Bitmeyecek Olan

GÖZÜM, GİDEN AŞKLARIN ARDINDAN yazılan şiirlere takılıyor, çok zaman hüzün makamında aşk şarkıları çınlıyor dört bir tarafta. Kimi zaman aşk yüceltilip ta göklere çıkarılıyorken, hayatta eşi bulunmaz tek şey olarak ifade edilirken, çoğu zaman da sahteliğinden ve acımasızlığından, acıttığından dem vuruluyor. Dünya şahit ki, aşklar bitiyor. Tarih şahit ki, en büyük âşıklar dahi ölüyor..Aşkı dillere destan olmuş bir kaç nev-i beşer var ise de onların aşkının sonu da hüsrân oluyor..

Aşk gözde çok büyütülüyor, her şeyi gözden silebiliyor, çok büyük beklentiler yükleniyor aşka. Sonsuz güven dileniyor, sonsuz sadâkat, sonsuz sevgi ve ilgi..Bu aslında bir nevî, sonsuz ben merkezciliğe götürüyor kişileri..

Hayatta tutunacak tek dal olarak "aşk"ı bulmuş olanlar, onu kaybettiklerinde dünyayı da "tutunamayacakları" bir yer olarak "zindan" olarak görebiliyorlar..

Oysa aşk denilen şey iki beşer arasında karşılıklı ya da bir beşerin bir diğerine tek taraflı hissettiği bir his yoğunluğu olduğunda ne kadar da kırılgan, ne kadar da bozulmaya-yok olmaya yatkın bir şeydir. İnsan, hata işlemeye meyilli bir yaratılışa sahiptir, insan unutabilir, insan kırabilir, insan kırılabilir. Aşk dediğimiz bu duygular bütünü nasıl demir-çelik gibi sağlam olsun ya da nasıl sonsuza dek aynı hisleri yaşatsın ki?..

Tüm bunlar bir tarafa, yok olanı görmek, yok olmayacak olana yönlendirmeli insanı. Kırılgan, değişken olan beşerî hislerden ziyade, yok olmayacak, ebedî kalacak sevgiye..

Hep ismini zikrettiğimiz aşka, aşk-ı Bâki'ye..

Aşk-ı bekâ dahi yetmez çünkü, bekâ dahi el-Bâki olan Yaratıcımıza aittir..

Milyonlarca yıldır milyarlarca insanı ağırlayan şu yeryüzünün ve kocaman kâinatın, hepimizin ve her şeyin sahibine, hakimine, mâbuduna…

Gerisi bir görünüp bir kaybolan köpükler ya da ışıltılardan başka nedir ki?..

*

Kalplerimiz sevmeye muhtaç, çünkü sevmeyi dahi sevme istidâdı yerleştirilmiş içimize.

Ancak bu istidat gelip geçici muhabbetlere kullanıldığı vakit maalesef neticesi firâk oluyor.

Firâk ise elem veriyor, elem belki isyanı çağırıyor..

İşte tüm o “hüzünlü” şarkıların, acıklı sözlerin sebebi de bu firâklar ve bu isyanlar değil midir?...

Oysa ancak yaratıcısını sevmek ve O’nu anmakla mutmain olabilen kalpler dile gelse, tüm bu geçici sevdalar, harap edici duygular için isyân ederlerdi..

Tüm mahbublar terk-i diyâr eyleyip giderken, kalpler de gidenlerin ardından “Yâ Bâki Entel Bâki” derlerdi..

Böylece sevdiklerini ancak O’nun muhabbetiyle severlerdi, böylece “bitmeyecek olan” sevgiye yönelirlerdi…

Bu sevginin de sonu ne elem ne firâk olurdu, Bâki yoluna sarf olunan her şey, bir nevi bekâya mazhâr olurdu..Şu fâni dünyadaki ömrünü tamamlayacak olan insan, sonsuz hayatta Baki-i Hakiki olan Rabbinin izniyle sonsuz saadet sahibi olurdu..

  27.04.2007

© 2021 karakalem.net, Rabia Nazik Kaya



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut