Onlar’a... Ölümleriyle mühür vuranlara...

Derya Güney

NEDENSE ÖLENİN ardından hayıflanılır da, sağlığında kıymeti bilinmedi denilir; hele hele yazan, çizen, duygu ve düşüncelerinden ipler ören, onlara tutunup hakikate tırmanma sevdasında olanlar ayrılınca aramızdan, ahlar vahlar daha da artar. Eserlerine onlardan sonra gösterilen ilgi yarı mahzun bir hayretle karşılanır. Bu hep böyle olmuştur. Hep ölümden önce ve ölümden sonraya ait iki dönemi vardır yazarın, şairin, ressamın. Bir de, kendi ölümünden sonra değil, nice ölümlerden sonra da var olanlar… Beni en çok etkileyenler, bu nice ölümlerden sonra da adı hala zikredilenlerdir.

Her hayat, sırrı O’na malum bir imtihana gebe olarak gelir. İnsana mahsus her boyaya girilir, her çemberden geçilir; yaşanması gereken ne varsa yaşanır. Sözüne sadık olanlar ile olmayanlar ayrılsın, hak ve batıl yolcuları hazırlıklarını yerli yerince tamamlasın diye. Bunun için yeterince zaman verir Yaradan. Ak iplik kara iplikten ayrılacak hale geldiğinde, gün ağarmaya başlağında, bir horoz öter ölüm vaktini haber veren. Gün ölüm için doğar; gün ölüme doğar. Ölüm gündür; gün ölümdür artık.

Her ölüm, bir dikkat çekiştir, daha önce olmadığı kadar. Hiç kimsenin umursamadığı sanılan hayatlar bile, belki de daha önce hiç tatmadıkları bir ilgiye muhatap olurlar ölümleriyle. Bazen müezzin isimlerini bile zikreder minareden; cemaatin en önünde, imamdan bile önde yer verilir kendilerine. Taht-ı musallada ağırlanmak yetmezmiş gibi, omuzlar üzerinde gezdirilirler.

Hal böyleyken, hayatını bir dava uğrunda yaşayanların, ölümlerinden sonra daha bir dikkat çekmelerine niye şaşılır ki? Bıraktıkları ne varsa, birkaç dize, birkaç satır; hiç olmadığı kadar el üstünde tutulmalarına niye hayret edilir? Hiç de garip değildir, gazete ve dergilerin kapak konusu olmaları.

Çünkü ömürlerinin son haykırışlarıdır ölümleri. Hiçbir eser, bir dava uğrunda yaşanmış, nefes nefes tüketilmiş ve sonunda teslim edilmiş bir hayat kadar haykırmaz hakikati. Ölümleriyle haykırırlar hakikati; çünkü hakikattir ölüm. Hakkın şahitliğine adanmış hayatlarına vurdukları mühürdür ölümleri... Yanık yüreklilerin ölümleridir, bıraktıkları en etkili sözleri. Ya da bir başka deyişle, sözlerinin anlamı ölümleriyle tamam olur. En hikmetli cümlelerini söylemiş olurlar, ölümlerini bir mühür gibi vururken eserlerinin altına. Tıpkı, Efendisi’nin ölümüne söz söyleyen şair gibi.

--- Ey nas, Susun!

--- " İnna lillahi ve inna ileyhi raciun."

Sonra eğildi sevgilisinin yüzüne

Sürdü bulutlanmış gözlerini

O güzellikler ülkesine

Baktı baktı ve dedi:

--- Hayatında güzeldin

--- Ölümünde güzelsin

--- Öldün

--- Bir daha ölmeyeceksin!

Erdem Beyazıt

  05.09.2008

© 2021 karakalem.net, Derya Güney



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut