Yoruldum (Aman Aman)
Bir Güzele Vuruldum (Efendim)
Haydi Benim Şah Boylum
Şah Boylum Şebboy Çiçek Başında
Benim Sevdiğim On Üç On Dört Yaşında”

Sakarya Yöresinden bir türkünün dörtlüğü;

“Allı yazma başında
Yavrum kalem oynar kaşında
Aman kalem oynar kaşında
Ben bir yeni yar sevdim
Yavrum on üç on dört yaşında
Aman on üç on dört yaşında”

Buraya kadar bilimsel dille ve avam lisanı ile konuştum. Bunlardan çok daha önemlisi acaba fıtrat ve fıtratın tercümanı olan Kur’ân’a dayanarak yazılmış olan kitaplar ne der bu hususta:

Genç kız, kadınlığa hazır oluşunu buluğ çağı dediğimiz dönemde vücudunda meydana gelen değişikliklerle; anneliğe hazır oluşu ile belli eder. Kızların zorla evlendirilmesine karşıyım, ancak kızlar anneliğe hazır oluşlarını, ‘haydi kızlar, okula’ diyen bakana ve bakanlığa, medyaya, feministe, bilumum fıtrat karşıtına rağmen belli ederler.

Fıtrattaki bu değişime, fıkıh kitapları, gayet açık yazıyorum; on üç on dört değil, ‘sekiz dokuz yaşındaki gösterişli kızlar kadın sayılır’ *3 hükmünü kaydederek tercüman olurlar.

Bütün bunlardan sonra, demek istediğim on üç on yaşında bir hanım efendiye meyledilmesi – onun taciz edilmesi demiyorum- gayet normaldir, son derece fıtridir; esas esef edilmesi, kötülenmesi gereken bunun gayrimeşru yapılmasıdır.

Esas tepki gösterilmesi gereken, evlilik dışı ilişkilerin on üç on dört yaşlarında başlaması ve bu yolla milyonlarca hamileliğin ve bir o kadar olmasa da çok sayıda doğumun gerçekleşmesidir. Neslin bununla bozulmasıdır. Bütün toplum heyetlerinin bu olumsuzluklar ile uğraşıp durmasıdır üzüntü veren.

Öyleyse, toplumun tüm beyinleri, Batıda yaygınlaşan ve dünyanın her yerine de bulaşma eğilimi gösteren bu fenomeni iyi değerlendirmeli; ideolojik önyargılardan vazgeçip evliliği, gerek yaş şartları bakımından gerekse beraberinde getirdiği mali külfetler yönünden kolaylaştırıcı tedbirler düşünmelidir.

Zorlu, çetin marifet bunu yapabilmektir. Düşman kayalıktaki çalılara gizlenmişken, tek tük askerin bulunduğu çıplak düzlüğe ateş etmek değildir hüner. İhtiyar bir müminin yaptığını bahane ederek mukaddeslere saldırmak değil!


1. Neil Postman, Disappearance of Childhood

2. Dürüstlüğüne güvendiğim bir sanatçıdan dinlediğim aslında “on üç on dört” geçiyor. Akl-ı evvelin biri Üzmez vakasından sorma mı önce mi bilinmez; onu “on dört on beş” şeklinde değiştirmiş.

3. Saadet-i Ebediyye

  16.11.2008

© 2021 karakalem.net, Mehmed Boyacıoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut