Yasal (!) Tahliyeler..

I.

Bir mucize gerçekleşti !...

Bir toplu iğne kadar yer tutmayan hücreler topluluğu, nasıl olduysa, bir bebeğe dönüşmeye başladı.. Henüz bir cm bile olmayan bebeğin, küçücük boyuna rağmen neleri yok ki !..

Daha on altı günlükken, akciğerleri çevreleyen zarlar, dil, bademcikler, mesane ve sindirim sistemi gelişirken, kaslar, kemikler, lenf sistemi, dalak, kan hücreleri, kalp, akciğerler ile üreme ve boşaltım sistemleri farklılaştı. Cilt, tırnaklar, saç, gözün lens tabakası, işitme sistemi, burun, boşluklar, ağız, diş mineleri, hipofiz bezi, sinir sistemi hepsi farklılaşıyor artık.

Gözlerinin gelişeceği yer belli, mini mini kırmızı kan hücreleri dolaşımda yerini aldı, o minicik kalp dakikada 150 kez atmaya başladı.. Müthiş bir hazırlık tamamlandı, katmanlar sarıldı, damarlar gönderildi, bebek beslendi.. Daha on hafta bile dolmadan hem de !...

Pek çok organının ilk hali var artık.. Anne, bebeğin gelişine hazırlandı, artık hormon değerleri çok farklı..

Her hücre sanki bebeğin gelişini kutluyor, mükemmel bir organizasyon var..

Hepsi bebek için.. Her şey muntazam..

O korkulu ilk sekiz gün de geride kalmıştı.. O sekiz günde, sadece bir hücre bir diğerine tutunmasa, beyni oluşmayacaktı bebeğin.. Bir katman, bir diğerinden ayrılmasa elleri kolları olmayacaktı.. Ama hepsi oldu, hem de tastamam oldu..

II.

-Eşim ve ben, bu gebeliği planlamamıştık, bunun için sonlandırmak istiyoruz.

-Tabii, 10 haftalık yasal tahliye sınırını aşmadığınız için böyle bir hakkınız var .

III.

“Ey insan!.. Senin elinde gayet zaif, fakat seyyiatta ve tahribatta eli gayet uzun ve hasenatta eli gayet kısa, cüz’i ihtiyari namında bir iraden var. O iradenin bir eline duayı ver ki, silsile-i hasenatın bir meyvesi olan Cennet’e eli yetişsin ve bir çiçeği olan saadet-i ebediyeye eli uzansın. Diğer eline istiğfarı ver ki, onun eli seyyiattan kısalsın ve o şecere-i mel’unenin bir meyvesi olan zakkum-u Cehennem’e yetişmesin. Demek, dua ve tevekkül, meleyan-ı hayra büyük bir kuvvet verdiği gibi, istiğfar ve tevbe dahi, meyelan-ı şerri keser, tecavüzatını kırar”
26. Söz, Kader Risalesi

***

Bir bebeği dünyaya getirmek gibi bir hayrın, gayet cüz’i bir bölümünü oluşturan insan iradesi,

Bir bebeği yaşatmak için, alacağı nefesten, kanında dolaşacak hücrelere kadar tüm olanakları sağlayan, onu tastamam yaratan Rabbin yaratışına, şerde uzun olan elini uzatıyor..

Anne ve babanın planlamadığı gebelik, kader planında yerini almıştı oysa ki.. Onay, Rabbi Rahim’e aitti.

Tüp bebek ünitelerinin tıklım tıklım dolduğu bu zamanlarda, herkesin sahip olmak istediği kadar sağlam bir bebek gönderiyordu Yaratıcıları onlara.. Emanetini avuçlarının içine gönderiyordu.. Onları mutlu edecek, bereket olacak, hayata kendinden bir şeyler katacak bir emanet.

Oysa yasalar adil(!)di.. 10 hafta süreyle tahliye hakkı vardı…Yasa adil(!) olmak zorunda kalmıştı.. Zira, yasa olmadığı zaman, illegal yollardan yapılan “tahliye”lerin ve ölen annelerin sayısı artıyordu.. Zira, yasa durduramıyordu bebeklerin henüz doğmadan öldürülmelerini…

***

Bir hocama soruyorum; Hocam, niçin 10 haftadır yasal tahliye müddeti?.. Bebek 10 hafta sonra canlı kabul edildiğinden mi?

Cevap dehşet verici: hayır, 6. haftada bile embriyonun kalp atışları vardır. Sebep bu değil, 10. haftadan sonra iş değişir. Kemik ve kıkırdaklar oluşur, tahliye zordur !.. Aslında 10 hafta olmasının en önemli nedeni budur.

İçim kararıyor !...

***

Bayan hastalarla kurulan diyaloğun ilk başlıklarından biridir: Kaç çocuğunuz var?

Kaç canlı, kaç ölü doğum, kaç küretaj.. Bu soruyu sorarken her seferinde, hiç küretaj gerçekleşmemiş olmasını ümit ederim.. Ama böyle bir cevaba pek sık rastlanmıyor. Üzgünüm, şimdiye kadar karşılaştığım hastaların çoğunun bir ya da iki küretajları vardı .. Bu cevabı da hiçbir şey olmamış gibi veriyorlardı.. Ben üzülüyordum.. 8-9 haftalık bir bebeğin kalbinin durdurulmasını kalbim kaldırmıyor..

Savaşlarda öldürülen çocukları düşünüp onlara ağlıyorken, bir de yaşamasına bile izin verilmemiş bebeklere, ve daha fazla da onların annelerine, babalarına ağlıyorum şimdi..

Her yıl binlerce “yasal tahliye” oluyor. Bir tahliye: rahimden tıbbi atık poşetlerine..

Her yıl, bir savaşta katledilen çocuk sayısı adedince çocuk, bir düşman tarafından değil, öz annesi ve babası tarafından hayattan mahrum ediliyor..

***

Kendimi ölmüş ceninler kabristanında gibi hissediyorum..

Bir bebeğin parmağının ucundaki hücreyi besleyemeyecek kadar aciz ama, bir bebeğin hayatına son verecek denli de cahil olabiliyor insan..

Ve bu bana şu ayet-i kerimeyi hatırlatıyor:

“Muhakkak ki biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de onlar onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular; insan ise onu yükleniverdi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir”
Ahzab Suresi 72.

  24.12.2005

© 2021 karakalem.net, Rabia Nazik Kaya



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut