Bilginin Yaptırım Gücüne Ulaşması
Bilmekten, Amele Geçiş Mertebeleri - 1

Halil Köprücüoğlu

(MAKALE, R.NURDAN ilk bölümü gördükten sonra başlayacaktır.)

Bediüzzaman Hazretleri, Sözler Mecmuasının arkasına koyduğu Lemaat’te şöyle der:

“DİMAĞDA MERÂTİB-İ İLİM MUHTELİFEDİR, MÜLTEBİSE

(Zihindeki ilim,bilgi mertebeleri muhtelif ve birbiriyle karışıktır.)

Dimağda merâtip var,

• birbiriyle mültebis,

• ahkâmları muhtelif.

1- Evvel tahayyül (hayalde canlandırma) olur,

2- Sonra tasavvur (Tasarlama, zihinde şekillendirme) gelir,

3- Sonra gelir taakkul, (Akıl erdirme,hatıra getirme)

4- Sonra tasdik (Doğrulama,onaylama) ediyor,

5- Sonra iz'an (Basiret,teslim olup itaat etme, idrakli inanç) oluyor,

6- Sonra gelir iltizam, (Sarılma,taraf tutma)

7- Sonra itikad (Samimi inanma) gelir.....

İtikadın başkadır, iltizamın başkadır. Her birinden çıkar bir hâlet. Salâbet itikaddan, Taassup iltizamdan, imtisal iz'andan, tasdikten iltizam, taakkulde bîtaraf, bîbehre tasavvurda, Tahayyülde safsata hâsıl olur, mezcine eğer olmaz muktedir.

Bâtıl şeyleri güzel tasvir etmek, her demde, sâfi olan zihinleri cerhtir, hem idlâli.”

Daha iyi anlaşılabilmesi için her iki durumu da beraber vermeye çalışalım :

Bilgi mertebeleri sıra ile şunlardır :Tek başına o mertebelerden hasıl olanlar şunlardır :
1- Evvel tahayyül (hayalde canlandırma) olur,safsata {hezeyan,yalan kıyas} hasıl olur.
2- Sonra tasavvur(Tasarlama,zihinde şekillendirme) gelirBîbehrelik {neticeden nasipsiz-mahrum} hasıl olur.
3- Sonra gelir taakkul, (Akıl erdirme)bîtaraflık {tarafsızlık} hasıl olur.
4- Sonra tasdik (Doğrulama,onaylama) ediyor,iltizam, {sarılma,taraf tutma} hasıl olur .
5- Sonra iz'an (Basiret,kalb tasdiki, idrakli inanç) oluyorimtisal {yapışma, sarılma,uyma} hasıl olur .
6- Sonra gelir iltizam, (Sarılma,taraf tutma)taassup {körcesine aşırı bağlılık} hasıl olur .
7- Sonra itikad (Samimi inanma) gelir.sâlâbet {dine uymada ciddiyet} hasıl olur.

İlim adamları Hücre zarında Seçici Geçirgenlik diye bir fonksiyondan bahsediyorlar. Hücre duvarlarına kadar gelen besinler burada çok sıkı bir kontrole tabi tutuluyorlarmış. Hücre zarı, devletlerin gümrüklerde yapamadıklarını büyük bir muvaffakiyetle beceriyor; sadece ihtiyaç olan maddeleri ve sadece ihtiyaç olan miktar kadar içeri alıyormuş. İnsanda da buna benzer belki daha sıkı kontrollerin olduğu söylenebilir. Evet, kalp ve zihin de her şeyi kolayca kabullenmez. Hele hele kalp ve dimağımızdakilerin davranışa dönüşmesi ise daha da zor olmaktadır.

Düşünce zihinde oluşur. B.S.Nursi Hazretlerine göre, bu oluşma, teşekkül etme; merhaleler, basamaklar halinde olur. Bunda duyularımızla alınan bütün veriler, yaşananlar, etkilidir.

Zihin mertebelerinde ilk basamak hayalindir; en önce Tahayyül vardır. En üste, kalıcı ve en yüksek değerde olanı ise İtikattır. Ancak bu mertebeler birbirine çok yakın ve birbiriyle irtibatlı olduğundan birbiriyle iltibas edilebilirler, ve iltibas olurlar.

Tahayyül, Tasavvur için bir maya olurken, her ikisi de hem akla hem kalbe bir kanaat verirler. Tasdik, ilk üç basamaktan ve bilhassa aklın cevelanlarından elbette etkilenir. Kalb bile aklın verilerine bakarak, ondan ciddi etkilenerek yol alır. İltizamın ve en nihayet İtikadın teşekkülünde de her biri farklı bir etkiye sahiptirler. Esasen hepsi birbirinden etkilenerek büyür, gelişir, tekâmül eder. Bediüzzaman’a göre en önemlisi, bu oluşan basamakların, müstakilen, her birisine göre de farklı davranışların oluşmasıdır. Mesela tahayyül diğer basamaklara temel olmasına rağmen, tek başına, safsata gibi bir neticeye sebep olur.İltizam çok önemli bir merhale olmakla birlikte; hatta itikadın oluşması ve kemale ermesinde adeta zaruri bir merhale özelliğinde bulunmasına rağmen tek başına taassubun sebebidir.

Davranışlarımız, bilgimizin seviyesine göre teşekkül etmektedir. Dolayısıyla İslam’ı Sünnete uygun yaşamak isteyenler, bunu gerçekleştirmeyi ciddi düşünenler için, bu makalede anlatılanların hayatî bir değeri vardır denebilir.

Ancak bu mertebeler birbiri üstünde teşekkül edince fıtri bir gelişme ile birbirini desteklerken, insanı itikat seviyesine çıkarırken; ayrı ayrı teşekkül ettiğinde ise farklı, eksik ve zararlı denilebilecek neticeler verdiği için. zihin, dimağ, gibi önemli cihazların prospektüsünde bazı basamaklar, önemli ve riayet edilmesi gereken merhaleler olarak kaydedilmiştir.

1- Tahayyül (hayalde canlandırma):

İnsanda ;

A- Zahiri Hisler denilen: Görme,işitme,koklama,dokunma ve tat alma duyularıyla;

B- Batıni Hisler denilen: Hayâliye, irâdiye, musavvire, mutasarrife, müdrike, müfekkire, vahime, zâkire ...gibi hisler vardır. (F.Gülen,Sızıntı) İnsan, bu cihazlar, hisler ve duygularla kendi dışındaki nesneleri, olayları ve her şeyi algılar, sezinler, hisseder, idrak eder ve bilgi depolarını doldurur.

Yani insan, basit hissetme, duyma, ilgilenme dışında daha komplike, daha karmaşık olan, belki ifade edebilecek kelimeler bulamadığım; belki de, üstü kapalı anlatma, duyurma, sezdirme, idrak ettirme denebilecek, bir çok latifeden gelen verilere de açık donanımdadır .

Bir başka deyişle İnsan Ruhu, insani duyguların, ihsasların, ihtisasların merkezidir denebilir. Ayrıca, kendi zihni müktesebatının da farkındadır ve ayrıca akılla irtibatlı olmasından dolayı da zahir ve batın bütün his alemine de açıktır.

Şuura ilk bilgiler cihazlar ve hislerle akmaya başladıktan sonra artık :

• unutma söz konusu olmaz, kayıt basit de olsa yapılmaya başlamıştır..

• Ancak bu bilgiler henüz his halindedir,

• akıl ve hafızaya henüz tam mal olmamıştır.

• Ruh bir şeyler bulmuştur ;

• Ancak onun değerini tam bilmemektedir,

• ne işe yaradığı hususunda fazla müktesebatı yoktur.

• Sadece, cihazlarıyla, latifeleriyle görmüş, ellemiş, bazı kayıtlar almıştır.

• İdrakin ilk basamağı,

• ruhun manaya ilk ulaşma köprüsü oluşmuş,

• zahiri bir bilme teşekkül etmeye başlamış,

• ilk duyulma merhalesi,

• dimağdaki ilk tecelli, kaydolmaya başlamıştır.

• Artık ruh bir şeylere muttali olmaya başlamaktadır.

• Ama bilgiler yetersiz ve zayıftır.

Bu TAHAYYÜL basamağının oluşması demektir.

Tabi ki, bu tahayyüler, her türlü zahiri ve batıni latifelerle zihne gelen veriler, bilgiler doğrultusunda oluşur. Bu oluşmada ihtiyarımız, dahlimiz oldukça azdır. Fakat, burada müşahedatımıza tâbi olduğumuzu hiç unutmamak lazımdır. Okuduklarımız, seyrettiklerimiz, düşüncelerimiz, kısaca hayatımız, elbette hayallerimizi de şekillendirir; onun aynası olur.

Bediüzzaman Hazretlerine göre bu basamak diğer basamaklarla desteklenmez ise tek başına Tahayyülden, safsata {hezeyan; yanlış, yalan kıyas} hasıl olursa da, Tahayyül, sıradan bir mertebe değildir. Bilginin temelini oluşturmada, dimağda tırnak tutturmada önemli yeri vardır.

Bir başka ifadeyle de, değerli olan bilgilere, safsata olarak bakan bir dimağ, bilgi basamaklarını hiç çıkamamış demektir. İdrak edilemeyen, davranış haline dönüştürülemeyen durumlarda bu bilgi basamaklarına riayet etmenin ne kadar önemli olduğu açıktır. ASM; ”O gün herkes helâk olacak, âlimler müstesna, onlar da helâk olacak ilmiyle âmil olanlar müstesna, onlar da helâk olacak ihlaslı olanlar müstesna……” dediğine göre her halükarda bilmek, bildiklerimizi davranış haline dönüştürmek, bunu da ihlasla yapmak mecburiyetindeyiz. Öyleyse, diğer basamakların önemli olması yanında; bu ilk basamağın da binanın temelleri gibi değerlendirilmesi, ona önem verilmesi yanlış olmaz.

R.Nurda kabir, hapishane ve hastanelerin ziyaret edilmesinin tavsiye edilmesi hep bu Tahayyül mertebesinin iyi tahakkuk etmesiyle alakalı olsa gerek.

Yine, BAKARA Suresinin 17-20. ayetleriyle ilgili olarak R.Nurlara bakılırsa, Cenab-ı Hakkın bu ayetlerle, münafıkların halinin insanlar tarafından iyice anlaşılabilmesi için TAHAYYÜL VE TASAVVUR merhalelerini nasıl teşekkül ettirdiği ve dolayısıyla bu basamakların önemi daha iyi anlaşılır.

“Aklî şeylerden fazla, temsillerle hayalî şeyleri kabule, hayal daha yakındır. Ve keza, akla muhalif olan ve hem gayr-ı melûf bulunan bir şeyin me'nus bir şekilde gösterilmesiyle hayal çabuk kabul eder. Ve keza, gaip bir şeyi hazır göstermekle, akıl ile his arasında mutabakat hasıl olur, his de kabul eder. “ (2 Ciltlik R.N.Külliyatı -1203)

  26.07.2006

© 2021 karakalem.net, Halil Köprücüoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut