Risale-i Nur herkes içindir

İman hakikatlerinin Risale-i Nur’daki isbat ve izahına yalnız doğrudan Risale’yle tanışanlar muhtaç değil. Nereye mensup olursa olsun, her mü’minin iman hakikatlerinin Risale-i Nur’daki isbat ve izahına ihtiyacı var. Ve Risale-i Nur, kimseye “Beni okuman için mevcut durumunu terketmelisin” demiyor.


RİSALE-İ NUR’U okumayan dinî çevrelerde, Risale-i Nur dairesine mensup insanlara yönelik bir itham mevcuttur: “Risale-i Nur’u sahipleniyorlar, yalnız kendilerine mahsus biliyorlar.”

Vâkıa bu ise dahi, bunu Risale-i Nur’u okumama gerekçesi yapmanın makul bir izahını yapmak sanırım zor. Ama öte tarafta, bizlerin, bu noktada Risale-i Nur’un ortaya koyduğu ölçüleri tam anlamıyla uygulayabildiğimizi de maalesef sanmıyorum. Yani, Risale okumayan ehl-i dine bu sözleri söyletecek derecede hatalı tavırlar sergileyebildiğimiz kanaatindeyim.

Nitekim, kendim bunun bir örneği sayılırım. Zira bu noktada Risale’nin takındığı tavrı anlamam, Risale’yi tanımamın onbeşinci yılında gerçekleşti. Bu onbeşinci yılda okuduğum Latif Nükteler’de, bu hususa işaret eden latif bir mektup gördüm. Bu mektupta Risale’ye muhatap olan iki grup insandan söz ediyordu Said Nursî: (a) Bir imanî sığınak arayışı içinde, doğrudan doğruya Risale-i Nur’u tanıyanlar; (b) Başka bir daireye intisaptan sonra Risale-i Nur’la tanışanlar.

Meselâ, benim gibi, daha önce herhangi bir tasavvufî meşrebe veya dinî cemaate intisabı olmayanlar birinci grubu oluşturuyordu. Risale-i Nur’u tanıyan bir ehl-i tarik ise, buna göre, ikinci gruba giriyordu.

Bediüzzaman, böylesi bir tasniften sonra, birinci grup içinde yer alanlar için, Risale-i Nur dairesi haricinde mürşid arama izni olmadığını söylüyordu. Ama eğer başka bir cemaate intisabım zaten varsa, hem o bağı muhafaza edip hem Risale okumaya pekâlâ izin vardı.

Bu tavırda, iki önemli hikmetin saklı olduğunu anlamış bulunuyorum.

Birincisi, bu tavırla sair cemaatlerin gerek mürşid ve gerek müntesiplerinin Risale-i Nur’a rakip nazarıyla bakmaları engellenmiş oluyor. Zira, Risale-i Nur, meselâ bir tasavvuf ehline “Şeyhini terket, daireme gir!” demiyor. Kıskançlık ve rekabet konusu olacak bir ‘transfer’ çabasına girmiyor. Dolayısıyla, herhangi bir cemaat veya tarikatın Risale-i Nur’a kendi müntesiplerini çalacak bir rakip nazarıyla bakmasına mahal kalmıyor.

İkincisi ve daha önemlisi, bu tavrıyla Said Nursî umumun Risale-i Nur’a olan ihtiyacını vurgulamış oluyor. Hangi cemaatten olursa olsun, hangi tarikata mensup bulunursa bulunsun, Risale-i Nur, ehl-i imanın imanını takviye edip kurtarıyor. Her ehl-i dine intisap ettiği meslek veya meşrebin temeli ve esası olan iman hakikatlerini ders vererek; onun ait olduğu meşrebe intisabını da sağlamlaştırmış oluyor. Bu cihetten de, Risale-i Nur dairesi dışındaki ehl-i dinin Risale-i Nur’dan değil ürkmek, bilakis ona sarılmaları ve yapışmaları gerekiyor. Ona sarılır ve yapışırken de, “Aman, sonra da bana şeyhini bırak, cemaatini terket derler mi?” diye korkmaması gerekiyor. Zira, Risale-i Nur, bir intisabı, bir mürşidi olan ehl-i dine “Mürşidini bırak, dairemize gir” teklifinde bulunmamızı yasaklıyor. Aksine, hem Risale’yi okuyup hem mürşidine bağlı kalma gibi bir yol öneriyor.

Çünkü, iman hakikatlerinin Risale-i Nur’daki isbat ve izahına yalnız doğrudan Risale’yle tanışanlar muhtaç değil. Nereye mensup olursa olsun, her mü’minin iman hakikatlerinin Risale-i Nur’daki isbat ve izahına ihtiyacı var. Ve Risale-i Nur, kimseye “Beni okuman için mevcut durumunu terketmelisin” demiyor.

Peki, Latif Nükteler’de vurgulanan bu nüansı bugüne kadar ne derece ifade edebildik acaba?

Kendi namıma, sözkonusu mektubu onbeş yıl sonra keşfetmiş biri olarak, bu soruya olumlu cevap veremiyorum.

Ancak, Risale’ye karşı bazı dinî çevrelerde var olduğunu hissettiğim duygusal engellerin aşılması için bu mektubun öngördüğü tavrı kuşanmamızı zarurî buluyorum.

  21.11.2007

© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu

  1.  Bu yazının geçtiği eseri incelemek -veya satın almak- istiyorum.



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut