RİSALE-İ NUR, İslamiyet’in Resül-i Ekrem’ in (asm) ef’al, akval ve ahvalinden çıktığını söylüyor. Bu cümleden, O zat’ın (asm) “her hali, her sözü, her fiili İslam’dandır” hükmünü çıkarabileceğimiz gibi, “her hali, her yaptığı, her sözü İslamîdir” sonucuna da varabiliyoruz.
Peygamber Efendimiz’in (asm), her hali, sözü, fiili İslamî ise; gerek halen, gerek kalen, gerek fiilen ihtiyar ettiği tepkilerinde gördüğümüz yaklaşım ve ifade tarzını sanıyorum “İslamî üslup” olarak adlandırabiliriz. O üslubu zihinlerimize resmeden inceliklerin, Rabbimiz’den gelen hitabın ve o hitabın verdiği terbiyenin ve kıvamın tezahürleri olduğu ise muhakkak.
Resul-i Ekrem’ in (asm) sözü, hali ve fiilindeki inceliklerden süzülen manaya ve tarza külli bir nazarla bakılabilirse, “İslamî üslup” diye isimlendirdiğim üslubun bazı cihetleri keşfedilebilir diye düşünüyorum. Ancak bir üslubu tanımlamaya yetecek inceliklerin hepsini burada saymak çok zor olduğu gibi, hele de o incelikler Ferid-i Kevn-ü Zaman ve Mekan olan Zat’ tan (asm) çıkan inceliklerse imkansız olduğunu takdir edersiniz. Ancak maksada kuvvet vermek noktasında ve üstünkörü değinmek manasında yeri geldikçe biraz bahsetmeye çalışacağım.
Esasen maksadım da, bir süredir internet ortamında e-gruplarda takip ettiğim yazışmalardaki üslup farklılıklarının bana düşündürdüğü “İslamî üslup nasıl olmalı?” sorusuna gücümün yettiği kadarıyla, ve en çok da kendime faydası dokunması emeliyle, ifrat ve tefritten uzak cevaplar bulabilmek. Böyle bir soruya bütün hatlarıyla cevap vermek ve etraflıca tahlil edip, üsluba dair kıstaslar belirlemek elbette benim açımdan mümkün değil.
Ancak “def-i mazarrat celb-i menafiden evladır” kaidesine binaen; üslubumuzu çok hayırlara vesile olmaktan ziyade, zarara ve şerre sebep olmayacak bir tarzda ayarlamak için, Resul-i Ekrem (asm) ın rehberliğinde ne gibi şeylere dikkat etmek lazımdır diye taharriye başlıyorum. Başka bir deyişle; “İslamî üslub” un tanımını daha çok zarara ve zulme engel olan cihetiyle ele almak gayesindeyim.
Aslında, Resul-i Ekrem’ in (asm) tepkilerini etraflıca araştırdıktan sonra bu konu üzerinde kafa yormak lazım ancak, böyle bir araştırma yapmak için bu soruyu ertelersem bir daha sıra gelmeyebilir diye korktuğumdan; zihnimde var olan malumatla iktifa etmeyi yeğledim.
Meselemize gelelim. E-grup ortamında muhatabımıza yazdığımız cümlelerin, hemen o an değil bir süre sonra okunacağını bildiğimizden midir, yoksa muhatabımızla nasıl olsa yüz yüze gelmeyecek olmanın verdiği cesaretten midir bilmiyorum; bazı ifadelerimiz asıp kesmek cinsinden sert olabiliyor. (Yüz yüze olunsa daha nazik olunacağını düşünüyorum) Ve maalesef bu üsluplarla artık çok sık karşılaşıyorum. Daha önce dediğim “def-i mazarrat”la iştigal etme bağlamında ilk önce bu gibi sert üsluplu ifadeleri terk etmenin gereğini vurgulamak istiyorum.
Haftaya devam edecek
© 2021 karakalem.net, Mevlude Meriç