Yaşanılası hayat

KÖTÜLÜKLER HER yeri kaplıyor, sefahat ve sefillik savuruyor,fitne rüzgarları esiyor, hikmetsizlik ve bereketsizlik huzursuz ediyorsa yeryüzü yaşanılası mıdır? Hayat hakikati manasızlıkta boğulmak istenirken ümit ışıkları hepten mi söndürülmek düşünülüyor?

Işık hizmeti hizmetkarları hızlandığında karanlıklar kaçacak delik arar. Zulmetin olduğu yerde nur, nurun olduğu yerde zulmet yoktur. Cehennemi rüzgar önünü kattığını savururken, bir şey yokmuş gibi durmak veya birileri bir şeyler yapıyor rehavetiyle rahatına devam ettirmek büyük bir rahatsızlık göstergesi…Rahatsızlığı rahat bırakmamak için bir şeylerin gayretiyle önce yürümek sonra koşmak “var” kalmamız için kaçınılmaz bir gerçek.

Hem hizmette öyle bir nokta vardır ki ne en ufak bir dünya menfaatini meylettirir, ne de rahatını… Bırakalım da kahraman konuşsun “ Dünyanın ahiretin mezrası olduğunu ve bu fani dünyada,ebedi bir hayatın kazanılması için geldiğinizi bu eserlerden (Risale-i Nur) öğrenecek ve bu iman cihetinden dünyanın cennetten daha zevkli olduğunu hissedeceksiniz” (Konferans, Zübeyir Gündüzalp)

Böylesi bir imana sahip olan yerinde rahat durur mu ve hangi menfaat onu peşinden sürükleyebilir? Seküler ve popüler rüzgarlar onu sarsabilir mi?

“Risale-i Nur öyle cazibeli bir eserdir ki, Risale-i Nur’la Kur’an’a ve imana hizmet etmenin kudsiyet ve büyüklüğünü anladıkça, dünyada iken sizleri cennete davet etseler, böyle mukaddes bir vazifeyi, böyle ulvi bir saadeti şimdi bırakıp gitmek istemeyeceksiniz.” ( a.g.e)

Dünyayı, hadiseleri, eşyayı bu pencereden bakabilecek basirete erişmek yeryüzünün en yaşanılası hakikati olsa gerek. Zamanın ve mekanın izafiliği, hadiselerin değişkenliği, sevinçlerin ve üzüntülerin geçiciliğinde hizmette karar kılabilmek şükre layık büyük bir nimet…Elhamdülillah’ın şükrü yine elhamdülillah ise hizmetin şükrü de yine hizmet…

Nefsi hezimetlere yuvarlanmamak için hizmet hayatını canlandırmak hayatımızın en can alıcı noktası… Tutamadığımız ömür ipi elimizden hızla kayarken tutacağımız hizmet ipini dört elle sarılmak zamanı….Etrafı saran şerler bizi olumsuzluğa değil yeni hizmet hareketlerini tetikleyici olmalı…

İnsan hatalarından vazgeçerek yükselir. Geçmişi muhasebe edip geleceğe hazırlanmak bugünü hakikatle hemhal olarak geçirmekle olur. Eksikliklerini, fazlalıklarını gören, söküklerini diken, elbisesini temizleyen hizmete hazır asker edasıyla kendini yetiştirir.

Sebeplerin boğuculuğunda boğulmamak, hakikat yüzmesiyle hizmet sahiline çıkmakla olur. Küçük dalgalara sevinen, küçük dalgalara üzülen hayatın anlam derinliğine erişemeyendir. Dem ve damarlarımıza geçen hakikat bizi yerimizde durdurmayacak, denizleri ve dağları aştıracaktır.

Eksikliğimiz, her halde damarlarımıza giren katkı maddelerinin tıkamışlığından…Popülist dünyevileşme hakikat akışını engelliyor, hizmet dönüşümünü yavaşlatıyor… Kan ve kalbimiz kirlenmişliği taşımakta zorlanıyor… Zinde bir hizmet vücudunu kazanmak, dünyevileşme yağlarını eritmekten geçiyor.

Ölüm kazanında pişmiş tefekkür ve tezekkür yemeklerinden bolca yemek, hastalıklarımızın şifası, dertlerimizin devası, şükür borçlarımızın edası için bugünlerde çok gerekli. Bu yemekten her gün birkaç öğün yemeli ve yedirmeli ki insaniyet hayatı devam etsin…Yoksa kainatın kızgınlığından nasıl kurtulur, nereye gidebiliriz?

Dünün kahramanlarını övmek de bizi kurtarmaz, bugün onlar gibi yaşamadıkça ve yarının kahramanlarını yetiştirmedikçe..

Cenneti arzulamayacak hizmet hayatı…İşte yaşanılası bir hayat….

  26.06.2006

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut