Birkaç nokta

KARAKALEM’DE DÜZENLİ şekilde yazmasını talep ettiğimiz kalem erbabı dostlarımıza hatırlatmayı itiyad haline getirdiğimiz bir husus var: sitenin yorum sayfalarında okuyucularımızla polemiğe girmemek.

Hayır, her hal ve şartta polemiğe engel olmak anlamını taşımıyor bu husus. Bilakis, yazarlarımıza, cevap verme ihtiyacı hissettikleri hususlarda düşüncelerini kendi köşelerinde zaten dile getirme imkânına sahip olduklarına; isterlerse müstakil bir yazı olarak, isterlerse yazdıkları yazının sonunda bir not olarak bunu yapabileceklerini söylüyoruz. Elbette ki, yazarlarımızın da hem kendi yazıları hakkında yazılan yorumlara yorumda bulunma hakkı var. Elbette ki, yazarlarımızın başkaca yazıları değerlendirme hakkı var. Ama bunu önerdiğimiz şekilde gerçekleştirmenin daha doğru olacağını, tecrübelerimizin bu yönde olduğunu belirtiyoruz.

Bu, bir anlamda, siteye dair ikili bir ayrımın gözetilmesi talebini de içeriyor. Yazarlar kendilerine ait alanda görüşlerini ifade ederler, okuyucularımız kendilerine ayrılmış yorum alanında. Belki hoş bir benzetme gibi gelmeyebilir, ama bir bakıma bir maç seyretmeye benzer bir durum aslında yaşanan. Ortada, kendine verilmiş alanda bir performans sergileyen, düşünce, duygu ve dil itibarıyla birikimini ortaya koyan bir yazarımız var; bir de kendilerine ayrılmış köşede onları izleyen ve yerine göre takdirini yerine göre eleştirisini dile getiren ‘izleyici’miz. Yazarlarımızın yorum köşesine müdahil olmaları ise, bir bakıma, herhangi bir oyunda oyuncunun oyunu bırakıp seyircilerin arasına girdiği durumda yaşananlara benzer durumlara ve benzer halet-i ruhiyelere yol açıyor. Bunu kimbilir kaç kez tecrübe ettik…

Yakın zamanda bir kez daha tecrübe etmişliğin ışığında, aynı hususu bir kez daha vurgulama lüzumu hissediyorum. Karakalem, müzakere kültürüne, eleştiri ahlâkına değer veren bir site. Bu sitede ‘dokunulmaz’ bir yazar yok. Hepimiz eleştiriye açığız ve zaten açık olma durumundayız. Ama yazarlarımızın eleştirilerini veya eleştiriye cevaplarını kendi köşelerinde yapmalarını hem onlar, hem okuyucularımız, hem sitemiz açısından daha hayırlı görüyoruz.

Bir ilave husus, ister aynı zamanda sitemizin yazarı olsun ister sitemizin sadece izleyicisi, yorum yazan dostlarımıza dair… Bir yazarın hangi dilden anlayacağını, hangi durumda eleştirimizin yerini bulup vazifesini icra edeceğini kestirmemiz, kendi gündelik hayat tecrübelerimize baksak, hiç de zor değil. Daha çocukluk yaşlarından itibaren, bir yanlışımızın nasıl ifade edildiğinde bizim hayrımıza olduğunu, nasıl ifade edildiğinde bizi yıktığını defaatle tecrübe etmiş durumdayız. Yorumcularımız sanmasınlar ki, yazarlarımız etten-kemikten değil, taştan ve demirden yaratılmış. Onların da duyguları var; onların da incinebilir bir dünyaları, kırılabilir bir kalbleri. Ve elbette onlar da insan olmak itibarıyla yanlış yapabilir, yanlış görebilir, yanlış ifade edebilir durumdalar. Bu noktada uyarıya, eleştiriye de ihtiyaçları elbette var. Ama eleştirimiz, Bediüzzaman’ın ‘tenkid’e dair o harikulâde ölçüsünün kapsama alanı içinde olsun. Tenkitte eğer ‘dışlayıcı’ bir üslup hakimse bu tenkidin nefretten, ilgili kişiyi daha iyi bir noktada görme arzusunun tercümanı ise (ki bunun ölçüsü üslubun dışlayıcı olup olmaması) bu tenkidin şefkatten beslendiğini söylüyor Bediüzzaman.

Bir üçüncü istirhamım, özellikle yazmaya yeni başlamış kardeşlerimizle ilgili. Baharın içinde yaşıyoruz. Hepimizin gözüne, taze filizler ilişiyordur muhakkak. Her bahar boy vermeye talip taze filizleri gördüğümde aklıma hep aynı şey gelir. Bu filizler, gün gelip koca baltalara bile direnir, koskoca darbelere rağmen ayakta durabilir hale gelecek; ama şu an tek bir parmağımın hafif bir darbesiyle bile kırılabilecek kadar narin. İnsanların dünyasında da aynı şey geçerli. Hepimizin kırılgan olabildiği durumlar var; ama yeni başlayanlar eleştiriler karşısında daha kırılgan, daha hassas ve daha narin. Yorumları değerlendiren ilgili kardeşimize bu sebebe binaen söylediğim bir husus var: “Bana gelen eleştirileri daha kolay surette onaylayabilirsin, ama bilhassa yazı tecrübesi yeni kardeşlerimizle ilgili eleştirilerde daha hassas davranmanı öneririm.” Gözden kaçanlar da olmuştur, oluyordur sanırım. Ama yorum yazan gönül dostlarımız bu hususu dikkate alırlarsa, bir filizin kırılmadan gelişmesine katkıda bulunmuş olurlar ümidindeyim.

Bir sonraki yazıda, yakın zaman içinde yazmamın gereklilik halini aldığını düşündüğüm ‘kişisel’ bir hususa değinme düşüncesindeyim. Ondan sonrasında ise, sanırım Karakalem için yapmayı planladıklarımızı müzakere etmeye gelir sıra.

Şimdilik bu kadar.

Selam ve sevgiyle…

—Editör

  12.05.2008

© 2021 karakalem.net, Editör



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut