Hz Hasan hilafeti

BEŞİNCİ HALİFE Hz. Hasan’ın hilafeti altı ay gibi kısa bir süre sürüyor. Başarı veya başarısızlık değil kendi isteği ile terk ediyor hilafeti. İman hizmetini daha iyi yapabilmek için zahirde geri çekiliyor hakikatte ise geniş bir alana taşıyor hilafeti.

Feragat mesleğini sergiliyor… Önde olmayı değil iman hizmetini önemsiyor… Dünyanın ona gülmesini gülmüyor, ardına bakmadan ukbaya bakan Kur’an hizmetine yöneliyor.

Feragatten feragat etmeyerek her asrı dalgalandırıyor Hz Hasan’ın manevi evlatları… Ahir zamanın çalkantılı denizinde ehli imanın tahassüngahı oluyor ehli beyt çizgisi. Ehli iman olduğu kadar Nur mesleğinin ana damarı, esas vazifesi, hakikatinin merkezi oluyor bu çizgi.

“Risale-i Nur’u neşri hakaiki imaniye noktasında Hazreti Hasan Radıyallahü Anhın kısacık müddetini uzun bir zamana çevirerek tam beşinci halife nazariyle bakabiliriz. Çünkü adalet-i hakikiye ile bu asırda insanları mes’ud edebilir bir istidatta bulunan, Risale-i Nurdur ve onun şahsı manevisi , Hazreti Hasan Radıyallahü Anhın bir muavini , bir mütemmimi, bir manevi veledi hükmündedir” Emirdağ Lahikasının 71. sahi fesinde böyle diyor Bediüzzaman.

Şahsı manevinin beşinci halife oluşu ve adalet-i hakikiye kavramları enfüste ve afakta iyi düşünülmesi gerekiyor. Şahsı manevinin her bir ferdi enfüsinde feragati sergileyebilmeli… Zahirde rütbe sayılan makamları terk edip bir nefer gibi çalışabilmeli…Enfüste bu yerleşmeden de afakta fütuhat olmuyor.

Sağlam olmayan bünyeye dışarıdan müdahale kolaylaşır, küçük kuvvetlerle büyük yıkımlara uğrar. Şişkin sebepler de hiçbir işe yaramaz, bir balon ne kadar büyük olabilir ki?

Ferdin hukukunu esas tutar adalet-i mahza… Cemaat için fert feda edilmez…Kendisi feda ederse başka… Afakta öne sürdüğümüz düşünce sistemimizi şahsı manevi dairesinde ne kadar uygulayabiliyoruz? Nizalı meselelerde bu prensibi gerçekten uygulayabiliyor muyuz? Kolaya gidip parmak hesabıyla, oy çokluğu ile kesip atıyor muyuz? İzafi bakışlarla adalette de izafi olur, niza bitmez, yeni çekişmeler, ayrışmalara gebe bırakır.

“Adalet-i mahza kabil-i tatbik ise, adalet-i izafiyeye gidilmez, gidilse zulümdür.” (Mektûbat) Bu cümle her şeyi özetlemiş olmuyor mu?

Ferdin fedakarlığı ne güzel, fakat o güzelliğe kimse zorlayamaz. Bir parmak bin parmak gibidir.

Adalet-i mahzanın uygulanamadığı yerde ferde düşen sabırdır, yapacak başka bir şey yoktur. Sadece sabır da değil aynı zamanda şükürdür, böylesi bir zamanda Nübüvvet çizgisini taşıyan bir hizmette nefer olabilmek gerçekten büyük bir nimettir. Nimetin kabı ise şükürdür… Yorulsak da yüreğimiz yaralansa da hizmet kabını başımız üstünde taşımaktan kaçınmamalıyız.

Hazreti Hasan’ın hilafet hakikatini hayatımızın hası yapabilsek adalet-i mahzayı daha iyi anlayacağız ve yaşayacağız. Veraset-i Nübüvvet, Cadde-i Kur’aniye, Velayet-i Kübra ne demek yeniden üzerinde tartışmamız gerekiyor, çünkü mesleğimizin kilit kavramları…

Karşılaşmalarımızda birbirimize yeni hakikatlerle tanıştırıyorsak beraberliğimizi müfritane yapmalıyız. Yoksa yalnızlıklar daha güzel, hakikatleri kendi için konuşmak, nefisle cebelleşmek suri sohbetlerden daha sevimli…

Manevi dinamikleri yeniden diriltmedikçe dik durmamız güçleşecektir. Hakikatin hasını kabullenmekten kaçınmamak lazım gelirken, makamdan ve izafi adalete düşmekten korkmalıyız. Nur Risaleleri ve lahikalar layıkçınca okunmalı ve hayatta okutturulmalı ki hilafet mesleği geniş dairede devam etsin.

Çok şeylere sahip olmak değil, dinamikleri diri tutmak asıl vazife olduğunu unutmamamız bugünler kadar yarınlarımız için de gerekli.

Hazreti Hasan’ın terk edişi gibi hepimizin terk edecekleri var, dünyayı terk etmeden evvel terk edeceklerimizi terk etmeliyiz. Adalet-i mahza ile omuz omuza yaşamazsak hilafet bayrağını nasıl taşıyacağız? Hem terk edenler neyi kaybediyor, etmeyenler neyi kazanıyor?

Hz Hasan hilafetinin bize öğreteceği çok şey var, ödevimiz büyük, dersimize iyi çalışmalıyız.

  10.04.2006

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut