*Bu sayfa, sitemize gelen, sitemizdeki ana sayfaların formatına denk düşmediği için bu sayfalarda değerlendirmediğimiz, ancak paylaşmaya değer bulduğumuz yazıların sunulduğu bir havuz olarak tasarlanmıştır.

 Konuşmasını Biliyor Muyuz?

Yusuf Rasimoğlu

BAŞLIĞI OKUYANLAR biraz tuhaf ve garip bulabilirler. Ama, biraz sabredip yazıyı okurlarsa, o zaman konuşmasını bilip bilmediğimizi sanırım söyleyebilirler.

Önce, sözlükten konuşmak kelimesinin tanımını vererek başlayalım:

Konuşmak: (1) fikrini söz aracılığı ile ifade etmek; (2) karşılıklı olarak birbirine söz söylemek.

Sözlükteki tanımlamalardan ikisi bu şekilde.

Şimdi size bir sual: Siz nasıl konuşuyorsunuz? Ve niçin konuşuyorsunuz?

Konuşmak herkesin hakkı elbette. Konuşmak çok da kolay, ağzı olup da konuşmayan yok gibi.

Hele Türk milleti olarak konuşmayı çok severiz!

Mesela bizim aralarında bulunduğumuz cami cemaatının güncel konularından bazıları: futbol, iş hayatı, bu yılki kâr payı, araba, devletimizin hali, politika, cep telefonları ve daha nice önemli konular.

Bütün konuşmalar günlük olarak devam ettiği içindir ki, insanlarımız maalesef 'çene ishali'ne tutulmuş halde. Saatlerce, belki de günlerce konuşmaktan bıkmıyoruz.

Ama öyle bir konuşma ki, maalesef cami ile haşir-neşir olan müslümanlar arasında dahi kaba, küfürlü, hatta müstehcen sözlerle konuşmalar yapıldığını şahit olabiliyoruz. Kendi aralarında konuşurken, şaka yaparken, maalesef müslüman bir kişiden duyulmaması gereken sözler kullanılıyor. Veya televizyonda çıkan bir haber yüzünden, hiç muhakeme etmeden, ölçüp tartmadan ağızlardan çıkanları kulaklar duymuyor.

Nedense televizyonların akıl ve kalplerimize taşıdığı haberlere göre gündemlerimiz oluşuyor.

Müslümanız ama, Kur'an'a, Hz. Muhammed'e (s.a.v.) göre konuşmamızı düzenlemek; aklımızı, kalbimizi, ağızlarımızı buna göre kullanmak aklımızın köşesinden pek geçmiyor.

Nasıl geçsin ki! Kur'an'ı okumaya, anlamaya ve Hz. Muhammed'in (s.a.v ) sünnetini öğrenmeye zaman ve vakit bulamıyoruz!

Şunu sormadan edemiyoruz: Acaba Hz. Muhammed (s.a.v.) en azılı düşmanlarına dahi bu şekilde davranmış mıdır? O yüce nebi onca zulme, işkenceye rağmen ne yapmıştı, nasıl konuşmuştu; şimdiki müslümanlar nasıl konuşuyor?

En büyük günahlara dikkat edersek hep dille, konuşmayla alakalı olduklarını anlarız. Yalan söylemek, gıybet, iftira, söz taşıma, alay etmek v.s. Bunların hangisini küçümseyebiliriz? Hepsi ayet ve hadislerle kesin olarak yasaklanmıştır.

'İnsanlara güzel söz söyleyin' (2:83) buyuran Rabbimiz Peygmberimize (s.a.v.) şu emri veriyor: 'Kullarıma de ki: Sözün en güzelini söylesinler. Çünkü şeytan, aralarını bozmaya çalışır' (17:53).

Cenab-ı Hakkın, ilahlık iddiasında bulunan Firavun'a bile Hz. Musa ve Harun'u gönderirken, 'Ona yumuşak söz söyleyin' (20:44) ikazını yapması bizim için ne güzel bir ölçü.

Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: 'Biliniz ki, siz bana kavuşacaksınız. Buluşacağımız yer de, Kevser Havuzunun kenarıdır. Orada benimle buluşmak isteyenler ellerini ve dillerini günahlardan çeksinler.'

'İnsanları cehenneme yüzüstü düşürecek olan şey, dillerinden başkası değildir. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun. Hayır konuşun, faydalanın. Şer konuşmayın ki, selamette olasınız.'

'Vücutta, dilin belasından şikayet etmeyen hiçbir organ yoktur.'

Çok konuşan kimse, ister istemez her duyduğunu söylemeye kalkacaktır. Konuşmalar ise genellikle kişiler üzerine olmaktadır. Kesinleşmemiş haberler, kişilerin rencide olabileceği dedikodular, yayılır durur. Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.v.) 'Her işittiğini söylemek, kişiye günah olarak yeter' buyurmuştur.

Ve, son sözü Kur'ân'a bırakalım:

'Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka.' (4:148).

'Allah'tan başkasına tapanlara(ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler.' (6:108)

(Şimdi, yazının başlığını bir daha okuyup kararınızı verebilirsiniz: Konuşmasını biliyor muyuz?)

  29.04.2001

© 2021 karakalem.net, Yusuf Rasimoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut