Nerden çıktı bu reklamlar?

Öznur Çolakoğlu Cam

REKLAM SEKTÖRÜNDEKİ gelişmeler, gözden kaçacak cinsten değil. Reklam sektörünün gelişmesi , medyanın ; medyanın gelişmesi de bir çok yeni fikrin, yeni sesin ve yeni düşüncelerin gelişmesi demek oluyor. Yinede getirilerinin yanında götürüleri de yok değil..

Reklam sektörü içindeki genç beyinler, ne müthiş fikirler üretiyorlar ve gelişime ayak uydurabilmek için üretmek durumunda da kalıyorlar. Geçtiğimiz aylarda seyrettiğim ve her seyredişimde bir kez daha beğendiğim güzel reklamlardan bir tanesi geliyor aklıma. Reklamlarında bir zamanlar "hayatın tadı" olan ürün yeni reklamında "hayatın ritmi" olarak çıkıyor karşımıza..

Reklamı hatırlayacak olursak; gitarist bir genç, İstiklal Caddesi'nde yürürken, ritimlere dikkat etmeye başlıyor. Mısır satan satıcının maşasından çıkan tınılar, ayakkabı boyacısının fırçasıyla çıkardığı ritimler, yoldan geçen topuklu ayakkabı giyen bir bayanın oluşturduğu ritim, ütü yapan genç kızın ütüsünün foşurtusu, kokoreççiler, top oynayan çocuklar, halı silkeleyen bir bayan, ip atlayan kızlar, masa örtülerini seren garsonlar, vitrin camı temizleyen gençler, şıngır şıngır taşınan kola şişeleri, ellerini birbirine çaparak oyun oynayan çocuklar ve daha başka hayatın içinde var olan bir çok ritm dahil ediliyor reklama.. ve reklam, hayatın içindeki ritimleri bir kola şişesine endeksliyor ustaca . Hiç söz yok, konuşma yok.. Böylece seyreden istisnasız herkesin anlayabileceği bir reklam!

Bahsi geçen ürünü her ne kadar sevmiyor olsam da, reklamına bayıldığımı söylemeden edemeyeceğim.. Mesajını çok iyi veriyor doğrusu. daha önce "hayatın tadı" olduğunu her reklamında tekrar edip tüm zihinlere bellettiren ürün, şimdide kola olmazsa hayattaki ritmin duruvereceğini sezdiriyor hafiften..

Seyrettiğim bir başka tv. programında, bir sinema sanatçısı konuşuyor ve başından geçenleri anlatıyordu.. Kolanın zararlarını anlatmak için, sponsorlar ile beraber çeşitli okullara bir çok gezi programı düzenlediklerinden bahsediyordu..

Gittikleri bir ilkokuldaki, anaokulu öğrencilerinin de dahil olduğu bir toplantıda, gerekli konuşmalar ve sunumlar yapıldıktan sonra, öğrencilerin sorularına geçmişler. Salondaki minik öğrencilerden biri kalkarak, "Ama biz kola içmek zorundayız, eğer içmezsek hayatın tadı kalmaaaz.." demiş. Trajikomik bir durum!

Ne yazık! Reklam sektörü özellikle çocukları ve onların masum dünyasını hedef alıyor çoğu zaman.. Belki de bu yüzden etrafta var olan bütün renklerin, en canlıları, en fosforlu olanları, objelerin en güzelleri, en sevimlileri, müziklerin en hareketli ve kolay ritimlileri, akılda kalıcıları tercih ediliyor.. Böylece dikkati çekilen çocuklar reklamı zevkle seyretmeye başlıyorlar. Henüz hayal dünyasında yaşamakta olan ve bu yüzdende hayalle gerçeği, yalanla doğruyu tam olarak ayırt edemeyen çocuk reklamın ağında buluyor kendini.

Reklam Özdenetim Kurulu (RÖK), çocukları ve onların masum dünyalarını hedef alan bir çok reklamı gözden geçirmeli diye düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi de, bir yoğurt reklamında çıkıyor karşımıza.. Her çocuğun büyümeye olan zaafından yola çıkan reklam eğer kendi yoğurtlarından yerlerse boylarının bir anda cüceden develiğe çıkabileceği mesajını veriyor. O hevesle bahsedilen ürünü tüketen çocuklar günler geçtiği halde pek de bir gelişmenin olmadığını fark ediyorlar üzülerek.

Reklamların bir çoğu maalesef halen daha göz göre göre yalan söylüyor. Çocuklar tv.de en çok reklam seyretmeyi seviyor ve sosyokültürel yaşam içerisinde sorgulanan bir iki cümle sürekli zihinleri meşgul ediyor..

"Nerden çıktı bu reklamlar?" ve "Sahi bu çocuklar yalan söylemeyi nereden öğreniyorlar?"

  18.01.2007

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut