LİSE YILLARIMDA bir arkaşın söylediği “Bir sahaya iki Jordan fazladır” sözünü o zamanlar da çok hakikatli bulmuştum. Benzerliklerin kişiler arasında olduğunda gerek rekabet eksenli düşünebileceğimiz, gerekse insanın birçok yönüyle kendi kopyasını dışardan görmesiyle tetiklenen zıtlaşma Aralık 2007’de Metin Karabaşoğlu’nun kaleme aldığı “temasül” başlıklı yazısında ifade ettiği birçok alanda zuhur ediyor. Burada ifade edilen tezat mutlak bir olumsuz anlam taşımıyor zannımca. Yani Lemaat’da geçen “Temasül Tezadın Sebebidir” ifadesi beni nedense Münazarat’daki “Müştebih ağaçları gösteren semereleridir.” ifadesine götürüyor.
Her insan benzerlik genelinde (vahidiyet) bununla birlikte farklılık özelinde (ehadiyet) yaratılıyor. Vahidiyet içinde ehadiyet görülmediği zaman akılların boğulduğu muhakkak. Bunun mühim bir sebebi Yaratıcı ile hususi muhatabiyet ihtiyacı, genel muhatabiyet ihtiyacından farklı olmakla birlikte hususi muhatabiyete set çeken bir genel muhatabiyet yine Yaratıcı tarafında koyulan bir mekanizma ile (vicdan diyebiliriz) itici kılınıyor. Kılınıyor ki özel muhatabiyet önünü görsün ve vicdanlar akıllarıyla boğulmasın. İnsanın bu özel duruşu her an eğilmeye, bükülmeye meyilli olduğu için kendisini kontrol ettiren bir mekanizma olarak ‘tezat’ hale gelme insanı özeline doğru dikleştiriyor. Bir yönüyle, çeşitliliğin muharriki tezat oluyor. Yaşanmış bir çok örnek vardır ki insan temasülü hissettikçe kendini garip hissetmeye başlar ve sonrasında duruşunu dikleştirir. Şahsiyetine kavuşur. Bu tezat mekanizmasının inceliğindendir ki zahiren benzer görünümdeki bireylere sahip guruplara aidiyeti insanın özeli kabul etmez. Hatta insana ben bu gruba ait değilim dedirtir. Oscar Wilde’ın "Ne zaman insanlar benle aynı fikirde olsa, hatalı olduğumu düşünürüm" ifadesi kendisini konrol etmesinden başka bir şey değildir.
Lemaatte geçen bu tezat cümlenin getirdiği başka bir fıtrat okuması da vardır. Yukarıda alıntıladığım Münazarat cümlesini düşündüğüm zaman hilkatte asıl olan çeşitliliğin diğer bir ifade ile nispi hakikatlerin zuhur edebilmesi için de ‘tezat’ şarttır ve temasül bunun sebebidir. Yaşadığımız fizik alemde zıtlar birbirine girmiş durumda olup biz insanlara iyi bir ayıklayıcılık teklifi sunulmuştur. Ayıklamanın en belirgin metodolojisi de benzerleri bir araya getirmektir ki bu benzerler arasındaki ince farklılıklar zuhur edebilsin. Temasül adeta çok ince elekli bir süzgeç gibi benzerlikleri ince eler ve ortaya ince zıtları çıkarır. Rengarenk bilyelerin üzerindeki ufak siyah noktaları bulmak benzer beyaz bilyeleri yanyana getirerek her biri üzerindeli farklı siyah noktacıkları bulmaktan daha zordur. Benzerlik adeta içinde zıtlıkları taşır ve bir gömlek bembeyaz olduğu ölçüde kire ve siyaha çok daha hassas olduğu gibi insanın benzerlik kumaşının da benzerliği ne kadar fazla olursa tezata meyli ve tezatı göstermesi o kadar an meselesidir.