Yakarış

Özge İnci*

HER ŞEY ve herkes geçici; bir tek Sen…

Her şey ve herkes vefasız; bir tek Sen…

Her şey ve herkes acımasız; bir tek Sen…

Herkes unutur, bir tek Sen…

Ruhum Sana böyle muhtaçken, kalbim böylesine susamışken bir yudum sevgine, dikenleriyle ellerimi ve yüreğimi kanatan bütün bu yollar dolanıp dolanıp Sana çıkıyorken, Sana açılıyorken bütün kapılar, ve Seni soluyorken aldığım her nefes, böylesine Seninle doluyken, neden bu Sensizlik?

Bilirim Sana varılan yollar dikenli ve taşlı… Zorlu ve acıklı bir yolculuktayım, varılacak yegane noktam Senken… Ama bu ayrılık, bu Seninle dolu Sensizlik harap ve bitap düşürdü beni…

Şu dünyada sığınacak sağlam ve güvenli bir liman arayışım hiç bitmedi, tüm limanlar yüz çevirirken benden… Kalp bu, sevgi için yaratılmıştı. Sevgiyle yaratılmıştı, hem de sonsuz bir sevgiyle… Sevgiye açlığı mazurdu velhasıl. Ancak sevgi kandırabilirdi onu. Suçu yoktu, onun da kaderi buydu… Öyle ya, sevgi gerçekti. Sevgi en gerçekti. Sevgi tek gerçekti. Ve sevgi Sendin… Sensin… Sen olacaksın sonsuza dek…

Bu gerçek ayın ondördü gibi ortadayken, neden benim yalancı liman arayışlarım? Sevgimi har vurup harman savuruşum ve böylece ızdırabımı değersizleştirişim?

Ne kadar acı yaşadıysam bugüne kadar, hepsi Sana uzaklığımdan, Senden kopukluğumdan… Bu sürgün çok yaktı canımı… Görülemeyen, görülmedikçe kendini daha da çok haykıran gerçekler, dolanıp dolanıp çıkmaza sürüklenen yollar, umutlanıp umutlanıp hayal kırıklıklarına uğramalarla dolu benim geçmişim… Yıkımlarla…

Doğru ya, Senden uzak olunca görülmez olur ayın ondördü gibi ortada olan gerçekler... Senden uzak olunca çıkmaza sürüklenir bütün yollar… Senden başkasına verince sevgimi; beklentilerimi, umutlarımı Senden başka fani herhangi bir şeyin omuzlarına yüklersem, hep ama hep hayal kırıklıkları bekler yüreğimi…

Hangi fani sevgili kandırabilir kalbimin ‘sonsuz’ sevgi özlemini?

Hangi fani sevgili hiç kimsenin düşünmediği, anlamadığı o kendime gurbet demlerimde hatırlar beni de teselli verir bana?

Hangi yalancı liman kabul edebilir beni olduğum gibi, bunca çok kusurlarımla?

Ah Sen… Derdimin dermanı… Gönlümün sultanı… Ruhumun sahibi, bedenimin mimarı… Bana ‘Ben’i veren…

Ah Sen… Hem derdim hem dermanım…

Ah Sen… Her şeyim… Bütün kusurlardan münezzeh olan…

Sen böylesine kusursuz, mükemmel ve sonsuzken, yarattıkların bu kadar gaddar ve kibirli tüm kusurlarına rağmen… Sen bu kadar merhametliyken, en günahkâr kullarına bile açık kapı bırakıp, kabul ediyorken huzuruna; yarattıkların tüm faniliklerine rağmen acımasız, merhametsiz…

Ah Sen… Merhametliler merhametlisi… Güzelliği, rahmeti, merhameti sonsuz olan! Senden uzaklığımdır tüm derdim… Sensin derdimin dermanı… Bana yakınlığını ver. Lütfet de Senin sonsuz huzurunda olmanın eşsiz tadına varayım… Yaralarımı sevginle sarayım…

Ah Sen… Sana muhtaç olan, yalancı ve fani sevgilerden usanmış kalbimi sevginle o kadar doldur ki, başka hiçbir şeye yer kalmasın…

  24.05.2008

© 2021 karakalem.net, Özge İnci



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut