Yol dönemeci

ARABADA YALNIZ oturuyorum… Kısa süre için karşı caddeye gitmiş dostumu beklerken yolun hayat akışını seyre kaptırmış gidiyorum… Dalgınlığıma araba da iştirak ediyor… Ne olduğunu anlayamadım, duran araba aniden hareket etmeğe başladı…

Ani bir refleksle direksiyon kısmında buldum kendimi… Frene bastım…Nasıl da terledim birden… Geçinceye kadar yolun yarısına yakın gelmiştik… İyi ki önümüzden başka biri geçmiyordu…

Dar anlar… Anahtar yok ki çalıştırsam da yürütsem… Kısa sürede klaksiyon sesleri yükselmeye başladı arkadan… Yol değil bağrım daraldı sanki…Ne yapsam? Beklemekten başka yapacak bir şey yok… Uzayıp giden anlarda kısalıyorum… Sesimi duyuramıyorum, bilmediğiniz bir durum var… Onun için duruyorum yol ortasında…

O gürültüde, kalabalıkta kim duyar beni? Yalnızlığın dip kuyusundan kim çıkarır? Yakınlaşmadan nasıl anlayabilirler beni? Beni duyabilmeleri için gadap duygularını bırakıp sevgiyle yürüyebilmeliler… Anlayış uzaklıkta değil yakınlıkta çünkü…

Yapılır mı, edilir mi deyip keyifli hükümler vermek kolay… Zor olan hakikatin peşinde adaletle iz sürebilmek… İstenmeyen bir duruma neden düştü acaba sorusunu sormak, sinelerin sancısını dindirmek için şart. Şartlar ne olursa olsun hakkaniyeti haykırmak hak dava edenlerin şiarı değil mi?

Zahire göre hüküm doğru… Yol ortasında araba ile durulur mu? Batının bariz hakikati ne olacak? Dıştan içe, içten dışa selim bir akılla gitmeden orta yol nasıl bulunacak? Yoksa böyle ortada mı kalınacak? Gitmeler ve gelmeler olmayınca yarı yolda hakikatsiz kalınır.

Anlaşılmayı beklemek değil, anlamaya gitmek… Kesene küsmek değil sıla elini uzatmak… Eksiklikleri birbirine eklemek değil kısa yoldan kesip atmak… Muhabbet halkalarını inci gibi gönül gerdanına asabilmek…Asil uhuvvet yolcularına yarenlik edecek hakikatlerle yola çıkmak… Yolun akış hızını arttıran prensipler…

Hızır hep yollarda… Musa olup peşine düşmek mesele… Yolculuk için Musa olmak da yetmiyor… İtiraz sorularını sormamak, aykırıları anlayabilmek… Sabırlı sükunla yürüyebilmek peşinden… Yoksa Hızır soluklu yolculuk biter.

Hazır kardeşlerini tenkit etmemek… İtimat edebilmek onlara…İtiraz etmemek hemen… Hüsün ile gülebilmek… Hatalarını atlayabilmek… Anlayabilecek kadar yakın olabilmek…Hazır hizmetin hakkı değil mi?

Yol dönemeçlerinde duranlar daha dikkatli davranmalı… Zulümlü zanlara sebebiyet veren duruşlarla durmamalı… Olmuşsa bir kere aceleci itiraz çığırtkanlığından kaçınmalı yol takipçileri…Daralan yolu iyice kapatacak duruma düşmemeli, en azından sessizce yanından geçebilmeli. Yoksa yol kapanırsa ne Musa kalır, ne de Hızır.

Hızır soluklu Musa yolculuğuna hazır mıyız?

  17.04.2006

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut