Sapaklar

Özlem Uluğ*

YALNIZLIĞI BIRAKSAYDIM, kendimi de bırakmam gerekecekti...

Zamanın kıvrımlarında gizlenmiş sapaklar gördüm. Birdenbire karşınıza çıkan ve size en derin acılarınızı yaşadığınız sırada mutlaka sunulan..

Karanlık bir gökyüzünün, karanlık sokaklarında yürürken, hiç farkına varmadan beyaz bir bulutun içinedalınabilirlikler yaşanır. Her yer sislenir, ilerinizi göremez olursunuz, ama garip bir huzur, bu bulutun içinden kendi çizdiği yolda yarıp geçmenizi sağlar. Sanki bir yerlerde, bir zamanda, birileri sizin için dua etmiş ve bu dua sizi bu sisin içinde bulmuş gibidir.

Rabbim çeşitliliği sever, çeşitliliği serer gözlere.. Renklerin yüzlerce tonunu... Sen etmesen de gölgen secde eder her yaratılışın çeşitli kıvrımlarında... Güneşsiz, ışıksız karanlıklarda kaçamak yaşamayı seçsen de, gözlerin görmese de, bedenin karanlıklarda yaşamaya ne kadar dayanır sanırsın? Dondurucu soğukların ardından açan güneşe sırtını verdiğinde, kemiklerin çıkardığı sesi duyar mısın?

İnsan genelde sebebini bilmediği iç sıkıntılarının

seslerini duyar sadece ve o sesleri bastırmak için yapılan boş sohbetler ve uğraşların geçirdiği zamanı harcar... Oysa o zaman

diliminde kaç saç teli vazgeçer bedenden, dudakların kasları kaç defa boş kelimeler için binlerce hücresini zorlar ve kaç gül,

kırmızı yaprağının güzelliğini, genlerinde sakladığı kokusunu sunabilmek için, yeşil dikenli dallarının kabuğunu zorlar?

Biz kokusuz, solgun güllerin sokaklarda yüksek paraya aşk adına satıldığı bir dönemdeyiz. Hangi aşk adına? Peygamber (s.a.v.) aşkı adına olsaydı, parayla satılır mıydı? O aşk adına olsa kokusuz olur muydu?

Bir çocuk küçük kollarını boynunuza sarıp başını yasladı mı omuzunuza? Bunu yaşasaydınız, birşeylere sarılma isteğinizi belki daha iyi anlardınız. Böylesine sevebilecekleriniz sarılabilecek kadar yakınlar mı size? Zihninizde dolanıp duran, en derindeki soru işaretleri, birinin avuçlarına alınıp sarmalandı mı hiç?

Yaşadıklarımızı özleyebiliriz sadece. Sokaktaki çocuğun özledikleriyle bir olabilir mi özlediklerim? Bir değilse, benzemiyorsa bile, ben ne kadar sefilim? Bilmek olsaydı tek farkım, onun bildiklerini de bilmediğime yanarım.

Hiç bitmeyen kelimelerin döküldüğü kaldırım kenarlarından üstünüze sıçrayan çamur gibi olsa da satırlarım, kuruyunca daha kolay çıkar emin olun... Ona bir fiske de benden vurun...

  21.01.2008

© 2021 karakalem.net, Özlem Uluğ



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut