Sevginin Sınandığı Yer : Dünya..

“SINANMAMIŞ SEVGİYE GÜVENİLMEZ” der Mustafa Ulusoy.
Doğru söyler..
İnsanların sizi sevdiklerini nasıl anlarsınız?
Tabi ki sınayarak..
Zor zamanlarda yanınızda olmalarına bakarak..
Feragat edişlerini gözleyerek..
Dünya hayatı bir evredir.
İç yüzümüzün açığa çıktığı,
Bütün sevgilerin sınandığı yerdir.
Neden dünyaya geldiğimizin,
Burada ne işimizin olduğunun,
Kritik cevaplarından biridir bu..

*

Dünya hayatı,
İnsanın en olgun haliyle,
Rabbini kavrayabilmesi için kurgulanmış bir sahnedir.
Şahsa özel bir senaryosu vardır.
İnsan mukabele etmekle kalmayıp,
Mükaleme de edebilen, (1)
Yaratıcıya muhatap olabilen varlıktır.
Ve çok sevilmektedir..
Yokluğun en karanlık hallerinden,
Varlık sahasına çıkarılmıştır.
Hayat sahibi kılınmıştır.
Bitki, hayvan, vesaire değil,
Eşref-i mahlûkat olarak yaratılmıştır.
İnsan olarak muhatap alınmıştır.
Makâmı, ruhu kadar yüce kılınmıştır.
Âlemlerin Rabbi,
Koskoca bir kainatı,
Pervane gibi insanın etrafında döndürmektedir..
İnsana karşılıksız olarak verilen,
Saymakla bitirilemeyecek tüm bu nimetler;
Yaratıcı tarafından ne kadar çok sevildiğimizin,
Bize ne kadar fazla değer verildiğinin göstergeleridir. (2)
Şayet Sevmese (c.c),
Âdemoğlu’na bunca nimeti,
Üstelik de karşılıksız olarak niye versin?!.
Siz, sevmediğiniz insanlara,
En küçük bir şeyinizi veriyor musunuz?.
Allah’ın insana olan muhatabiyetini,
Teşbihte hata olmasın,
Annenin çocuğuna olan sevgi ve şefkâtine benzetebiliriz. (3)
Dünya hayatında bunun dışındaki ilişkiler,
Hakiki iman kardeşliği hariç,
Çoğunlukla çıkar ilişkisidir.
Menfaat üzerine dönmektedir.. (4)


*

Tüm bunlardan çıkan sonuç şudur;
Allah’ın bizleri sevdiği muhakkaktır.
Peki, bizi gerçekten seven bir Yaratıcı,
Bizim O’nu ne kadar sevdiğimizi belirlemesin mi?!.
Bütün mahlûkata bunu îlan edip göstermesin mi?
Kendisinin de (c.c) bildiği pek çok ilmî hakikati,
En sevdiği insanoğluyla paylaşmasın mı?
Düşünce hızında yaşanan bir ahiret hayatına,
Uyum sağlayabilmemiz için,
Bizim O’nu (c.c) ne kadar sevdiğimizi sınamasını,
Sonsuz hayatın olmazsa olmazlarının,
Dünyada elde edilebileceğinden hareketle,
Bu meziyeti kazanabilmemiz için,
Sonsuz hayatın ebedî birlikteliklere dönüşmesi adına,
Böyle bir sıralamanın gerekli oluşunu,
Mutlaka talim ve terbiye gerektirdiğini, (5)
Hesaba katmamız gerekiyor..

*

Çok sevdiğiniz insanların,
Sizi ne kadar sevdiklerini nasıl anlayabilirsiniz?.
Sınanmamış sevgilere güvenebilir misiniz?
Bu dünyada,
Onu (c.c) ne kadar sevdiğimizin,
Sözde değil özde cevapları aranıyor..
Bulunuyor da.. (6)




Dip notlar :

(1). Büyük Proje I ve II / Aykut Tanrıkulu / www.1111.karakalem.net

(2). “Muhabbet (sevgi), şu kainatın bir sebeb-i vücududur (varlık sebebidir);
Hem, şu kainatın rabıtasıdır (evrenin bağlantısıdır);
Hem, şu kainatın nurudur, hem hayatıdır.
İnsan kainatın en câmi’ (geniş, içine alan) bir meyvesi olduğu için,
Kainatı istilâ edecek (tamamen dolduracak) bir muhabbet (sevgi),
O meyvenin çekirdeği olan kalbine dercedilmiştir (bırakılmıştır).”

24.Söz / 5.Dal / 1.Meyve

(3). “Allah merhameti yüz parçaya böldü.
Bundan doksan dokuz parçayı kendine ayırdı.
Yeryüzüne geri kalan bir cüzü indirdi.
Bu tek cüz (iledir ki mahlûkat birbirine) merhametli davranır.
At, yavrusuna basmamak endişesiyle ayağını bu sayede kaldırır..”
Hadis- i şerîf meâli
Ebu Hureyre rivayeti, Buhari / Edeb 19, Rikâk 19,
Tirmizi / Daavat 107-8
Kütüb-i Sitte, 7. cilt, s. 265

Bir başka rivayette:
“..işte anne yavrusuna bununla şefkat eder.
Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler..”

Müslim, Tevbe 21

“Bütün validelerin (annelerin) şefkatleri, rahmet- i İlâhiyyenin bir lem’asıdır (parıltısıdır)..”

24.Söz / 5.Dal / 1.Meyve

(4). Âdem’in Hikayesine Giriş – 4 / Aykut Tanrıkulu / www.1111.karakalem.net

(5). Farzlarını yapan, kebireleri (büyük günahları) işlemeyen, kurtulur.

Kastamonu Lahikası / Sayfa 110

Anlık (kelime-i Tevhid gibi),
Günlük (namaz gibi),
Aylık (oruç gibi),
Yıllık (zekat gibi),
Ömürlük (hac gibi) talim ve terbiyelere ihtiyaç vardır.
İbadet olarak da isimlendirilen tüm bu eğitimsel / terbiye edici araçlar,
Sonsuz olan tarafımız ile (ruhumuz gibi),
Sonlu olan tarafımız (bedenimiz gibi) arasındaki
Kalite farkını gidermemiz için şart koşulmuşlardır.
Olgun bir insan olmaya giden yoldaki olmazsa olmazlar olarak belirlenmişlerdir.
Dünya hayatında bu egzersizlere / alıştırmalara ihtiyacımız vardır.
Fakat şu da unutulmamalıdır ki,
İbadetler amaç değil araçtırlar..
Ahiret hayatında namaz, oruç gibi ibadetler yoktur.
Çünkü bu egzersizlere artık ihtiyacımız kalmamıştır..

(6).“Kim Bana (c.c) bir karış yaklaşırsa,
Ben ona bir arşın yaklaşırım.
Kim Bana (c.c) bir arşın yaklaşırsa,
Ben ona bir kulaç yaklaşırım.
Kim Bana (c.c) yürüyerek gelirse,
Ben ona koşarak gelirim..”

Hadis- i şerîf meâli / Buharî ve Müslim

  10.12.2006

© 2021 karakalem.net, Aykut Tanrıkulu

  1. English Version of the Article Bu yazının tercümesini okumak istiyorum.



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut