En büyük tepkim: feraset

Nuriye Çakmak

KÜÇÜCÜK BİR evi dolduracak kadar insanla başladığında yolculuk, tepkiler de yola koyulmuştu. O zaman da İslâm’ı çekemiyorlar, oyunlar pazarlıyorlar, şeytanın öncülüğünde ölçüp biçiyorlardı. İlk zamanlardaki şiddetli savaşlarda, müşrikler kaybetmişti. Bir daha öylesi savaşlar olmadı.

Sonra ikinci bir devir başlamıştı, münafıklar... Bizden gibi görünüp, içimizde pazarlıyorlardı oyunlarını. Çoğu zaman da değişmez bir ortakları vardı0 Yahudiler. Tahrik ediyorlardı sahabileri, en olmadık zamanlarda fitne tohumları saçıyorlardı. Düşmanlar ve taktikler değişiyordu ama, mantık değişmiyordu.

Sonra bir devir daha geldi ve biz şimdi bir dünya olduk: “İslâm dünyası.” Oyunlar da dünya çapında artık.

Dünya var olduğundan beri, imtihan gereği, tamamı inananlardan olmadı. Ve kıyamete kadar olmayacak. Gaflete dalamayız. Büyük coğrafyalara, bol sıfırlı sayılara ulaşmamız gevşetmemeli bizi. Müslüman uyanıktır ki, bir sokulduğu delikten sokulmaz tekrar. Oysa yılanlar hiç değişmedi.

İfrat ve tefrite yakalandık yıllardır. O koskoca İslâm dünyasının her yerinde feryatlar yankılandı. Kocamanlığımız yetmedi gözyaşlarını dindirmeye. Kimimiz ifrat oldu, kimimiz tefrit. Bölündük, çok heyecanlandık, heyecanımızı çabuk yitirdik. Değerlerimizin içi boşaltıldı, maneviyatı küstürdük. Cihad deyince, kan geldi akla; oysa cihad içimizdeydi.

Şimdi bir oyun daha oynanıyor. Birileri gözümüzün içine bakarak gündem oluşturuyor, düğmeye basıyor. En hassas yönümüzü kullanıyor bunun için. Sonra tam da istedikleri oluyor. Kocaman bir gülümsemeyle dünyaya “İşte İslâm bu!” diyorlar. “Özgürlüğü olmayan, şiddet için fırsat kollayan teröristler!” Onları bu hükme götürende, ne acıdır ki kâinatın gördüğü en özel insana duyduğumuz sözde sevgi gösterileri oluyor. Önce taşı atıp kavgayı başlatan, sonra diğer tarafa geçip savunmayı kışkırtan aynı kişiler oluyor. Bizim adımız çıkıyor; alet oluyoruz çünkü.

Efendimiz zamanında yok muydu tahrikler? Şairler, dili en iyi kullanan edipler... Efendimizi yermedi mi, hakaret etmedi mi? Efendimiz sabretti. Sahabilerden, kılıcı elinde bekleyen Hz. Ömer’den daha mı çok seviyoruz onu, daha mı cesuruz?

Kab bin eşref, şiiri ve dili çok kuvvetli bir Yahudi... Efendimizi ve ailesini hedef almıştı, şiirleri günden güne yayılmıştı. Sonu ölüm oldu, ama doğru zamanda doğru şekilde oldu ki, kimse ayaklanmadı. Yahudiler bile sesini çıkaramadı. Çünkü hak “hakkıyla” alınmıştı.

Bugün, birileri can evimizi hedef alıyor. Ama amaçları bu değil, bizi incitmek değil. “O”nu incitmek hiç değil, çünkü bunu yapamayacaklarını onlar da biliyor. Amaç tepkilerimizi bile yönlendirmek. Bu kadar mı kaybettik ferasetimizi?

Unutmayalım... Güçlü olalım... Ezdirmeyelim... Tepki verelim...

Kaç kişi karikatür olayını duyunca, daha çok salavat getirerek gösterdi tepkisini. Bol şiddetli gösterilere ait fotoğraflarda hep en önde yer alan genç, kılıyor musun namazlarının sünnetlerini?

Ona layık bir ümmet olmak için, dünyaya “İşte İslam bu,” “O böyle istedi” dedirtmek için ne yaptık ki? Attığımız taş, kırdığımız cam mı sağlayacak bunu? Onlar bilmiyorlar mı sayımızı, kızgınlığımızı. Ne kadar çok olduğumuzu göstererek yıldıramayız onları. Ne kadar iyi Müslüman olduğumuzu görürlerse korkacaklar. Asıl korkuları bu.

Bir çaba var... Provokasyoncular hariç, gerçekten samimi hislerde orada olanlar, rüzgârda savrulan bir lamba gibi... Işık var, ama hiçbir yeri aydınlatamıyor. Boşa gitmemeli bu çaba. Birileri olmalı, iyi birşeyler yapmak isterken ne yapması gerektiğini kestiremeyenlerin, o ihlaslı ışıklarını yönlendirmek için çalışan. Onları biraraya getirip kocaman bir güneşe ulaşmak için birşeyler yapmalı.

Doğru tepkiyi vermeye çağıran ferasetimiz olmalı. Mü’minin taşı, silahı değil; Efendimizin dediği gibi, “feraseti” korkutmalı.

Yoksa en haklıyken haksız olan, en mazlumken zulmeden biz oluyoruz, olduruluyoruz. Oyuna geliyoruz.

Oyunu “oyun kuranların en iyisi”ne havale edin. Ve “O”nu en çok sevene...

  18.01.2008

© 2021 karakalem.net, Nuriye Çakmak



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut