*Bu sayfa, sitemize gelen, sitemizdeki ana sayfaların formatına denk düşmediği için bu sayfalarda değerlendirmediğimiz, ancak paylaşmaya değer bulduğumuz yazıların sunulduğu bir havuz olarak tasarlanmıştır.

 Bursa kandilleri

Gönül aynasında Süleyman Çelebi gibi ‘mevlid-i nebevî’yi seyretmek için, aynanın temiz olması gerek. Temiz gönülle yazılı mevlid temiz gönülle dinlenir ve anlaşılır. Evet, mevlid zamanı. Fakat arınmış bir gönül, nurlanmış bir akıl ile olmak şartıyla...


HAKKINDA PEK fazla bilgi olmamakla birlikte soyunun Kafkaslardan geldiği, Osman Gazi’nin hanımı Malı Sultan’ın akrabası olduğu söylenir. Emir Sultan, Somuncu Baba, Üftade gibi büyük veli zâtların yaşadığı dönemde manevî makam itibariyle beşinci Ulu Cami’de imamlık yapmak onun ilim ve ihlası hakkında ciddi ipuçları veriyor.

Malumunuz, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) doğumuyla ilgili yazdığı manzume Anadolu ve İslam toprakları üzerinde yüzyıllardan beri coşku ve aşk ile okunagelmekte; ve belki de kıyamete kadar okunacak. Yunus gibi sade, hak ve Muhammed (a.s.m.) aşığı, sinesi ve gönlü zengin bir velî zât. Herkes Yunus Yunus diyor, fakat gerçek manada Yunus’u tanıyan ne kadar derseniz, “Hacı Bayram Velî’nin kurbanları kadar” dense aslında pek fazla abartı olmaz. Süleyman Çelebi de Yunus gibi bir garib zât.

Velî denilince keramat gösteren, ihtiyaç için kapısına gidilen zât olarak düşünülür. Fakat çok az insan onların gönül kapısını çalar. Genelde zahire baktığımızdan gönülde yansıyanı pek göremiyoruz. Çiçeği çiçek olarak zâtı itibariyle değil de onda yansıyan güzelliğin kaynağını aramak niyetiyle bakmak, çiçekten daha güzel bir hakikat çiçeği... Her biri nübüvvet güneşinden aldıkları nuru kaplarına göre farklı şekillerde yansıtan veliler; güneşi farklı pencerelerden seyretmenin yolunu gösteren ay misalidirler. Güneşten aldıkları nurla dalgalanan denizdeki her cbir dalga gibi, her biri içlerinde ayrı bir güneş barındırırlar.

Süleyman Çelebi denilince yansıyan nedir bilmek, zâtını bilmekten çok daha önemlidir. Malum, Kainatın Efendisi (a.s.m.) miraç yolculuğunda yalnız değildi. Mirac ne kadar önemli ise, Kainatın Sevgilisinin (a.s.m.) alem-i şehadete intikali belki de o kadar önemli. Doğum olmasaydı mirac olabilir miydi? Böyle önemli bir hadisede hidayet güneşinin etrafında ışık alan pervane-misal aylar, seyyareler onu yalnız bırakmamışlardı. Hz. Peygamberin doğum anını anlatan çok eserler var, fakat Süleyman Çelebi gibi anlatan var mı? Çelebi merhum, ruhani bir intikalle o anı seyretmiş âdeta, öyle nazmetmiş. O ‘an’ onun şiiriyle diğer zamanlara yansıyarak devam ediyor. Çelebi’nin gönlünde gizli sır, şiiriyle yansıdı.

Malum, Bursa Ulu Camide bir vaizin Peygamber Efendimizi (a.s.m.) küçümser konuşması onun muharriki olmuş; böyle bir hakikat gönlünden gönüllere akmıştır. Tıpkı “Kur’an’ı ya Müslümanların elinden almalı veya onları Kur’an’dan soğutmalıyız diyen” İslam düşmanı İngilize karşı Bediüzzaman’ın “Kur’an’ın sönmez ve söndürülemez bir güneş olduğunu dünyaya göstereceğim” demesiyle Risale-i Nur hakikatlerinin dünya insanlarının akıl ve gönüllerinde yayılıyor olması gibi. Serçeye musallat atmaca serçenin kabiliyetlerini açığa çıkardığının farkında değildir farkında olsa belki de ilişmeyecek.

Mevild okunurken sadece musiki dinler gibi ve ‘ne kadar güzel okudu’ deyip dinlemek yeterli bir dinleme ve anlama değil. Yıllardan beri töre gibi okunuyor olmaktan çıkıp mana cihetiyle anlaşılıyor olması, bizi yeni anlamalara taşıyabilir. Suri ve basmakalıp bakışlardan kurtulmak kalblerimizi nice Çelebi’lerle tanıştırabilir. Bu şekilde tanınmayı ve bilinmeyi bekleyen nice mana erleri var. Hepsinde ayrı bir mana, ayrı bir hakikat çiçeği, ayrı bir Muhammedî (a.s.m.) nur var.

Öyleyse ‘mevlid’ her zaman anılmalı ve mevlid sadece ölülere değil, ölmemiş gönüllere de okunmalı. Gönül aynasında Çelebi gibi ‘mevlid-i nebevî’yi seyretmek, güzellikten güzelliğe geçmek için aynanın temiz olması gerek. Temiz gönülle yazılı mevlid temiz gönülle dinlenir ve anlaşılır.

Evet, mevlid zamanı. Fakat arınmış bir gönül, nurlanmış bir akıl ile olmak şartıyla...

  26.08.2004

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut