360, usül ve alternatif

USÜL OLMADAN vusül olmaz der bir sehl-i mümteni. Gerçekten de usül bilgisi olmayınca lafızdan ve nazmdan manaya, “görünmek”ten “olma”ya yol almak mümkün olmuyor. Olsa bile yarım doktorun can’a yapabileceği kötülük gibi, “asıl”ından uzaklaşmış bir usülün fikir yolcularını zıdd-ı maksuda götürdüğü su götürmez bir vakıadır. Zira “asıl” ından kopmuş bir usul bilgisi gayrimeşru tarik cümlesindendir. Ve hakikat taliplilerini vusüle kavuşmaktan alıkoyar. Böyle olduğunu düşündüğüm ve inandığım için hep tarzların içeriklerden önce geldiğine, gelmesi gerektiğine inandım. İşte bunun için de bizim mühendislik odalarının çoğu ,’karşı tarafta’ olduğundan vurgu yapıp bize ait bir mühendislik örgütlenmesinin de olması gerektiğine dair ateşin konuşmalar beni hiç etkilemedi, böylesi onların var bizim de olsun türü örgütlenmelere hiç itibar etmedim. Çünkü kopya bir üslubun ve usulün üzerini kendinize ait renklerle boyamanız o üslubun arkaplanındaki temel düşünsel kalıpları değiştirmiyor hatta bazen kuvvetlendirdiğini söylemek bile mümkün olabiliyor. Hal böyleyken neden bizim mahallede hep alternatif olma, alternatif oluşturma psikozuyla hareket edilir anlamam. Sanırım bu marazdan kurtulmak için öncelikle, bizi kendimize ait ‘asıl’ lara ulaştıracak, eşyayı ve hadiseleri anlamlandırmakta kullandığımız lisanı mevzun, ahenkdar, sahih ve muteber bir lugata kavuşturmak zorundayız. Uslubunu kaybettiğimiz eşya lisanımızı, Kuranda tarif edilen anlamlarını iade ederek ibra etmeliyiz. En evvela da güç, kuvvet, iktidar, adalet, hürriyet ve meşveret kavramlarına ait yitirilmiş yada inhirafa uğratılmış manaların peşine düşmeliyiz diye düşünüyorum. Zira lugat bilincimiz ve mananın anlamı büyük ölçüde bu kavramlar etrafında vuzuha kavuşuyor.

Belki o zaman onların var bizimde olsun tarzı bir usulsuzlügün ürünü olan örgütlenmelere mesaimizi teksif etmekten, hizmetimizin büyüklüğü için bir kıstas haline getirmekten kurtuluruz. Belki o zaman, müslümanları hep şiddet üzre yaşayan, düşünmeden adam öldüren, evde karısını çocuklarını döven adamlar olarak gören bir anlayışa mukabil soytarının fırıldağı gibi amacından, nedeninden, yolundan sapmış dengesiz, ölçüsüz bir aşk, meşk, sevgi, şefkat lafazanlığı yapmaktan kurtulabiliriz.

Belki o zaman birilerinin alternatifi olma uğruna terekeye çevirdiğimiz islami (ve imani) ilim ve düşünce mirasının farkına varır, bu aymaz mirasyedi çocuk durumundan kurtuluruz.

Ben ilmin şehriyim Ali (r.a) da kapısıdır iltifatına mazhar olan Hz. Ali efendimizden bir nakil :

Birgün bir yahudi, Hz Ali’ye :

- Ya Ali. Bana öyle bir sayı söyleki bu sayı hem 2 ye, hem 3’e, hem 4’e, hem 5’e, hem 6’ya, hem 7’ye, hem 8’e, hem 9’a, hem 10’a tam olarak bölünebilsin.

Hz. Ali yahudiye :”bu sualine cevap verirsem müslüman olurmusun?” diye sormuş. Yahudi bu teklifi kabul etmiş. Bunun üzerine Hz. Ali o’na şu cevabı vermiş :

- Haftanın günlerini ayın günleriyle, çıkan sonucu ise senenin günleriyle çarp. Elde edeceğin sayı hem 2’ye, hem 3’e, hem 4’e, hem 5’e, hem 6’ya, hem 7’ye, hem 8’e,hem 9’a, hem 10’a tam olarak bölünecektir.

Yahudi haftanın günlerini (7) ayın günleriyle (30) elde ettiği sayıyı (210) ise yılın günleriyle (360) çarpmış ve 75.600 sayısını bulmuş. Bu sayısının gerçekten de istediği gibi bir sayı olduğunu görünce müslüman olmuş.

Şimdi bu naklin Hz. Ali efendimizin matematik zekasına atfen müslümanları heyecanlandırmaktan öte bu konuyla nasıl bir ilgisi var. Sadece bir noktaya dikkat çekmek istedim. Bizim mahallenin çocukları yıllardır bu memlekette birilerine nazire yaparcasına onların (mesela) yılbaşı kutlamalarına mukabil (mesela) mekkenin fethini kutlarlar.(Mekkenin fethi her yıl yılbaşına denk gelir) Alternatif olanlar, alternatifi olduklarının üstünlüğünü baştan kabul etmişlerdir ve alternatifi oldukları olguların/örgütlenmelerin hayatiyetine hizmet ederler aslında.

Nasıl ?? Bu sorunun cevabını vermeden Hz. Ali efendimizin yılın günlerini 360 olarak belirtmesinin kimin için ne önemi olabilir ki ??

  16.03.2006

© 2021 karakalem.net, Metin Ergöktaş



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut