Sebepler Dairesi

Öznur Çolakoğlu Cam

BAKINCA YAŞAMAYA, bir daire var etrafımızda.. Bu öyle bir daire ki, önünüze çıkan sebeplere riayet ettiğimiz, mutlu ettiğimiz ve mutlu olduğumuz ölçüde geniş ve güzel. İyi bir iş yapmak ve dua almak başka bir iyiliğin mayası gibi sanki.

Şükür ederek başlamıştı her zamanki gibi. Sağa dönmüş ve bismillah diyerek atmıştı ilk adımı güne. Güzel bir mesaj, hayır bir dua, hakiki bir amin ve “tevekkeltu allallah” zikriyle başladı ömründeki herhangi bir gündeki , alelade saatleri tüketmeye.

Hakiki bir duanın ardından, iyi bir yardım yapmıştı çok sevdiği birilerine.. Oradan mekanik bir bozukluğu gidermek üzere sürükledi ayakları onu. Çok sevdiği bir dostun varlığı, sevdiği insanların hayır duaları ve seslerini duymak mutlu kıldı yüreğini. Teknik serviste bu mutluluğa şahit olmuş olacak ki, garanti kapsamında olmayan bir arıza için, bu seferlik ücret almayalım dedi.

Yolda birkaç yol seçeneğini vardı ve onlar nedense ara bir yolu tercih ettiler. Birden karşılarına bir teyze çıkıverdi. “Yavrum kusura bakma, buralarda hiç cami yok mu be kızım?” deyiverdi. Gerçektende yakında hiç cami yoktu ki, güne şükürle ve neşeyle başlayanın aklına yakınlardaki eski çalıştığı işyeri ve sahibinin namazında niyazında bir insan olduğu geldi. “Bak teyzecim” dedi. “Bu yolu takip et ve karşına dediğim iş yeri çıkacak. Namazımı kılmak istiyorum de. Muhakkak sana yardım edeceklerdir” diye devam etti sözlerine.

Teyzenin gözlerindeki ışık çok şeyi anlatmaya yetmişti gerçi ama yinede dile de getirdi dualarını. Hayırla yolcu etti ona yardım edenleri. Sanki yeniden sihirli bir el dokunmuştu hayata, sebebe iyilikle ve hayırla yaklaşıp öylece muamele edince nasılda değişiveriyordu her şey. Başka bir işini daha halletmesi gerekiyordu, vakit kaybetmeden yola koyuldu. Yemek saatiydi tamda, “kayınvaliden çok sevecek seni” esprilerinin ardından yapmak istediği iş konusunda Rabbi nasılda yardım etmişti ona yeniden.. Bir ara baklava şakası yapıldı. Belli ki melecikler de güldü.

Saatteki akrebin hendesik cambazlıklarına yetişmek mümkün müydü? Başka bir mekana ve başka bir probleme yönelik yeniden yollarda olmalıydı şimdi. Öylede yaptı. Kararı karardı, sebepler dairesine hayırla ve iyilikle muamele edecekti. Her sebep ona farklı bir güzellik ile açıldı o gün.. Melekler baklava ikram ettiler, almayı çok istediği kitabı, satıcının dahi şaşırdığı bir fiyata alıverdi başka birine hediye etmek için ve gün devam ediyordu daha nice açılmaya müsait güzellik tohumlarıyla…

Sebepler dairesi içinde yuvarlanan bir nokta misali insan. Sonsuz hareket gücüne sahip ve sonsuz olasılıklarla muhatap. Daire içinde çarptığı, temas ettiği her bir nokta o “sebepler dairesi”nin yeni bir muştusu aslında. İyiye iyilikle geliyor yanıtlar, bazen de kötülükle tezat yaşanabiliyor muammalar. Her şeye rağmen, sebepler dairesi içinde yuvarlanırken sonsuz boşluklara bilmemiz gerekiyor ki, her bir noktada sonsuz melek duruyor aslında. Kaydetmek için adımıza, işlediğimiz amelleri.

Sebepler dairesinin, küçük bir yay parçasında, herkes kendi çapında yaşayabilir iyilikleri aslında. Hayatın, bizden yükselen seslerin ve amellerin birer yansıması olduğunu müşahade edebilmek. O yüzden hep iyiyi söylemek, hep güzeli görmek. İyiliklerimizi ve iyilikleri çoğaltıp, kötüden ve çirkinden sakınmak, sakındırabilmek.. Herkese uzatabilmek yardım elini, iyi insanların varlığını hissedip, dost hanelere ve yüreklere kabul etmek gelenleri.

Velhasıl o daire ki, “sebepler dairesi,” iyi olduğumuz ölçüde, nice diğer başka iyiliklerin ön habercisi...

  02.02.2006

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut