İnsanca yaşamak - 2

Halil Köprücüoğlu

BAŞKA EHL-İ hakkın muavenet ve yardımlarına her zaman ihtiyacım olacağını idrak etmeye, onlara gayet fedakârane yapışmaya, onlarla ittifaktaki hak kuvvetini çok ciddi olarak talep ederek, haksız ve muzır bir netice olan ihtilafa asla düşmemeye gayret ediyor; Enfâl Suresindeki, "İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz elden gider." Âyetinde görülen şiddetli nehy-i İlahiden adeta titriyor, ona muhakkak uymaya çalışıyorum.,

Mâide Sûresindeki "Birbirinizle iyilik ve takvâda yardımlaşın." Âyetinde bizden istenilen ve hayat-ı içtimaiyece gayet hikmetli olan İlahî emre göre hareket etmek için çok ciddi gayret sarf ediyorum.

İhtilafın, İslâmiyet’e çok büyük zararı olduğunu ve bunun ehl-i dalaletin ehl-i hakka galebesini çok kolaylaştırdığını düşünüp; zaaf ve aczimi en üst seviyede idrak ederek, şahsiyetimi unutmak pahasına da olsa, riya ve tasannudan kurtularak, ehl-i hakkın kafilesine, fedakârane ve samimâne imamlık şerefini onlara vererek de olsa iltihak etmeye çalışıyorum.

Müthiş bir maraz olarak gördüğüm ihtilafa karşı diğer mümin kardeşlerimin kusurlarını asla görmemeye, onların varsa ayıplarına karşı gözümüzü yummaya, bu davranışımı da Kur’anî bir edep görerek en hayati mesele olarak bakıyor ve bunu karakterim haline getirmeye gayret ediyorum.

Yüzlerce Âyet ve Hadîsin şiddetle emrettikleri uhuvvet, muhabbet ve teavünde muhakkak muvaffak olmaya; bütün hissiyatımla, hatta menfaat perest ehl-i dünyadan daha şiddetli bir surette meslektaşlarımla ve dindaşlarımla ittifak etmeye ruhu canımla çalışıyorum.

Böyle meseleleri asla küçük görmüyor, bu mes'eleler için kıymetdar vaktimi sarf etmekten geri kalmıyorum. Şeytanın ve nefsimin telkin ettiğini düşündüğüm “ Çok kıymetli vaktimi bu meselelerle uğraşmak yerine, zikir ve fikir gibi kıymettar şeylere sarf edeceğim” deyip, cemaat ruhundan asla geri çekilmiyorum; rencide olmak pasına da olsa ittifakı asla zaîfleştirmemeye çalışıyorum.

Çünkü bu manevî cihatda küçük mes'ele zannedilenlerin, çok büyük olduğuna inanıyor, madem Allah içindir; o işin küçüğüne büyüğüne, kıymetli ve kıymetsizliğine bakılmaz diye düşünüyorum..

Dinî ve uhrevî işlerde asla rekabet, gıpta, hased ve kıskançlık olmaması gerektiğine ruhu canımla inanıyor; âhirette, her bir insana, beş yüz sene mesafelik bir Cennet ihsan edileceği ve herkesin kendi hissesinden tam anlamıyla memnun olacağını da akledip asla rekabet ve kıskançlık etmemeye çalışıyorum.

Kıskançlık edersem, ya riyakârlık ettiğimi, yani zahiren Sâlih amel işlerken esasen dünyevî neticeler aradığımı düşünüyorum. Esasen a'mal-i sâlihânın ruhunun ihlas olduğunu iyice ve tam olarak idrak etmeye çalışıyorum.

Bu dünyada, hele hele uhrevî hizmetlerde

• en mühim bir esasın,

• en büyük bir kuvvetin,

• en makbul bir şefaatçinin,

• en metin bir istinat noktasın

• en kısa bir hakikat yolunun,

• en makbul bir dua-yı manevînin,

• en kerametli bir vesile-i makâsıdın,

• en yüksek bir hasletin,

• en safi bir ubudiyetin: İhlas olduğunu binlerce delillerle itikat seviyesinde idrak etmeye çalışıyorum.

İhlasta, sayılan bu özellikler gibi çok nurların ve çok kuvvetlerin var olduğuna ilmen inanıyor, ne olursa olsun onu elde etmeyi en önemli hedef ittihaz ediyorum.

• Bu zamanın çok müthiş;

• Düşmanlarımın da çok dehşetli;

• Tazyikatın, bid'aların, dalaletlerin pek şiddetli olduğunu tam anlamaya ve bu idrakimi muhafazaya hatta geliştirmeye gayret ediyorum.

İdrakli ehl-i iman olarak bizlerin gayet

• az ,

• zaîf,

• fakir ve

• kuvvetsiz olduğumuzu tam olarak görmeye;

Bununla birlikte gayet

• ağır,

• büyük,

• umumî ve

• kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'aniyenin

OMUZUMUZA

ihsan-ı İlahî tarafından konulmuş bulunduğunu iyice idrak etmeye çalışıyorum.

Herkesten ziyade, bütün kuvvetimle, ihlası kazanmaya mecbur ve mükellef olduğumu iyice anlamak ve ihlasın sırrını kendimde tam olarak yerleştirmek için bütün mesaimi sarfediyorum.

Hem buna çok ama çok muhtaç olduğumu anlamakla birlikte, bunu kazanamadığımda şimdiye kadar kazandığım hizmet-i kudsiyenin kısmen zayi' olacağına, devam etmeyeceğine, hem de şiddetli mes'ul olacağıma tam olarak itikat ediyorum.

“Benim ayetlerimi az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin” Bakara-2/41 âyetindeki İlahî nehyin, şiddetli tehdidine muhatap olmamak için, saadet-i ebediyem zararına

• manasız,

• lüzumsuz,

• zararlı

• kederli,

• hodfüruşane,

• sakil,

• riyakârane

bazı süfli hissiyatın; önde olmak, dikkat çekmek, hoşa gitmek, sevilmek gibi bazı cüz'i menfaatlerin hatırı için ihlası asla kırmamaya, zedelememeye gayret ediyorum.

Bu süflî hislerin ahiret meyveleri yanında çok basit kalacağını; ihlası kırmakla;

• hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz etmiş olacağımı,

• hem hizmet-i Kur'aniyenin hizmetine taarruz durumuna geleceğimi,

• hem hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş bulunacağımı iyice anlamaya efor sarfediyorum.

Ayrıca mühim ve büyük bir umûr-u hayriyenin çok muzır manileri olacağını,

şeytanların o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşacağını tam olarak anlamaya çalışıyorum.

Bu manilere ve bu şeytanlara karşı, sadece ve sadece ihlas kuvvetine dayanmak gerektiğini; İhlası kıracak sebeplerden yılandan, akrepten çekinmek gibi çekinilmesinin önemini tam idrak etmeye gayret ediyorum.

Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm gibi nefs-i emmareye itimad edilmeyeceğini iyice anlamak; enaniyet ve nefs-i emmareye hiç aldanmamak için bu konulara ciddi mesai harcanması gerektiğine iyice vakıf oldum ve öyle yapıyorum.

İhlası kazanmak, muhafaza etmek ve manileri defetmek için:

Amellerimde rıza-yı İlahînin esas alınması gerektiğini, bu hizmet-i Kur'aniyede bulunan kardeşlerimi tenkid etmemem ve onların üstünde faziletfuruşluk taslamamam gerektiğini, kimsenin gıbta damarlarını tahrik etmemenin zaruret olduğunu; “Ben biliyorum” havasına girmemenin önemini geç de olsa tam olarak anladım, bunu tatbik etmeye çalışıyorum.

Ve yine İman hizmetinde rekabet olmamasının önemini; aksine, bütün istidatlarımızla, birbirimize yardım etmemiz gerektiğini; hakikî bir tesanüd ve bir ittifak ile gaye-i hilkatimize yürümenin zaruretini tam olarak gördüm, bu idrakimi geliştirmeye çalışıyorum.

Sahil-i selâmet olan Dâr-üs Selâm'a, ümmet-i Muhammediyeyi (A.S.M.) çıkaran bir sefine-i Rabbaniyede çalışan hademe olmak; dört ferdden bin yüz on bir kuvvet-i maneviyeyi temin eden sırr-ı ihlası kazanmak için, tesanüd ve ittihad-ı hakikîye çok muhtaç ve mecbur olduğumu iyice anladım.

Artık şeytanın telkinlerine kanmıyor, kusurlarımı itiraf etmeye çalışıyorum. Nefsime müsamaha ile bakmamaya, onu kusurattan takdis etmemeye çalışıyorum. Avukat gibi nefsimi müdafadan vazgeçtim. Bu tarzda istiğfar ve istiaze yolunun da daha kolay açıldığını idrak etmeye çalışıyorum.

Evet, şu dünyanın, beşerin ruhunda mündemiç olan hadsiz istidatların sünbüllenmesine müsait olmadığın geç de olsa iyice anladım.

Başka bir âleme gönderileceğimi hakkalyakîn idrak ettim. İnsan olarak cevherimin büyük olduğunu, ebede namzet bulunduğumu fark etmekle birlikte mahiyetimin âli olması sebebiyle cinayetlerimin de azîm olacağını, sair mevcudata benzemeyeceğini tam olarak kabullendim.

Bu alemde intizamın mühim olduğunu, İntizamsız olunamayacağını, bu alemin ilahî kurallarına uymayanlara cehennemin adeta ağzını açmış, beklediğini görür gibi itikat ettim.

İnşallah Kur’an ve Sünnetin özünden damlayan bu saydığım faaliyetlerime hakiki bir insan gibi yaşamak için ömrümün sonuna kadar devam edeceğim.

Allahım bizi, nefsin, cinnî ve insî şeytanların şerlerinden koru. Senin yolunda ilerlemekte bizleri muvaffak et. Amin.

Sözü, Nurlardan, anlatmaya çalıştıklarımızı daha veciz ifade eden birkaç satırla bitirelim:

“Senin

• iktidarın kısa,

• bekan az,

• hayatın mahdut,

• ömrünün günleri mâdud

• ve herşeyin fânidir.

Öyleyse,

şu kısa, fâni ömrünü

• fâni şeylere sarf etme ki,

fâni olmasın.

• Bâki şeylere sarf et ki,

bâki kalsın.”(Mesn.1340)

……………….

“Ey

• fahre meftun

• Şöhrete müptela

• Methe düşkün

• Hodbinlikte bîhemta

Sersem nefsim!

• Senin vazifen fahr değil

Şükürdür.

• Sana layık olan şöhret değil

tevazudur, hacalettir.

• Senin hakkın medih değil,

istiğfardır, nedamettir.

• Senin kemalin hodbinlik değil

Hüdabinliktedir.”(Sözler-209)

  05.07.2007

© 2021 karakalem.net, Halil Köprücüoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut