Sonsuzlukla doğmak

KUŞLAR UÇUYOR başımın üstünde, kulaklarım cıvıltılarıyla dolu… Her biri ayrı bir beste seslendiriyor sabahın seherinde… Turnalar yüksekten gruplar halinde uçuyor; nerden gelirler nereye giderler her sabah…

Serçeler sabah şarkıları söylüyor hızlı ve kıvrımlı uçuşlarıyla… Uzak ağaçlardan yükselen seslerin renkleri yaprak yaprak yayılıyor… Yerin yeşilliğiyle göğün maviliğinin buluşmasını seyir, aydan yıldızlardan ayrılığın acısını dindiriyor…

Güneş, dirilişi dillendiriyor ışıktan sesiyle… Gafleti yırtan gürültüsüzlüğüyle gündüz sayfasını açıyor… Seher serinliğinde bereket kapıları aralanıyor; kuşların şen şarkılarıyla…

Ağaçlar tevekkülle bekliyorlar bereketi… Yapraktan elleriyle kucaklıyorlar yağan seher bereketini… Kök saldıkları tevekkül derinliği rızkı ayaklarına getiriyor…

Kavak yelleriyle keyifleniyor söğütler… Sessizliği siliyor misafir ettikleri kuşlar, kuşkanatlı yapraklar söylüyor seher senfonisini… Sevgi serinliği sarıyor seyreden sinelere… Sineklerin sivrisi sakince uyarıyor ve ayrılıyor dikkatleri toplayarak…

Artık bülbüller ötmüyor, güller uzak pencerelerde kaldı… Zaman savurdu yapraklarını, yeni ilkbaharlara doğru… Vuslat akıyor ayrılık derelerinden… Aşklar tazelenecek sonbaharın sonunda…

Mavi beyaz bulutlardan umut yağıyor, gündüzün göğsüne… Rüzgâr uzaklara savuruyor mahmurluğu… Mahur beste çalmaya başlıyor gün ışıklarıyla… Gönülde doğan ışık gözlerden gönüllere yansıyor…

Toprak yağmur gözlerle bakıyor göğe… Tozlu yollar, sisli yılları ıslayabilmek için… Dua dua diye çatlıyor nasır tutan dudakları… Sıcak sancılardan serin seherlere uzanıyor dua yağmurları… Beliren bulutlar müjde gözlerle bakılıyor, bayıltan bezginlikte…

Doyum olmuyor günün doğuşunun dillendirdiğini dinlemenin, seyrettirdiğini seyretmenin… Işıkların, seslerin, renklerin bahçesinde müjdelerle dirilmek dinginlik veriyor… Taze dirilişe şahitlik etmek sonsuzluk hisleri uyandırıyor içte…

Sonsuzluk söylüyor seher senfonisi, kuşlar yapraklar sonsuzluk raksı ediyor… Doğan gün sonsuzluk duasıyla doğuyor… Ümit yağıyor göğün göğsünden toprağın kalbine; keder tozlarını silerek, elem sislerini savurarak…

Ağaçlar ayrılıktan ağlamıyor bekaya bakıyor, dökülen yapraklar kederden değil kemal duasından…

Kuşlar sonsuzluk sarhoşu olmuş yerinde duramıyor, yelle yarışıyor, rüzgâra karışıyor kanatları… Serçelerin deli saçması, turnaların yüksekten ve ağır uçuşu bundan; bitmeyen bir güzellik arayışı…

Dinmeyen istek, durmayan dua ister… Seherin serinleten bereketi, dua ellerin açıklığından; şükür zikri varlık cezbesinden, istek sonsuzluğundan, sonsuzluk isteğinden…

Doğan her gün dua ile doğar, âminle biter… Duayla doğmak isteyen seheri seyretsin; zikirle coşsun, şükürle doysun… Doyumsuz güzelliklerle dolu seher, sonsuzluk şarkısını söylüyor zira.

  02.07.2007

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut