Hesap da döner

HZ. DAVUD zamanında, her yerde ve herkesin yanında durmadan:

“Yârabbi! Bana zahmetsiz ve eziyetsiz bol rızık ve servet ver” diye dua eden bir adam vardı.

Adam gece gündüz her yerde bu duayı ededursun, herkes bu halinden dolayı ona güler, onunla alay ederdi:

“Rızık çalışarak elde edilir, bu adam deli mi, yoksa sarhoş mu ki böyle dua edip duruyor? Allah’ın peygamberi Davud bile rızkını elde etmek için çalışıp çabalıyor. Bu adam şaşırmış olmalı” diye düşünürlerdi.

Ama adam, halkın alay etmesine, hakkında böyle düşünmesine, kınamasına aldırmadan duasına devam ediyordu.

Adam böylelikle halk arasında:

“Boş ambarda peynir ekmek arıyor” diye şöhret buldu.

Günlerden bir gün, bir seher vakti yine böyle dua edip dururken bir öküz geldi, adamın kilitli olan kapısını boynuzlarıyla zorlayıp kırarak içeriye girdi. Adam kalkıp öküzü kesti, başını gövdesinden ayırdı. Gövdesinin derisini yüzmek için alıp kasaba götürdü.

Bir müddet sonra öküzün sahibi çıkıp geldi, bağırıp çağırmaya başladı:

“Bre ahmak, bre tembel, bre kötü insan! Senin olmayan bir öküzü nasıl kesip yersin?”

Adamı alarak Hz. Davud’un yanına götürdü. Meseleyi ona anlattı.

“Bu adamdan davacıyım. Öküzümü haksız yere kesip yedi. Hakkımı ondan al!” dedi.

Davud aleyhisselam bu işte bir başkalık olduğunu anladı.

“Bu dava hakkındaki hükmü benden hemen istemeyin, kararımı yarın vereceğim” dedi.

Bunun üzerine davacı ve halk dağılıp gitti. Hz. Davud bir kenara çekilerek bu işin hakikatini kendisine bildirmesi için Allah’a yalvardı.

Ertesi gün öküzün sahibi şikayetçi olduğu adamı da alarak Hz. Davud’un huzuruna geldi. Kalabalık bir grup halk da işin sonunu merak ettiği için oraya toplanmıştı.

Hazreti Davud öküzün sahibine:

“Gel sen bu öküzü bu müslüman kardeşine bağışla” dedi.

Bunu duyan adam feryat etmeye başladı:

“Ey Davud! Bu nasıl bir adalettir! Benim hakkımı gasp etmek sana yakışır mı? Ey ahali! Şahit olun, Davud bile benim hakkımı zayi ediyor” dedi.

Bunun üzerine Hz. Davud:

“Buna razı olman senin için daha hayırlıdır. Sızlanmayı bırak da, gel buna razı ol!” dedi.

Adam sesini daha da yükseltmeye, daha çok bağırıp feryat etmeye başlayınca, Hz. Davud:

“Malının yarısını da öküzünü kesip yiyen bu adama bağışlaman lâzım” dedi.

Bunu duyan adam deliye döndü, halk da söylenmeye başladı.

Hz. Davud:

“Eğer razı olsaydın, bu senin için çok hayırlı olurdu” dedi.

Sonra halka döndü. Öküzün sahibini göstererek:

“Bu adamı yakalayın, çünkü bu bir katildir. Ve suçlu diye karşıma getirdiği şu adamın babasını falan zamanda falan yerde filan ağacın altında öldürdü, başını keserek bıçakla birlikte şehir dışında falan yerdeki ağacın altına gömdü. Yürüyün, oraya gidelim” dedi.

Hz. Davud’un bahsettiği ağacın altına geldiklerinde, Hz. Davud:

“Şurayı kazın” diye işaret etti.

Gösterilen yeri kazınca adamın başını ve yanında bıçağı buldular, bıçağın üstünde katilin ismi vardı.

Hz. Davud öküzün sahibinin öküzü kesen adamın babasının kölesi olduğunu, efendisini öldürüp bütün mallarını aldığını söyleyerek katili cezalandırdı.

Böylece adalet yerini bulmuş oldu.




(Mevlânâ)

  30.08.2006

© 2021 karakalem.net



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut