Çocuğunuz sizi neyinizle hatırlayacak?

Derya Güney

MUTFAK MASASININ etrafındaki alışılmış yerlerini almışlardır. Yine tüm aile, birlikte bir akşam yemeğini paylaşmaktadırlar. Paylaştıkları sadece yemek değildir aslında. Sofra başında birlikte olabilmenin getirdiği bir neşe de bölüşülür aralarında. Üstelik bu, yemek gibi paylaşıldıkça azalmaz. Neşeleri, huzurları paylaştıkça çoğalır âdeta.

Baba, aile içinde pek meşhur şakalarını yaparken çocukların keyfine diyecek yoktur. Babalarının beklenmedik, zekice espirileri karşısında yemek daha da tatlanmıştır sanki. On dördündeki en büyükleri söze girer: “Babacığım, biz seni en çok espirilerinle hatırlayacağız.” On yaşındaki ortanca, ablasını destekler: “Evet, baba. Benim de kime çektiğim belli oluyor” der hafifçe kasılarak. Babalarının her zaman hayran oldukları esprilerine ilişkin yorumlar devam ederken, anne merakla sorar: “Peki beni en çok neyimle hatırlayacaksınız?”

Çocukların sorulara verdiği cevaplar, insana pek çok şey öğretir. Bunu bilen anne, onların yorumlarını doğrusu çok merak etmektedir. En büyük ve ortanca beklemedikleri bu soru karşısında nasıl cevap vereceklerini bilemezler. Kısa bir duraklama olur. Onlar ne diyeceklerini düşünürken, deminden beri konuşulanları gülerek dinleyen beş yaşındaki en küçük, annesine bakarak tereddütsüz cevap verir: “Tabii ki, bizi ne kadar çok sevdiğinle…”

Bu cevap karşısında anne hem şaşkındır, hem de oldukça duygulanmıştır. Diğer çocuklar da afallamıştır. En küçük kardeşlerinin tüm cevapları aşan güzellikteki sözünün, annelerinin yüreğini nasıl vurduğunu görürler. Evet, bu zaten hepsinin bildiği bir şeydir. Ama özellikle annelerinin sorusu karşısında yeniden ile getirme fırsatını kaçırmışlardır. Annenin gözleri dolar. En küçüğün cevabı onun için çok anlamlıdır. Çünkü, doğduğu günden beri onu en çok zorlayan en küçük olmuştur. Hem çok duygusal, hem de öz güveni yüksek bir çocuk olan en küçükle kimi zaman zor anlar yaşamıştır. Diğerlerini pek çok konuda daha kolay ikna edebilmişken, küçüğün kuralları kabul edişi epey zor olmuştur. O, daima yeni gerekçelerle annesinin karşısına çıkmış, haklı olduğuna inandığı her konuda “Nuh demiş, peygamber dememiştir.” Velhasılı, zor bir çocuktur en küçükleri. Lakin, evin akıl küpünü her biri çok sevmektedir. Abla ve ağabey kardeşlerinin üzerine titremektedir.

O gün, anne, hayatının en güzel haberlerinden birini almışcasına mutludur. Zaman zaman ters düştüğü, kimi zaman sesini yükselttiği en küçük oğlu, kendisinden memnun mudur diye içten içe endişelenirken, o “bizi ne kadar çok sevdiğinle seni hatırlayacağız anne” diyerek onu nasıl da mutlu etmişti. Demek ki, her ne olursa olsun, ona sevgisini ulaştırabilmişti. Demek ki, tüm söz ve davranışlarının ardında ona duyduğu sevginin olduğunu bu küçücük yürek hissedebilmişti. Üstelik henüz beş yaşında bir çocuktu o. Ama anne sevgisini hissetmek için bu oldukça büyük bir yaştı. O, dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren hissettiği bu sevgiyi, beş yıl sonra “ilerde, seni, bize olan sevginle hatırlayacağız anne” diyerek karşılamıştı.

  15.09.2008

© 2021 karakalem.net, Derya Güney



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut