Yeryüzü kandilleri

İMANİ BAHİSLERİ müzakere zikriyle akıl nurlanır, kalp mutmain olur… Nefis sükût eder, latife-i Rabbani konuşur… Fıtrat-ı zişuur vicdan, âlem-i gayb ve şehadet berzahından akla nurani pencereler açar… Pencerelerden seyredilir hikmet gülistanı, Kevser kokusu soluklar sineler…

Açılan her bahis yeni açılımlara davet eder, kelamlar kemale basamak olur, nefesler ilim solur… Vücut dirilir, zihin zindeleşir, latifeler uyanır, dimağ derinleşir, idrak açılır, ruh rahata erer, hakikat konuşur; “ Sefahatin kaynağı sıkıntıdır. Sıkıntının kaynağı da ümitsizlik ve su-i zandır”

Hakikat yeni bir yörünge kazanır, meselenin özü ve köküne inilir… Neden ümitsiz olunur sorusu şimşeklenir düşünce dünyasında… Tefekkür semasından hads huzmeler yağar; iman yeniden yenilenmelidir; şirk düşünceler atılmalı, sebeplerin vasıta olduğu idrak edilmeli, tevhid bayrağı kalbin tam orta yerine dikilmeli, dikleşen benlik devrilmeli, talim-i esma için Rahle-i Kur’an-ı Kâinat önünde diz çökmeli, bismillah diyerek okumaya başlanmalı…

Ümit ışıkları karamsarlık gecesini dağıtır, gün güneşlenir, eşyanın mahiyeti berraklaşır, hadiselerin renkleri ortaya çıkar… Su-i zannın zulüm perdesi yırtılır, hakikat aşikâre ışıklanır… Mahiyeti bilinmeyen şeyler inkâra yelten ilmez, hüküm için acele edilmez, hüsnü zanla her şeyin güzel tarafı alınır…

Ümit rüzgârlar sıkıntı tozlarını sefahat çamuruna dönüşmeden savurup atar, cana iman, imana can gelir… Cehalet ve zulüm zanlar devrilir, hüsnü zanla bütün zamanlar aydınlanır, afak ufunetten kurtulur…

Yunus yüzmelerle geçilir dağlarvari sıkıntı dalgalarından, sahil-i selamete ümit dualarla ulaşılır… Katman katman karanlıklar dua derinliği, müzakere zikriyle delinir… Nefsin yutmuşluğu uyumakla geçmeyeceği ubudiyet diriğiyle, tefekkürü tezekkürle cilalamakla geçeceği… O sana binmeyeceği, senin ona bineceğin, kâinat hazinelerini keşfederek zengin olacağın idrak edilir böylesi okumaların neticesinde…

Kelebeğin kanatlarından yıldızların karnına, arının göğsünden galaksilerin yörüngesine; Her şey, her hadise tefekkür sofrası, bir hikmet ziyafet, geniş bir müzakere meclisi… Mekân mahpusluğundan kurtulunmuş, zaman zarfı yırtılmış; hür ruhlar her zerreden, her hadiseden hikmetin, rahmetin izini, özünü yakalamanın rahatı içindedir…

Bedenler dört duvar arasında olsa da böylesi müzakere meclislerine semavat ehli bile nazar eder; sıkıntı yerini sekineye terk eder, ümitsizlik ümide, su-i zan hüsnü zanna, tozlar tohumlara…

Yeryüzü, sefahat selinden kandil kandil yanan imani müzakere meclisleriyle kurtulur… Yüreklerden yanan çırayla canlanır bu meclisler, sıkıntıları def eder, ümidi ve hüsnü zannı besler… Buyurun sofra-i Rahman ü Rahim’e.

  23.06.2008

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut