Halet-i Rehavet

Öznur Çolakoğlu Cam

MOR ŞEBBOYLARIN, sarı lila hercai menekşelerin ve daha nice envai çeşit rengin, kokunun ve sesin birbirine karıştığı pırıl pırıl yaz günleri var şimdi hamd olsun.. Nasılda güzel güneşli günler.. Martıların zevk ile süzülmeleri var mavi semalarda..” Ey Yaz! sen adamı şair edersin..” demiş bir şair.. başka bir şairde sitem etmiş yaza ve güzel havalara.. beni bu havalar mahvetti demiş ve devam etmiş Orhan Veli Kanık en güzel şiirlerinden birinde

Beni bu güzel havalar mahvetti,

Böyle havada istifa ettim

Evkaftaki memuriyetimden.

Tütüne böyle havada alıştım,

Böyle havada aşık oldum;

Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unuttum;

Şiir yazma hastalığım

Hep böyle havalarda nüksetti;

Beni bu güzel havalar mahvetti.

Mana bulmamak lazım sözün üstatlarına.. Zira öyle bir atmosfer ki, tazecik…Bunca güzellik, tatlı telaş ve tazelik karşısında aklı başında olarak yürüyenlere mana bulup hayret etmeli. Bu tazelik ruhtaki tezahürü aynı olmuyor lakin. Yaz, ismiyle müsemma yazdırmalı insanı bolca ama heyhat gelin görün ki, böyle sıcak yaz günlerinde haleti ruhiyeler, haleti rehavete dönüşüveriyor bir anda ve öyle artık eskisi kadar sık girilmeyen nette, ama her girişte muhakkak ilk ziyaret edilen site olan 1111.karakalem.net’te hoş bir yaz rehavetinin nasılda sitemize de sirayet ettiğine dair enfes bir yazı karşılıyor bizleri..

Buna mukabil, silkinerek ve kaç haftadır yazı gönderememiş olmanın verdiği mahcubiyetle de yaz boyu biriktirdikleri aktarmanın vaktidir artık vakit diyor aciz bir kul içinden ve bu niyetle oturuyor bilgisayarın başına..

Tatillerim okuma yazma tatili olmuştur benim için.. Tatile çıkarken bavula yerleşen ilk eşyalarım kitaplarım ve not defterlerimdir her zaman.. Ardından çizimlerim ve boyalarım konur çantama.. bu tatilde farklı değil diğerlerinden.. saklı bahçemde, denizle, engin bir maviyle, kuş sesleri ve yeşilliklerle illaki kitap ve resimlerimle, gah çok sevdiğim dostlarımla, gah akrabalarımızla, gah yalnızlıkla beraberim. Gerçekten de aktif düşünmenin pasif düşünmeye döndüğü zaman dilimlerindeyim..

Bu satırları da hamakta sallanırken yazıyorum aslında.. az evvel hiç bulutsuz düze mavi gökyüzünden çok güzel martılar geçti süzülerek.. martılara hep özenmişimdir. En az performans harcayarak en fazla uçan kuşlar onlardır sanki. Martı olabilmeyi düşlüyorum çoğu zaman.. Hani Richard Bach 'ın “Martı” kitabındaki kadar hırçın olmayan.. Etrafımdaki havayı fazla zedelemeden engin maviliğin içine dalıp çıkmak bulutlarla yarışmak isterdim. Yağmur damlacıklarıyla yarenlik etmek, taze balık ziyafeti çekmek ne güzel olurdu.

Tatildeyim demiştim ya.. Bedenen tatilde ama zihnen gene en yoğun günlerimdeyim aslında.. zihnimde birçok plan hayata geçirilmek için benden işaret bekliyor. Hepsine göz kırpıyor ve biraz daha bekleyin diyorum..

Zira ben, tertemiz bir ortamda, saklı bahçemde, dalından tazecik meyve koparıp yemenin, toprakla uğraşmanın ve yüzmenin tadını sonuna kadar çıkarmak istiyorum..

Güneşe serilen meyveler yada sebzeler kurur ya o yüzden kurutma işlemi yazın yapılır. Hem yazın yağmur yağmaz pek ve güneş ışınları dike yakın açılarla yaz mevsiminde dünyaya gelir. Kuruyan sebzeler küçülür, suyu çekilir, daralır.

Aynen öylede, yaz mevsiminin tipik özelliği, güneşin değdiği her şeyi küçültmesi, daraltması sanki. Zamanda güneşin altında seriliyor yazları.. O yüzden zamanın nasıl yittiğini nasıl geçtiğini anlayamıyor insan.Üretme noktasında böylesi bir zaman darlığı ve aynı zamanda pasif düşünmenin aktif düşünmeye galibiyeti derken. Yazısız ama illaki okuyarak haftalar geçiveriyor fark etmeden..

Masmavi bir engin deniz çırpınıp duruyor karşımda.Zaman son derece hızlı akıp geçiyor buralarda. Tv.'siz huzurlu bir hayat, bol kitaplı günler.. Geceleri hamaktan seyredilen enfes bir manzara, gökyüzünün en güzel süsleri olan yıldızları seyre dalmak vs.. Rabb’e binler şükür ile..

Gündüzleri güneş değdiği her şeyden bir şeyler alıyor.Rengarenk çiçeklerin renklerini, masmavi denizin suyunu katıyor bünyesine hissediyorum... Denizin suyu arınıyor semalarda ve sonra tertemiz bir rahmet olarak geri dönüyor biz kullara..

Aynen öylede, acaba güneş, zamandan aldığı saatleri de bir gün , bir yerde tüm yoğunluklarından arınmış olarak, tertemiz ve saf bir zaman dilimi olarak geri verir mi bizlere?

Yavaştan yavaştan, haleti rehavetlerimizi haleti aktiviteye dönüştürmek duası ve ümidiyle.. İyi tatiller herkese..

  03.08.2006

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut