Kan nakli

O GÜN öğleden sonra hastaneye ağır derecede hasta bir kız çocuğu getirdiler. Çocuk onbir yaşındaydı ve zor nefes alıyordu. Gitti gidecek gibiydi hani.

Tahliller, teşhisler, aileyle görüşmeler derken, hastayı muayene eden doktorlar ortak bir noktada buluştular. Kızcağızın bu hastalıktan kurtulabilmesinin tek bir yolu vardı onlara göre: iki yıl önce aynı hastalığa yakalanıp mucizevî bir şekilde kurtulmuş olan erkek kardeşinden acil kan nakli. Kızın erkek kardeşi şu an sekiz yaşındaydı ve bu hastalığa yol açan mikroplara karşı kanında bir bağışıklık gelişmiş durumdaydı.

Doktorlar kardeşinden kan naklinin kızları için tek ümit ışığı olduğunu söylediklerinde kızın annesiyle babasının yaptığı iş, oğullarını apartopar okuldan alıp hastaneye getirmek oldu. Yolda, doktor amcaların kendisine birşey anlatacağını, bunun ablası için çok önemli olduğunu, ama kararı kendisinin vermesini istediklerini söylediler yalnızca.

Doktorlar durumu ufaklığa anlatıp ablasına kan verip vermeyeceğini sordular. Ufaklık bir an için duraksadı. Sonra, derin bir nefes aldı ve:

“Benim kanımı alırsanız ablam kurtulacak mı yani?” diye sordu.

Doktorların bir kısmı başını salladı, bir kısmı “Evet!” diye bağırdı hararetle.

“Tamam o zaman” dedi çocuk, “ablam kurtulacaksa, veririm tabii.”

Kan nakli ilerlerken ufaklık ablasının gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu. Ablasının soluk yüzünde ise, ölüm kalım arası bir çizgide hayata dair bir ümide tutunmuşluğun neşesi okunmaya başlamıştı.

Ne var ki, dakikalar ilerledikçe ufaklığın yüzü solmaya başladı. Gülümsemesi de kayboldu. Titreyen bir sesle yanıbaşındaki doktora sordu:

“Birazdan mı öleceğim?”

Küçük çocuk doktoru yanlış anlamış, ablasının kurtulması için vücudundaki bütün kanı verip kendisinin öleceğini sanmıştı.




(yazarı bilinmiyor)

  24.12.2006

© 2021 karakalem.net, İsmail Örgen



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut