Emr-i bil ma’ruftan bir sır:
Takdir ve teşekkür

Derya Güney

İNSAN, ETKİLENEN ve etkileyen bir varlıktır. Etrafındaki her şeyle alışveriş içindedir. İçinde bulunduğu ortamdan öylesine etkilenir ki, zamanla ortamın rengine boyanır. Özellikle en yakınındaki insanların sözü, bakışı, duruşu ruhunda derin izler bırakır. Anne-babanız, eşiniz, çocuklarınız, komşularınız, arkadaşlarınız... Her birinin sizinle ilgili düşünce ve duygularına kayıtsız kalmanız mümkün değildir. Zor zamanlarda destek, mutlu günde sevinci paylaşmak dilersiniz. Aklınız karıştığında yol gösteren, içiniz sıkıldığında ferahlık veren, velhasılı muhtaç anınızda imdadınıza koşan nefeslere ihtiyaç duyarsınız.

Tüm bunlara ilave olarak, takdir ve teşviğe de muhtaçtır insan. Özellikle son yıllarda, hangi konuda olursa olsun, iyi ve güzel bir çaba içinde olanları daha da az takdir eder olduk gibi geliyor bana. Öteden beri eleştiri denince hep olumsuza vurgu gelir akla nedense? Büyük ya da küçük herhangi bir eksiklik sözkonusu olduğunda, bunu dile getirme yarışındadır herkes. Ya güzel işlerde? Bir tebrik, bir teşekkür, bir dua beklediğiniz anlarda elleriniz nasıl da boş döner? Oysa yolunuza devam etmek için ne çok ihtiyacınız vardır etrafınızdakilerin teşvik eden sözlerine. Kimi ihtiyacınız olacağını aklına bile getirmediği için, kimi de en iyimser ifade ile cimriliğinden esirger, takdir ve teşvik eden bir çift güzel sözü. Marifet iltifata tâbi değil midir oysa? Güzel bir yemeği yapmak bile olsa, harcanmış emeğin kıymetini bilmelidir.

Hayrı ve hayırlı işler yapanları çoğaltmanın bir yolu da, onları bu yöndeki başarı ve gayretleri için takdir ve tebrik etmektir. Çünkü hayra giden yollar daime nefsin ve şeytanın tuzaklarıyla doludur. Bu yolda ilerleyenleri, karşılarına çıkan tuzaklara karşı güçlü kılar etrafındakilerin gönül desteği. Şerle savaşacak güç, yeni hayırlar için davet, ümitsizliğe karşı zırhtır dostların “”Devam! Yolun mübarek olsun” sözü. Sözün ötesinde, bir duruşu temsil eder. Hakiki kardeşliğin, dilden kalbe geçtiğinin delilidir, ağzınızdan çıkan her yüreklendirici söz. Mü’minin mü’min üzerindeki hakkıdır, esirgediğimiz sözler, görmezden geldiğimiz güzellikler. Hayr için davet, hayrı işleyen için duadır kardeşimizi yüreklendirişimiz.

Etrafımızdaki güzel hasletlere sahip insanları, güzel özelliklerine vurgu yaparak, övgü dolu sözlerle tevşik etmek; o güzelliklerin yayılmasına bizim yaptığımız bir katkıdır. Evimizin yakınındaki eczaneye her gidişimde, eczacı hanımın, birçoğu az ilerdeki sağlık ocağından gelen, hasta, yaşlı ve ekonomik anlamda pek iyi durumda olmayan müşterilerine sevgi, saygı ve samimiyetle davranışına şahit olurum. Rastladığı güzellikleri, o güzelliklerin sahipleriyle ya da onlara vesile olanlarla paylaşmayı kendime vazife edinen biri olarak, eczaneye her geleni, maddi manevi ferahlatıp gönderen eczacı hanımı ve yanında çalışan kızları tebrik ettim. Yine her zamanki mütevazı haliyle eczacı hanım, yanında çalışanlara da öğütlediği bu güzel davranışlar için daima gayret içinde olduklarını ve özellikle bu konuda kendilerine ettiğim teşekkürün onu çok duygulandırdığını söyledi. Hafiften gözleri dolan eczacı hanım da, benimle aynı düşüncedeydi. Allah’ın ve kullarının razı olacağı güzelliklere şahit olunca, dut yemiş bülbüle dönüyor, bir “Allah razı olsun. Tebrik ederim” demeyi çok görüyorduk.

Emr-i bi’l-ma’ruf (iyiliği tavsiye ve teşvik) vazifesini ifâ etmenin bir yolu olduğunu düşündüğüm bu konuyu, hepimizin vicdanlarına havale ediyorum. Hayrın ve hayırlının kıymetinin bilindiği günler temennisiyle...

  06.10.2008

© 2021 karakalem.net, Derya Güney



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut