Ben hanifim

Mona İslam

BEN HANİFİM, asiyim, sahte kutsallarınızı, dogmalarınızı, protesto ediyorum. Göz yaşartıcı bomba gibi marşlarınıza ağlayanlara kanmıyorum. Düzenlediğiniz iplere, kurduğunuz komplo ve tuzaklara, kapılar ardında karanlığın koynunda tasarladıklarınıza aldırmıyorum. Cafcaflı mabedlerinize gelip ruhumu elbiselerinize takas etmiyorum. İnsanlarınızın balık istifi gibi doluşup piyasa yaptıkları caddelerinizden tiksiniyorum. Cennet köşesi dediğiniz, yıkık İrem bozması tatil köylerinize gülüyorum. Uzak olsun benden tüm eğlenceleriniz ve onların ikizi tüm günahlarınız.

Ben hanifim. Sizden de, taptıklarınızdan da uzağım; kimliğimi açık ediyorum, buradayım, benim için hazır ettiğiniz kolayca tutuşuveren ateşleriniz vız gelir bana. Yalnızım sanıyorsunuz öyle mi, değilim, ben yüzümü yerin ve göğün Fatırına dönmüşüm. Başımı nereye çevirsem O’nun yüzü çıkıyor karşıma, elimi tutuyor, bana emniyet veriyor, benimle konuşuyor. Konuşmak için dilimden anlamayanlara muhtaç değilim.

Ben hanifim. Doğunun ve batının Rabbine aidim. Yeryüzü benim evim, her ağaç dostum her taş mescidim, her dağ Rabbime en sevdiklerimi kurban ettiğim mezbahım. Gönlüme O’ndan başkasını sokmadım, işte ispatım, işte bıçağım, işte canım. Ben Ona tüm benliğimi teslim etmişim. Nefsim de ona dost olmuş ki artık gayrı nasıl düşman bileyim? Her şey O’nun, her şey dost. Ben her şeye Halil.

Ben hanifim. Geceleri ay ve yıldızlar cemaatim, gündüzleri güneş ders arkadaşım. Hep birlikte apaçık ayetleri zikrederiz. Ayağımı bastığım yer de, adımı anan da, yolumdan gelen de makam-ı İbrahim’dedir. Bu makamda olan itminan ve imanla dopdoludur. O dönüp dönüp Rabbine yalvarır. Duası hiç tükenmez. Namazı hiç sonlanmaz. Sofrası hiç kapanmaz. Daima her mahluka vereceği aşı, söyleyecek bir hoş sözü vardır.

Ben hanifim. Sabır ehliyim. Kıskançlıktan ne yapacağını bilemese de hayat arkadaşım, beni çok seviyor bilirim. Sabrederim. Taşlasa da babam beni, “o benim babamdır” der sabrederim. Kavmime, her yolu deneyerek, hakikate yol açmaya çalışırım, sabrederim. Ateşe girecek dahi olsam sabrederim. Canını bıçak altına yatır dese Rabbim “Hadır ya Rab!” der sabrederim. Beytin taşlarını tek tek duayla koyar insanları beyte çağırır, ne zaman gelecekler bilmez sabrederim. Sabr-ı cemili nefsime de, neslime de ben öğrettim.

Ben hanifim. Daima istiğfardayım. Kendim için mahlukat için, Rabbimin huzurunda hakkıyla diz çökememiş her şey için af dilerim. Babam için. Kardeşim Lut’un sefil milleti için, Sare için, soyumdan gelecekler için, sizin için tekrar tekrar çağırırım mağfireti. Mağfirete elim yetişmez. Bazen kabul edilir, bazen “Orda dur” denilir. Dururum. Elimde değil. Ben çok yufka yürekliyim. Dilerim ki herkes selamette olsunlar. Onlar için meleklerle bile pazarlık yaparım.

Varsın ümmetim olmasınlar, ben yine de onlar için dua ederim. Rahman’ın gölgesinde beklerim daima, sizin Arafat’ta beklediğiniz gibi. Umulur ki bir gün bir ümmet çıkar, benim için dur etmeden dua eder. Ben daima umut ederim.

Ben hanifim. Vicdanımla yaşarım. Daima hakkı ararım. Yollar kat ederim. Kadim olan saklı olan apaçık olan her hikmetin peşine düşerim. İsterim ki sırrını keşfedeyim kainatın. Tılsımını çözeyim nefsimin. İkna edeyim aklımı üstün bir muhakeme ile. Mutmain olsun kalbim.Hah desin, “Haza Hakk.” Bir hakikat kırıntısına hayatımı feda ederim.

Ben hanifim. İnsanları severim. Babamı severim. Kavmimi severim. İsterim ki kurtulsunlar. Benimle ya da bensiz dilerim selamette olsunlar. Sare’yi severim o benim yol arkadaşım. Bana ilk inanan destek veren. Bu desteğe vefam ömrümledir. Her nazını çekerim. Her sözünü dinlerim. Her yarasına merhem olmaktır gayretim. Lut’u severim o evlatlarımdan önce evladımdır benim. Milletimin ilk ferdi, ateşli savunucum. Acaba ne haldedir? Afiyette midir? Hep merak ederim. Dua ederim, görevinde muvaffak olsun. Dilerim azab ondan uzak olsun. Hacer’i severim. Bana İsmail’i verdi. İlk ve can parçası evladımı. Nasıl sevmem? Bu Sare’ye sevgimi azaltmaz ki, ah bir anlasa! Ah! Nasıl bıraktım onları o ıssız vadiye? İsmail’im minicikti. Ama böyle buyurdu Rabb. Muhakkak bir bildiği vardı. İshak’ı severim, Rabbim onunla bana kocamış halimle yepyeni bir hayat verdi. Ve Yakub’un müjdesini ve soyundan gelecek kutlu nebileri. Sare’nin yüzü güldü. Onun yüzü daima gülmeliydi ya, hayat işte. Tenceremi hep o kaynattı, her gün misafirlerimi hep o ağırladı. Benimle diyar diyar dolaştı. O gülmeyi haketti. Rabbim ona gül yüzlü İshak’ı verdi.

Ben İbrahim’im. Dualarınızda En Güzel Oğlumla beraber zikrettiğiniz adamım. Siz de benim kabul olmuş duamsınız. Size hala dua ediyorum. Rabbime şükrediyorum. Ben nesebim yok sanırken, bana binlerce yıl devam edecek bir millet verdi. Sizinle iftihar ediyorum. Aman Oğlumun ellerini bırakmayın! O sizi nereye götüreceğini iyi biliyor. Sizi bana getirecek. Tek tek tanıştıracak. Ve ben alınlarınızdan tek tek öpeceğim. Sizi soframa buyur edeceğim. Sizi her gün aileme anlatıyorum. Bana sürekli yolladığınız dualarınızı gösteriyorum onlara. Ah diyorum onları görmelisiniz. Ne güzel insanlar onlar! Ne hayırlı ümmet! Ne vefalılar, beni hala unutmadılar. İşte seçilmişler. İşte çocuklarım. Sanmayın ki uzağınızdayım. Buradayım, yanı başınızdayım. Yüzünüzü bana dönün, hayatınızı bana benzetin. Ben sizin içinizdeyim.

Ben BABANIZIM. Sizin için istiğfardayım. Siz umutsunuz benim için. Yüzümü kara çıkarmayın. Yolumdan ayılmayın. Sizi bekliyorum.

  06.07.2008

© 2021 karakalem.net, Mona İslam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut