Kainatın kalple buluşması

ELEKTRON ÇEKİRDEĞİN etrafında, dünya güneşin, güneş sistemi saman yolunun merkezi etrafında durmadan döner. Dönme ve değişimle ayaktadır kainat…Kainatta yaşıyor olmak, bu değişmez değişimin dışına çıkmamak demek.

Anlam denizi, hikmet deryaları da böyle değil mi? Düşünce çekirdeği etrafında döner duygular, ikisinin denge bütünlüğü sağlandığında anlam vücut bulur, hikmet taşları oluşur. Düşüncenin duyguyla buluşmasından doğan şevkin terkibiyle şekillenir anlam evrenleri…

Uzun bir süreçtir kainatın kurulması…Hikmet gergef gergef dokumuştur onu…Atomun yaratılması, moleküllerin oluşması… Nice devirlerin dönmesiyle gün yüzüne çıkmıştır dünya günü…

Kalbimiz kainattan küçük ve kıymetsiz mi? Onun kurulumu için de kainatı izlememiz gerekmiyor mu? Kainatın modeli insan, insanın modeli kainatsa birbirimize bakarak öğreneceğimiz çok şey var.

Ay neye aynadır? Güneş neyi ifade eder? Yıldızların, Kehkeşanların sürekli gönderdiği anlam ışınları okunmadıkça dünyanın ne olduğu nasıl anlaşılacak?

Rakamlara sığmayan yıldızlar zerre derinliğinde kayıptır. Zerre derinliğinden kainat enginliğine uzanan çizgide buluşmadıkça dünya hakikate dönmeyecek, güneş aydınlatmayacak, ay ayna olmayacak, yıldızlar yaldızsız kalacaktır.

Kalp ve kainat birbirine bakan karşılıklı iki ayna…İkisinin yüzleşmesiyle doğar hakikat güneşi…Atomda var-yok arası gelip giden zerre rüzgarı…Kalpte sürekli savrulan latifeler…Yüzünü sonsuzluğu çevirmiş kalp, sonsuzluğu erişmek için sürekli genişleyen kainat…

Kalp çekirdekse, kainat o çekirdeğin etrafında dönen elektron…Melekütün etrafında dönen mülk, hikmet etrafında sevgi yörüngesinde dönen şevk gibi…Kainatın kurulum kılavuzu…

İçimizde ayların, güneşlerin, yıldızların varlık yolu…Güneş olamadığımızda ay aynası ile idare edebilmek, ay da görünmezliğe büründüğünde uzak yıldızlardan ümit ışıkları alabilmek ve tekrar başa dönebilmek…Varlığımızın devamı için devamlı takip edeceğimiz değişmez yol…

Kalp etrafında sevgi yörüngesinde dönen akılla akletmedikçe elektron serseri, güneş sönük, ay aynası kırık, yıldızlar yalnız, Kehkeşanlar keşmekeşlikte kayıp, dünya harabedir. Kıyamet atom dengesinin bozulması değil mi?

Ubudiyet yörüngesiyle iman çekirdeği etrafında dönen ibadetle, kainatın tesbihatını takdim eden aziz bir yolcuya dönüşür insan…Bu dengeyi kaybeden kendini ve kainatı kaybetmiştir… Sonsuz solgunluk bekler onu…

Dönen dünya yüzümüzü nereye döndürüyor? Gündüzler neyi aşikar kılıyor, gece neyi gösteriyor? Kainatın kalp atışlarını duymayan bir kalbe, gündüz ve gece ne yapsın? Mevsimlerin değişim ve dönüşümü kalpsiz kalbe ne okutturabilir?

İman çekirdeği etrafında sabır ve şükür dönüşüm dengesini bozmak isteyen nefis paraziti tesirsiz kılındığında kainat sayfaları kendini okutturmak için açılacaktır. Kainatın kalbi Kabe ile kalbin kabesi iman buluştuğunda hakikat yörüngesine varılmış olunur. Uzağın ve yakının yakın olduğu bir vuslattır bu…Zerreler birbirine ne kadar uzaktır, yıldızlar ne kadar yakın?

Güzellik, kainatın kapılarını kalple, kalbin kapılarını kainatla açmakla kendini gösterir, hayat lezzete döner. Kapılar karşılıklı kapalıysa her yer karanlık, hiçbir şey yar değil…

Bir kelime, bir dane, bir zerre anahtar olur koca kapıları açabilir…Kemale ermek için, son yörüngesinde sekiz olmak isteyen elektronlar gibi, aklın sevgi yörüngesinde kalp etrafında dönüşüne devam…Ta ki ibadetin ubudiyet yörüngesinde iman etrafında tavaf etmesine kadar...

  07.08.2006

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut