Geometrik Düşünceler

BİR GEOMETRİ öğretmeni kareler ve dikdörtgenler arasında neler kurar?..
Bir sürü öğrenci, bu dersten neler anlar, hayatına neler katar?..

Şekilleri irdelemeyi, uzunlukları ve açıları bulmayı, bilmeceleri çözmeyi mi öğrenirler?..

Liseden kalma geometri bilgimle şekiller çiziyorum defterime..Şekilleri tanımlamaya çalışıyorum.

Örneğin, kare zor bir geometrik şekildir. Pratikte çok fazla göremediğimiz kadar eşit ölçülere ve açılara sahip bir kare çizmeye çalışsak bir kağıda, oldukça zorlanırız.
Gerçek bir kare için doğru bir çizgi, dik bir açı gerekir. Ve hayat çoğu zaman ölçülerden bağımsızdır. Bunun için etrafımızda daha çok dikdörtgene rastlarız. Ya da çokgene, daireye..

Dikdörtgenin içini bir daire ile dolduramayız ama, karenin içine tam bir daire sığar.
Bir dairenin çapı, bir karenin bir kenarına denk gelir ve içinde daireyi barındıran kare, onu dört yandan kucaklamıştır. Dikdörtgende ise iki kol muhakkak açık kalır..

Daireyi bir de yamuk içine sığdırmaya çalışırsak, ortaya hazin bir manzara çıkacaktır !...
Üçgenin içine sığdırsak, her köşeye eşit dağılım yine olmayacaktır..

Galiba bu şekillerin içinde en çok kare daireyi içine uyduracaktır..

Ölçüp tartarak içimizdeki geometrik şekli, biçimlendirebilirsek eğer, kilit anahtar uyumu gibi bir uyumla içimizdekiler dışımıza uyabilir..Ya dışımızı ya içimizi bir törpüden geçirmemiz gerekebilir…

*

Bir geometri öğretmeni kareler ve dikdörtgenler arasında neler kurar?
Pergelin sabit ve oynar uçları arasında döner mi düşleri ve düşünceleri?
Değişik açılardan bakabilir mi insanlara?
Ya da paralel olmayan iki insanın bir gün bir yerde kesişeceğini düşünüp bu kesişmenin ne kadar mesafe sonra gerçekleşebileceğini hesaplar mı?...

Merak ediyorum, kuşların ve yağmur damlaları gibi, şekiller de bir geometri öğretmenine hakikatleri fısıldar mı?...

Uçurtmanın şekli nedir geometride ve pahası nedir önemsenmez belki..
Çocuklar..Onların gözlerinde özgürlük ve eğlencenin resmidir uçurtma..
Bir çıta, bir çıta daha ve upuzun bir kuyruk…
Ama her şeyden önemlisi ipleri tutmak..
Tutmak minik ellerle ve uçmak..
İplerin yönetimini ellerinde bulmak..
Bulutlara değecek kadar yükselmek, uzaklardan rengarenk ışıldamak..
Kilometrelerce ötede bir başka çocuğun kalbinde gülümsemek..
Gökyüzünde çiçek kadar açılmak..
Küçük Prens’in sayılardan uzak ülkesinde yaşamak..
Tutardan da, ücretten ve kendini beğenmekten de uzak..

Bir eşkenar dörtgen, bunları mı hatırlatır geometri öğretmenine?

*

Yanıldığında, bilgilendiği için sevinir mi öğrenciler yoksa yenildiğinde üzülmeyi mi öğrenirler?
Rekabet üçgenleri sonra kısır döngüler gibi bir daire mi oluşturur?
Kötü niyetli rekabetin geometride bir şekille paralel olduğunu düşünmüyorum..
Çünkü o pek çok şeyle çakışıp pek çok şeyi parçalara bölüyor.

Kazandığına sevinmek, kaybettiğine üzülmek duygularıyla yetiştiriliyor çocuklar.
Başta her biri ayrı bir çiçek gibiyken sonra aynı tipte insan oluyorlar..

Geometrik şekillerden dikdörtgeni seviyorlar en çok ..
Bir dikdörtgen peşinde koşuyorlar hep birlikte. Kağıt dikdörtgen banknotların.

Geometrik şekillerden en çok dikdörtgene sevdalı olunuyordur sanırım..
Bir zamanların yuvarlak bisiklet tekerlekleri, çokgenlerden uçurtmaları geride kalmıştır..
Üçgenler ise yol kenarlarında trafik levhası olarak hala hatırı sayılırlar arasındadır..

Ama hayatın geometrisi,
genelinde kareden uzak bir ölçüsüzlükle, bazen yamru yumru eğrilerle çizilmiş durmuştur..

Sahi, geometri öğretmeni düşünmüş müdür bunları?..Yoksa o da şekiller içinde en çok dikdörtgeni mi sever?..

  08.04.2006

© 2021 karakalem.net, Rabia Nazik Kaya



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut