ZİKR, FİKR VE ŞÜKR BAĞLAMINDA GÖLGE

Öznur Çolakoğlu Cam

GÜZEL BİR ilk bahar sabahın ilk başlangıcı oldu güzel güneş ışıkları. Şirin köyün güzel sabahındaki hafif rüzgarlarla etrafa yayılan süt kokuları bir huzur veriyordu insanların gönlüne.

İneklerden sağılarak toplanmış tazecik sütler, sütçüyü bekliyorlardı köyün en serin bir köşesinde.. Serin dedim ya, yaz sıcaklarının bir nefeslik serin yerleridir gölgeler hep. Yaz mevsiminin kavuran sıcağında sütlerin bozulmadan sütçüye emanet edilmesinde en önemli görev onlarındı. Fizik kanunlarını yaratan Allah ya gölgesiz bir tabiat yaratsaydı? Halimiz nice olurdu?

Sevimli köyün sütçüsü, serin gölgede muhafaza edilen süt bidonlarını bir bismillah ile aldı. Yol boyunca gölgenin sağladı kolaylıkları ve gölgeyi yaratan Allah’ı düşünerek tefekkür etti. İçten bir elhamdülillah ile zikretti Rabb’ini..

Bir yaz günü aylardan Ağustos. Bunaltan bir sıcakta emekli maaşını çekmek için yola koyulmuş yaşlı bir amca hayır yukarı çıkarken birden nefesinin daraldığını hissetti. Başını kaldırıp ileri baktı ve ulu bir çınar ağacını gördü. Hemen kendini ulu çınarın gölgesine attı. Daralan kalbi serinlemiş ve bunalan yüreğine bir serinlik dolmuştu. Bir bismillah çekerek, cebinden mendilini çıkardı. Yüzünde biriken terleri kuruladı. Ve dedi ki, “Hay Allah’ım ne kadar merhametlisin.. Kullarını sevip yaratan ve ihtiyaçları olan her şeyi, onlar için tüm güzellikleri yaratan Rabb’e şükürler olsun. Allah iyi ki gölgeyi yaratmış.

İki genç kız, bir sonbahar gününün zarafetine yakışır şekilde yürüyorlar. İçlerinden birinin hali vaktinin son derece yerinde olduğu, giyim ve kuşamından çok rahat anlaşılıyor. Şık giyimli zengin kız, yanındaki arkadaşına küçümseyen gözlerle bakarak, adeta ne kadar çirkinsin mesajı veriyor. Diğer kız bu ezici bakışların altında ufalmış bir biçimde arkadaşının yanında yürümeye çalışıyor. Diğer taraftan çevredeki insanların şık giyimli arkadaşına gösterdiği ilgiyi, kendisi de görmek istiyor. Bu düşünceler ile ilerlerken yolları ulu çınlar ve meşe ağaçlarıyla kaplanmış bir yola varıyor. Koyu bir gölge içinde ilerlerken ikisinin de birbirlerinden farkı pek kalmıyor. Gölgede her şey hep aynı gözüküyor. Gölge kendisini yaratan Rabb’ini anarak her şeyi eşit kuşatıyor.

Zavallı kız, bir bismillah çekiyor. Yol boyunca düşündüklerini arkadaşına anlatıyor ve diyor ki, “işte şimdi gölgedeyiz. Ve birbirimizden hiçbir farkımız kalmadı. Çünkü gölgede güzelliğin peş para etmez. Peki kıyamet günündeki gölge içinde ne yapmayı düşünüyorsun? Güzelliğine bu kadar niçin güveniyorsun?” Güzel kız yol boyunca gösterdiği yanlış davranıştan pişman oluyor. Arkadaşıyla beraber Allah’a kendilerine bu güzel ayrıntıyı görme fırsatı verdiği için şükr ediyorlar.

Ve aylardan Mart’a geldik. Soğuk bir kış günü.. Uzun bir aradan sonra yeryüzüne düşmeye başlayan sevimli kar taneleriyle, coşuyordu mahalleli çocuklar. Çocuklar en çok gölgenin olduğu karları seviyorlardı. Çünkü gölge sayesinde karlar daha uzun süre beyaz ve güzel kalabiliyordu.

Erdemli bir çocuk her bir kartopunu bismillah diyerek elleri arasında sıkıştırıyor, Allah’ın çocukları ne kadar sevdiğini ve onları eğlendiren böylesine güzel bir oyunu nasıl bir merhametle onlara hediye ettiğini düşünüyordu. Ve attığı her bir kartopundan neşe ve zevk alarak. Elhamdülillah diyordu. Ona göre de iyi ki gölge vardı da bembeyaz kar ile daha uzun süre bu eğlenceli oyunu oynayabileceklerdi.

O Allah ki, kainatı yaratmış. Her bir zerre adetince tüm mahlukata ve yarattıklarına çeşitli güzellikler yüklemiş. O Allah ki insana düşünen bir zihin lütfetmiş. Seni gören gözleri kör etme Ya Rabbi!!

  11.05.2006

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut