Şevki paylaşmak

KARŞILAŞINCA BİRBİRİNE çeken ve konuşan kalpler vardır… Boş değil, kalp kıvamında ve derinliğinde konuşmalardır bunlar… Baktıkça konuşur, konuştukça karşındakini kendine çeker, kendi de karşısındakini yakın olur; çekinmeden, rahat ve kendiliğinden akar hikmet kelimeler…

Sahici sözler, sükûn tadında sadırlardan sadırlara gider gelir… Fıtri bir meyelan, uyumlu bir deveranda döner samimi sohbet… Zamanın akışı, mekânın donukluğu sıkmaz; nurani serinlik ve genişlik hissettirir ulviyetle dolan duygular… Manevi ziyafet zihinlere taşar, zikzak düşüncelerden, orta yol, denge yolu bulunur; istikamet…

Amelin ruhu niyet, niyetin ruhu ihlâs aranır; bulanlar arayanlardır, her arayan da bulamaz düşüncesiyle… Özün özü yakalanmadıkça, çoğun çoğunu bulmanın çok önemli olmadığı karşılıklı paylaşılır…

İman kökleşmedikçe çok amel çok fayda etmez… Mutmain olmuş kalp, kökü derinlerde meyveli ağaç gibidir; rüzgâr da esse, fırtınalar da kopsa, seller de savursa hakkaniyete ve fıtrata dayandığından; yeni filizler, yeni dallar, yeni çiçekler, taze meyvelerle, daha gür çıkar…

İman nasıl kökleşir? Cüzi irade ile külli iradenin kapısını çalmak; istemek, sormak, sorgulamak ve kapının açılmasını beklemekle… Kâinat delillerini, Kur’ani pencereden seyretmekle…

Bediüzzaman’ın sorgulama serüveni sonucunda, Kur’an semasından yağan hikmet yağmurlar; bunun güzel bir delili…

İbrahim (a.s.) bunun güzel bir misali… “ Bir de İbrahim’i hatırla ki, “ Ey Rabbim,” demişti. “ Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster.” Rabbin de “ Yoksa inanmadın mı? buyurdu. İbrahim, “Elbette iman ettim. Lakin isterim ki gözüm de görsün ve kalbim mutmain olsun” dedi.

( Bakara, 260 )

İsa’nın (a.s.) havarileri bunun güzel bir numunesi… “ Hani havariler “ Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi. İsa ise, “ Eğer gerçekten mü’minlerseniz Allah’tan korkun” diye cevap verdi.

Onlar, “Biz o sofradan yemek istiyoruz” dediler. Ta ki kalplerimiz mutmain olsun; senin hak peygamber olarak bize doğruyu söylediğini bilelim ve buna şahit olalım.”

( Maide, 112–113 )

Kur’ani maide ile mutmain olmuş bir kalbe sahip olmak; ondan gayri sahip olunabileceklerin en üstünü…

Kalbine karşı gelen dostuyla namazda buluştu, onu ziyaretinde işlerden, ekonomiden, sınır ötesi harekâttan konuşmadılar; kendilerini karşılıklı sorguladılar, kimseyi sorgulamadılar, hikmet aradılar, sükûn soludular, çay yudumladılar… Arayışlarını, bulduklarını paylaştılar; bu kâğıt, avladıkları mana üzerine kondurduğu kelimelerle doldu; birkaç inci hikmeti sizinle paylaşabilmişse paha biçilmez bir şevk duyacak…

Şükürler olsun on bir kişilik meclisten çıktığında ikindi ezanı okunuyordu, şükre namaza yürüdü.

  22.10.2007

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut