İman suyu

KÜFRÜ VE şirki aciz bırakan mucizeler iyi okunmayı, etraflıca düşünülmeyi bekliyor dikkat ehlince… Basit nazar ve ülfetli bakışlara açılmıyor ve anlaşılmıyor mucizeler; sıradanlığa bürünüyor, hayalata karışıyor veya inkâra dönüşüyor… İhata edemeyen dengesiz düşünceler mucizeyi küçültüyor…

Kâinat ve eflak Nurundan yaratılan kul Peygamber Muhammed’in (a.s.m.) parmaklarından çeşme gibi su akmasını aklına sığıştıramıyor ve inkâr ediyor; o da bizim gibi insan, hem parmaktan su akar mı, diye…

Donuk düşüncenin hikmet akışını idrak etmesi mümkün değil tabii ki; sert kayaların arasından suyun akması mümkün oluyor da, taşa göre daha yumuşak ve canlı parmaktan su akması niye mümkün olmuyor?

Hem taşların içinden suyun fışkırması, buluttan yağmurun yağması mucize değil mi? Toprağın hayata arş olması nasıl mucize ise, suyun taşların derinliklerinden çıkması veya gökten yağması, onun gibi hayata bir arş olması başka bir mucize…

Ülfeti ve gafleti kıran ve delen bir asa gibi mucizeler; Musa (a.s.) asasını yere vurunca su çıkması medar-ı niza olmuyor da Allah’ın sevgilisi Hatemül Enbiya’nın (a.s.m.) parmaklarından çeşme gibi su akması neden akla uygun gelmiyor?

Allah’ın Kadir ismi, Âlim ismi, Hâkim ismi yeterince idraklere sığmadığından mı sığ düşüncelerde boğulunuyor? Hâlbuki her bir Esma ü Hüsna su gibi diğer isimlere de nüfus eder, diğerine bakar, diğerine neticelendir… Bu bütünlüğü bozan bakış, hakikati bütünüyle kavratmaz, yarı yolda bırakır, sırat-i müstakimi ulaştırmaz…

Bizim gibi çalışan, yorulan, hasta olan, üşüdüğünde giyinen, acıktığında yiyen ve içen bir insan O, diğer yönüyle Âlemlerin Rabbi tarafından âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamber; avucundaki taşların zikir etmesi, parmaklarından çeşme gibi suyun akması, parmağının işaretiyle ayın yarılması akla da kalbe de uygun mucizeler…

Ceylanın, devenin onunla konuşması Risaletine şahitlik etmesi, insanın insanla konuşması kadar normaldir ve mucizedir… Metal parçası CD den sesin çıkmasına şaşılmıyor da, bütün âlemlerle alakadar ve bütün âlemler onunla alakadar bir Rahmet Peygamberin canlılarla konuşmasına neden şaşılıyor? Ne şaşılacak şey?

Mucizat-ı Ahmediye Risalesinde geçen üç yüze yakın mucize elhak doğrudur, her birine okuyuşumuzda imanımız mutmain olur, o sade ve kul Peygambere (a.s.m.) olan biatimiz tazelenir…

Kâinat O’nun nurundan yaratılmıştır ve en büyük ve devamlı mucizesi Kur’an’la dönüyor bütün eflak, bütün zerreler; böyle bir Peygamber’in (a.s.m.) iman suyundan içmek; suyun taşların arasından çıkışından, gökten yağmasına, her an mucizelerle dolu olan hayatı keşfetmek, zamanın ve mekânın her zerresinde O’nun nurunu hissetmek ve kendi hayatına taşımaktır; suyu besmele ve sağ elle içmek gibi, yol üstündeki dikeni kenara atmak gibi, selamı yaymak gibi, kardeşlerini sevmek gibi, ya hayır söyleyip ya susmak gibi, güzel ahlaklı olmak gibi...

Rahmet Peygamberine (a.s.m.) kâinatın zerreleri adedince ezelden ebede kadar salât ü selam olsun.

  27.10.2008

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut