Yasaklara yaslanmak

İDRAKİ KAPALI, ilimde cücelerin en iyi bildiği ve en çok yaptığı iştir yasak; olmaz, yapamazsın, giremezsin, geçemezsin… Sanki bütün alanlar onun kullanım alanı; bilmiyorlar ki sahip oldukları düşüncelerin son kullanım tarihleri çoktan geçti…

Yasak çığlıkları ve çığırtkanlıkları tarihin karanlık koridorlarında yankılanıyor; sağırlar duyar mı ki? Kendini sultan sanan cüceleri, o cağlara göndersek çok ileri bir davranış yapmış oluruz; onlar zaten orada yaşıyor...

Bağnazlığı çözüp ilme açılmak varken karanlığa örtünmek; geleceği görmeyenlerin aşikâr körlüğü… Zor ile kaim kalan, yasak ile sürekli var olan; yok, bundan sonra da olmayacak…

Şuna inanın demekte diretmek ne kadar baskıcılıksa, şuna inanmayın demek de o kadar zorbalık… Şöyle yapmayına zorlamak ne kadar ucuzluksa, yapmaya zorlamak da o kadar basitlik…

Sığ derelerde yüzenler okyanus idrakini anlayamadıklarından yasak sayıklarlar ve yok savarlar… Zihinsel algılamaları menfaat üzerine döndüğü için sağlıklı düşünemezler, işlerine de gelmez… Kendisi dışındaki herkesi tehlikeli görürler ve tehdit ederler… İlkellik ve ilkesizlik temel ilkeleridir; iliklerine kadar sabit fikirle dolmuşlar ve doldurulmuşlardır…

Herkes için hürriyet, herkes için hak, herkes için adalet, herkes için fırsatlar… İnsan olmayı yeter bir değer görmek, hukuk çizgisinde sınıfları sıfırlamak, gelir dağılımını dengelemek, farklı fikirleri hazmedebilmek, her inanca saygı duymak, bireyi topluma feda etmemek; feda edilmeyecek temel kriterler olması gerekirken cilalı cümleler, süslü sözlerle yasakları allayıp pullayıp parlatmak tutmuyor artık, bir bir dökülüyor…

Ne yapılsa çare yok; zamanın rengi ve akışı değişti… Dünya yeni bir medeniyete doğru dönüyor; doğu batı barışması, akıl kalp birlikteliği, beden ruh buluşması; Medeniyetler çatışması değil, medeniyetlerin kaynaşması ve birleşmesi…

Kıtaların kavşağında hilalin aydınlığını gören insanlık, dolunayın doğuşunu gözlüyor… Düşünce basireti bağlanmışlar, ufku örtülmüşler, yasaklarda kendilerini mahpus edenler ne yazık ki göremeyecekler; ne bahar, ne nehari…

Bütün bunlar hayal ve ütopya mı? Gecede bir ay boyunca ayın evrelerini seyredin o size söyler; değişim ve dönüşüm hep aydınlığadır… Gözünü kapatmakla aydınlığı kendine yasaklamışa ne denir; karanlığın bol olsun… İlmin, irfanın, sevginin, hoşgörünün, hürriyetin, adaletin, hür düşüncenin aydınlığı bize yeter… Alın yasaklarınızı istediğiniz zamana, istediğiniz mekâna gidin, serbestsiniz…

Sizi de almak isterdik ama karanlıkta kararlı ve inatsınız; ne yapalım elimiz bu kadar uzanıyor… Bilir misiniz bilmem; dünya dairesel dönmüyor helezonvari dönüyor ve gidiyor; ikinci bin yıl yeryüzünün dolunay aydınlığıyla dolduğu ve doyduğu yıllar olacak… Size kırmızı yandı; birkaç binyıl bekleseniz iyi olur… Bilirsiniz kırmızıda geçmek yasaktır; yas tutmanıza gerek yok, yaslanın yasaklarınıza uyuyun.

  28.01.2008

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut