Büyük haşmetiyle
Nuh tufanının izlerini taşıyan deniz..
Maddesiyle ürküten
Mânâsıyla sevdiren deniz..
Yansıttığı rengiyle,
Tâbi olduğu yerin
Arş-ı âlâ’ da bulunduğunu fısıldayan deniz..
Mülk Sahibinin mûti hizmetkârı,
Kahhâr’ ın kahrı,
Cemâl’ in güzeli olduğunu,
İlân eden deniz..
İsm-i Tahûr’ un bir damlası,
Mahlûkatın havuzu olan deniz..
Ateş ehlinin,
Başlarına neler geleceğini
Biliyormuşçasına,
Onlara kendi cennetlerinde,
Geçici bir serinlik veren deniz..
İlle de rahmetin yakamozlarını seyrettiren deniz..
Hayatın sırlarını barındıran;
Hayy-ı Kayyûm’ un kader defterinin,
Kudret kalemi olan deniz..
Bediüzzaman’ ın diliyle;
İsm-i Hû arşının,
Hikmetli bir nüktesi olan deniz..
Evren sergisinin,
Şu dünya tablosunu,
Velhasıl tamamlayan deniz..
İman ehline ibret,
Ve rabbinden bir mektup olan deniz..
Hâl diliyle konuşan,
“Rabbim!. Sen bunları boşuna yaratmadın..” dedirten deniz..
Ve ille de rahmetin yakamozlarını seyrettiren deniz..