Küçük kayık

KÜÇÜK DALGALARIN kıyıya hafif dokunurken çıkardığı musiki, anlam denizine çağırır… Kayıkla kıyıdan uzaklaşırken kendinize yaklaşır, ufkun enginliğinde derinliğinizi inersiniz… Dalgaların akıntısında bir yolculuktur başlar; ışığa, aydınlığa akan bir yolculuk…

Güneş, gülümseyen ışık ellerini sudan çekerken, gümüşi renge boyanır deniz… Veda dalgalara yansıyan ışık, hüzni bir yol açar denizin yüzeyinde, yüreğinizin ortasında… Işık dalgalanmalar çağırır sizi; batıp da bitmeyen yöne ve yola doğru… Suya toprak adımla basıp, yıldız yöne doğru koşmak istersiniz…

Fanilikten titreyen içinizi serinletir bu yol ve yolculuk… Gölgelere girmeden, yansımalarda yürümeden, hakikate perdesiz muhatap olmak; veraset-i nübüvvet mesleği…

Güneş batmadan ayın doğuşunu, karşılıklı bakışmalarını bakmak; gerçek ile gölgenin görüşmelerini şahitlik etmekti… Bir yanda ışığın kaynağını, bir yanda aynıyla alan ve yansıtanı seyretmek; sonsuzluğu seyretmek gibiydi… Küçük kayıkta arafta değil, hakikatle açıktan yüzleşiyor olmak, gölgesiz güzellikleri görmek; görecelikten öte bir güzellikti…

Bolluk ve bereketle balık tutmak Hızır izler taşırken, gecede deniz Yunus hatırlatmalar yapıyordu…

Her şey bir şeyi hatırlatıyordu; kâinat bir kitap, insan ise onun müdakkik bir okuyucusu…

Dalgalardan dağlara, dağdan aya, yıldıza çıkan tefekkür, yakamoz yol olarak iniyordu suyun yüzeyine… Sen ona giderken, O seni çağırıyordu… Dalgaların raksı, renklerin cümbüşü coşkun bir deniz gibi çağlıyordu mana ummanında…

Sema yıldızlarla yaldızlanırken sena ve tevhidi tövbeyle sahil selamete yaklaşmak, yaklaşan geceyi ubudiyet aydınlığında karşılamaktı…

Kerim Kur’an’ın kâinatı okuyuşunu dinlemekti müdakkik yolcuya düşen;

“ Yemin olsun güneşe ve aydınlığına. Ve onu takip eden aya. Ve onu gösteren güne. Ve onu örten geceye. Ve gökyüzüne ve onu bina edene. Ve yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene. Ve insana ve intizamla yaratana. Sonra da ona kötülüğü bildirip ondan sakındırmaya ilham edene. Nefsini günahlardan arındıran kurtuluşa ermiştir. Nefsini günahlara daldıran da hüsrana düşmüştür ” ( Şems 1–10)

Sahil selamete çıkmak, arınmışlık ve günah dalgalara dalmamaktan geçiyor; “ Yaratan Rabbinin ismiyle oku” yu iyi okumak; dağı denizi, ayı yıldızı güneşi seyrederken her yerde hazır ve nazır olanın huzurunda olduğunu bilmek ve nefsi dizginleyebilmek, dizlerin bağı çözüldüğü, gözlerin yerinden oynadığı günde fayda etmeyenle oynaşmamaktı…

Güneşe, aya, güne, geceye, gökyüzüne, yeryüzüne, insana yemin eden Rabbe tanımak, ibadetle sevdiğini bildirmek, sakındırdıklarından sakınmak; hikmete ermenin, kurtuluşa varmanın ışık yolu…

“Ben” kayığıyla kâinat denizinde batmadan yüzüyor olmak; yüzün ve yüreğin ışığı bulmuşluğunun, arınmışlığa erişmişliğin işareti… İşaretler nereye gösteriyorsa oranın yolcusuyuz.

  27.08.2007

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut