Başka Karakalem var mı?

YILLAR ÖNCE, yurtdışında olduğum bir sırada bir derginin merkez ofisindeki en yetkili arkadaşımızdan, yeni çıkan bir dergiye dair endişe ve serzeniş yüklü bir mesaj almıştım.

Editörlüğünü yürüttüğüm dergiye de yazan bir mü’minin yayın yönetmenliğinde, yeni bir derginin yayınlanmaya başlamasıyla ilgili bir mesajdı bu. Arkadaşımız bir ‘rekabet’ havası hissetmiş, rahatsız olduğum.

İnternet üzerinden kendisine yazdığım uzun cevabın anahatları, hâlâ hatırımda.

Hakikatin tekelimizde olmadığı gibi, hakikati dile getirme çabasıyla yola çıkmış dergilerin çoğalmasının aleyhimize değil, lehimize bir durum olduğunu belirtmiştim öncelikle.

Bilakis, böylece, hakikat yolunda bizim de istifade edeceğimiz yeni fikirlerin ve üslupların doğması ihtimal dahilindeydi.

Hem, aynı yolda ‘rakip’ gibi algıladığımız refiklerimizin varlığı, ‘hayırda yarışanlar’ olarak rehavete kapılmamızın panzehiri niteliğindeydi. Bu durumu daha diri bir gayretle daha da iyi bir dergi çıkarabilmek için bir vesile kılabilirdik.

Nitekim, düzensiz aralıklarla 14 sayı olarak çıktığı 90’ların ortasında Karakalem’in sürekli vurguladığı bir husustu bu. 1992’de çıkan 2. sayımızın başyazısına, “Papatya, lâleye rakip değildir” başlığını uygun görmüştük bu yüzden. Bir bahçede tek bir çiçeğin değil, farklı farklı çiçeklerin o bahçeyi daha bir zenginleştirip daha da güzelleştirmesi misali, hakikat bahçesinde çiçek açan farklı farklı yayınların varlığına bir ‘karşıtlık’ halet-i ruhiyesiyle değil, bir zenginlik olarak baktığımızı belirtmiştik.

O çiçeklerden biri olmaya çalıştığımızı, ama kendimizi asla hakikat bahçesinde yegâne çiçek olarak görmediğimizi ısrarla belirterek...

Yine 90’larda, 5. sayımızın kapak konusu olarak ‘farklılığın ontolojisi’ni seçmiş ve “Bütün Renkler Güzeldir” demişsek, aynı sebeptendi.

Karakalem, başından itibaren bu yolda yürüdü; “Tek renk, tek çiçek” türünden dar ve ben-merkezci anlayışlara kapılmadan, bu yolda yürümeye devam ediyor.

Biliyoruz ki, Karakalem hakikat bahçesinde tek çiçek değil, hakikat yelpazesinin tek rengi de değil...

O yüzden, yakın bir zamanda, refikimiz olması gereken bir dergide gördüğümüz “Başka X Dergisi Yok” kabilinden bir yaklaşım, bizi celbetmiyor.

Biliyoruz ki, yürüdüğümüz yolda yürüyen, yol arkadaşımız olan, beraberce hayırda yarıştığımız başkaca dergiler var, başka yayınevleri var, başka websiteler var.

Ama öte taraftan, nasıl papatyanın lâleden, mavinin yeşilden bir farkı varsa, Karakalem’in bir farklılığı, bir ayırıcı özelliği de var.

Karakalem dergisi, hem dili, üslubu ve görsel tasarımıyla, hem de ele aldığı konular, yani muhtevası itibarıyla bir ‘özel’liği var meselâ.

Karakalem kitaplarının da, sitemizin de bir ‘özel’liği var...

Bu ‘özel’liğimizi daha da geliştirebilmek için, desteğinizi, katkınızı, yardımınızı bekliyoruz.

Dergimizi okunmaya değer buluyorsanız abone olmanız, kitaplarımızı okunmaya değer buluyorsanız alıp okumanız, sitemizi okunmaya değer buluyorsanız takip etmeniz...

Böyle bir yardım bekliyoruz.

Ve bir de dua...

Kur’ân Okumaları’nın ikinci kitabında ele aldığımız, Musa aleyhisselam’ın dördüncü duası gibi bir dua...

Musa’lar isek Harun’larımızı, Harun’lar isek Musa’larımızı arıyoruz zira...

Musa aleyhisselamın Rabbimize arzettiği üzere, hayrı çoğaltmak, zikri çoğaltmak için...

—Editör

  01.03.2007

© 2021 karakalem.net, Editör



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut