Herkesleşme temayülü

MODERN ZAMANLARIN en yaman çelişkilerinden biri hiç şüphesiz bir yandan insanlara daha özgür daha müreffeh bir hayat vaat ederken, diğer taraftan insanın önüne koyduğu çok sayıda sanal hedeflerin kuşatıcılığı ile onu kendinden, özünden, insaniyetinden, fıtratından uzaklaştırıp kendi varlığının devamiyetine hizmet eden bir kaynak haline dönüştürmesidir.

Modern zamanlar dönüştürücüdür.

Dönüştürücü olması onun için hayati bir önemdedir zira hayata vaz’ettiği sistemin işleyebilirliği ve meşruyiyeti böylelikle temin edilir. En geniş dairedeki anlamıyla ‘insan’ı ‘beşer’e daha özel ve küçük dairede ise ‘cemaat’i örgütlü kalabalıklara, ‘ferd’i ‘birey’ e ve en nihayet ‘herkes’e dönüştürür.

Oysa insanın bu alemden ayrı hususi bir dünyası, bir ’alem-i asgar’ı vardır. İnsanın Ehad olan Rabbi Ehadiyetinin bir tecellisi olarak ona hususi bir alem vermiş, bu âlemin içine kendini tanıtıp bildirecek işaretler koymuştur. İnsanın Rabbini tanıması, hususi alemine konmuş bu işaretleri doğru okuyup yorumlaması ile buda nefsine takılan anahtarla kainat kapılarını aralayıp Rabbini tanıması ile mümkündür. İşte tamda burası meselenin nirengi noktasıdır. Bu noktada modern zamanlar insanı kendinden, insaniyetinden ve fıtratının tariflediği bir maruf bilgisinden uzaklaştırır onu sadece heva ve nefsinden beslenen tüketim refleksli bir birey ve de nihayet presentable bir beşere dönüştürür.

Ferdiyetini idrak edebilecek bir ontoloji telaşından mahrum bireyler şöyle veya böyle modern zamanların kapital-ist sisteminin kurduğu, işlettiği ve yine kendisine neredeyse sıfır maliyetle sunduğu hayat tarzını şakkadanak hayatına geçirmekle kalmayacak, heva ve nefsinin kendisini hayvanileştirdiği kadarıyla bu sistemin acentalığınıda yapacaktır. Şöyle bir bakın etrafınıza, kendisinden, kendi düşüncesinden, kendi iz sürmesiyle ulaştığı ve kendi dünyasından renkler taşıyan bir fikre sahip olmaktan çok herkesin konuştuğu, herkesin ilgilendiği şeylerle imrar-ı vakt eyleyen ve ömrünü bu şekilde telef eden ne çoğunu görürsünüz.

Modern zamanlar insanı ferdiyetinden koparıp bireyselleştirmekle kalmıyor, onu bireyselleştirip herkesleştiriyor. Mesela şu çok okunan kitaplar listesi kimler içindir? Bu kitapları çok okuyan kimlerdir. Bu kitaplar genellikle modern zamanların dönüştürücü ruhunu kendi içinde taşıyan ve yine herkesleşmek isteyen herkes için yazılmıştır. Ferdleri birey ve en nihayetinde bir prototip halinde herkesleştirmek şüphesiz ki modern zamanların insanların fıtratları üzerindeki dönüştürücülüğünü artırır. Böylelikle manipüle etmek, dönüştürmek, yönlendirmek ve sadede gelirsek denetlemek ve etkilemek kolaylaşacaktır. Herkes gibi yaşamak, herkesin okuduklarını okumak, herkesin güncelleriyle hemhal olmak herkesleşmektir. Herkesleşme temayülü herkeste bulunur ve/fakat ferd olmak, ferdiyetini idrak etmek ve insaniyetini kendi hususî, iç, enfüsî, âleminin işaretleriyle genişlendirip, insaniyet-i kübra olan İslâmiyetin hakikatlarıyla muhatap ederek Rabbini taniyıp, bilmenin (marifetullahın) taliplisi olanlar ancak herkesleşmekten korunabilirler. Herkesleşmekten uzakta olmak, uzağında kalmak, onun herkes için genelgeçer harcıalem şablonlarından, düşünce(sizlik) kalıplarından ve hayat normlarından uzakta olmaktır. Hayata ve eşyaya ait/dair tasavurunda ‘herkesin yaptığı’ ve ‘herkes gibi’ kayıtlarından kurtulmaktır. Böyle olduğu zaman ancak, herkes okuduğu için bişeyler okumaktan, herkesin izlediği için bir filmi izlemekten, herkes evini böyle döşüyor, herkes evine şunu bunu alıyor diye evimizi şöyle yada böyle döşemekten ve şunu bunu alıp bir eşya mezarlığı haline getirmekten, hasıl-ı kelam, herkes yapıp ettiği için yapıp etmekten, herkesleşmekten korunabiliriz. O zaman göreceğiz ki hayatımızda, evimizde, zihnimizde, dünyamızda ne çol ‘olmazsa olmaz’ larımız varmış ve aslında bunlar olmazsada olurmuş.

Rehber-i Ekmel ve Müktedai Küll olan Hz Peygamber(asm) “Müjdeler olsun o gariplere”(Tuba lil guraba) buyurmuş. Garib; uzakta kalan, uzaklaşan demektir ve güneşin uzaklaşıp gitmesi, batması manasında gurub kelimesiyle aynı köktendir. Tuba ise habeş dilinde cennet anlamında imiş. Modern zamanların tüketmeyi, mücadeleyi, şefkat etmemeyi, hodbin oluşu merkeze alan ve sosyal hayatın her kanadından hayatımıza dayattığı sistemin bir parçası, tüketim zincirinin bir halkası olmak istemiyorsak, modern zamanların herkesleşen/herkesleştiren, bizi ferdiyetmizden koparıp fıtratımıza yabancılaştıran vede herkesin izinden gittiği yollara revan olmayacağız. Bu sistemden uzak olacağız, uzakta kalacağız, garib olacağız. Sürüye katılanı modern zamanların besleyip büyüttüğü, nefis ve hevadan beslenen nice azılı kurdun kaptığını bilip, sürüden ayrılacağız. Ve şu ahirzamanda yaşamış, şefkatli, garib ve ferdiyetli bir ‘insan’ ın, modern zamanların hızlı, dönüştürücü ve uyuşturucu güzelliklerinin (!) sarhoşu olan gafil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibret olan şu ihtarını ferdiyetimizde şakilendirmek, yoğurmak ve anlamlandırmak durumundayız.

“Hem deme: ‘Ben de herkes gibiyim.’ Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder.”

Evet, herkesleşmektir, tektipleşmektir, müşterek bir aldanıştır. Ehad, Kerim ve Vedud olan bir Rabbi tanıyıp tesbih edip O’nun marziyatına talip olmaya bedel arkadaşlığı kabir kapısına kadar sürecek nice sahte sevgilinin boyunduruğuna girmektir. Oysaki Furkan-I Hakimin ‘ekserihum’ lu ayetleriyle bize öğrettine göre çoklar bilmemekte, anlamamakta, düşünmemektedir. Ve hem insanlar Rabbinin huzuruna ‘tek tek’ çıkıp, ferdiyetini nerde/nasıl /ne ile anlamlandırdığının hesabını verecektir. Kabirde, ‘Rabbin Kim’ sualine muhatap olacak, herkesin Rabbinden değil, kendi Rabbinden sual edilecektir.

Ne mutlu herkesleşmeyenlere!

Ne mutlu gariblere!

  19.01.2006

© 2021 karakalem.net, Metin Ergöktaş



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut