Arşiv

 İstiğfarda ısrar

Hadisten öğrendiğimiz o ki, Rabbimizin rızasına uymayan günahlara kalbimiz ve vicdanımız istemediği halde düştüğümüzde, bu durumun ‘yanlışta ısrar’ tablosuna bürünmemesi için, istiğfarda ısrar etmemiz gerekiyor.


BUGÜN BİRÇOK EHL-İ DİNİN içinde olduğunu gördüğüm bir açmaz var. Rabbinin rızasını kazanma yolunda günahın uzağında olmak isteyen pek çok mü’min, istemediği halde hataya ve günaha düşme gibi bir durumu da yaşıyor. Hatta, aynı hataya ve aynı günaha tekrar tekrar düşebiliyor. Ve bu hal, onu kendisinden ve imanından şüphe eder bir duruma sürüklüyor. Kişi, imanındaki samimiyeti sorgulamaya başlıyor. “İnanıyorsam, niye bu günaha düşüyorum; bu günaha tekrar tekrar düşüyorsam, ben nasıl mü’minim?” şeklinde bir sorgulamanın kıskacında yaşıyor niceleri.

Hadis ve siyer kitaplarını okuduğumuzda, bu sorgulamanın sadece bugünün mü’minlerine mahsus olmadığını anlıyoruz. Görüyoruz ki, sahabiler de benzer bir sorgulamayı yaşamışlar. Benzer bir endişeyi onlar da taşımışlar.

Taşımışlar; çünkü âlemlerin Rabbi Âl-i İmran sûresinin 135. âyetinde mü’minleri tarif ederken “İşlediklerinde [günahlarında] bile bile ısrar etmezler” buyuruyor. Yani, mü’min vasıfları arasında ‘günahta ısrar etmeme’yi de sayıyor. Durum bu olduğu halde tekrar tekrar günaha düşüyor olmaları, sahabileri de imanları konusunda endişeye sevketmiş bulunuyor.

Tâ ki, ilgili âyette belirtilen ‘günahta ısrar’a dair tavzihatı Kur’ân’ın mübelliği ve en birinci müfessiri Peygamber Efendimiz aleyhissalâtu vesselamdan işitinceye kadar.

Terazinin bir kefesine âyetin hükmünü, öteki kefesine kendi hallerini koyup endişeye kapılan sahabilerine, Hz. Peygamber şu tavzihatı getiriyor: “İstiğfarı yapılan bir günahın tekrar işlenmesi günahta ısrar sayılmaz. Günde yetmiş kere işlenmiş olsa bile...”

Bu hadisten anlaşıldığına göre, bir kere düştüğü hataya tekrar düşen bir kişi, sırf buna binaen ‘günahta ısrar edenler’den sayılmıyor. Kişi, düştüğü hatadan, işlediği günahtan dolayı Rabbinden özür dileyip istiğfar etmiyor olduğu halde tekrar tekrar o günahı işliyor ise, bu ‘günahta ısrar’ sayılıyor.

Yani, yaptığının yanlışlığından kalben, ruhen, vicdanen ve lisanen rahatsız olmayıp istiğfar dileme ihtiyacı duymadan tekrar tekrar aynı günahı işleyen kişi; diğer bir deyişle, düz bir günah çizgisini kesintisiz biçimde sürdüren bir kişi günahta ısrar etmiş oluyor. Buna karşılık, inişleri çıkışların, düşüşleri yükselişlerin takip ettiği; günah-istiğfar-günah-istiğfar-günah-istiğfar sarkacında yaşanagelen bir gündelik hayat çizgisinde ‘günahta ısrar’dan söz edemiyoruz. Zira burada bir tekrar tekrar işlenen günah olgusu olsa bile, bu, olsa olsa ‘kesik çizgi’ sayılıyor—günaha her düşüşünde istiğfarda sebat eden mü’min aynı günahı aynı günde yetmiş kere işlemiş olsa bile...

Basit bir geometrik örnekle biraz daha açacak olursak: İşlenen her bir günah için bir cm.lik bir çizgi çizelim. İkisi de günde yetmiş kere aynı günahı işlemiş iki insandan biri hiç istiğfar etmesin, diğeri istiğfarı ihmal etmesin. Bu durumda, hiç istiğfar lüzumu görmeyen kişi o gün için 70 cm.’lik bir ‘günahta ısrar’ düz çizgisi çizerken, yetmiş günah işleyip yetmiş istiğfar eden mü’min bir cm.lik yetmiş ayrı kısa çizgi çizmiş oluyor—yetmiş cm.lik düz ve uzun bir çizgi değil.

Yani, mü’min ile münkirin, muti ile asinin farkını, içtenlikle istiğfar edebilme yeteneği belirliyor.

Bir diğer açıdan, hadisten öğrendiğimiz o ki, Rabbimizin rızasına uymayan günahlara kalbimiz ve vicdanımız istemediği halde düştüğümüzde, bu durumun ‘yanlışta ısrar’ tablosuna bürünmemesi için, istiğfarda ısrar etmemiz gerekiyor.

Bilvesile, Rabb-ı Rahîm’in “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz” ve de “Allah bütün günahları affeder” buyurduğu ‘ümit âyeti’nde1 bize Kendisini Gafûr ismiyle tanıttığını da hatırlayalım. Gafûr ismi ki, Allah’ın affediciliğini, O’nun affetmekten bıkmayışını, tekrar tekrar affediciliğini bize bildiriyor.

Madem o Gafûr’dur, ve madem O’nun peygamberi bizi istiğfarda ısrara davet etmiştir; o halde, günahta ısrar tehlikesine karşı istiğfarda ısrar etmemiz gerekiyor.

Umulur ki, istiğfarlarımız bizi işlediğimiz ama kalbimizin hoşuna gitmeyen günahlardan uzaklaştıran bir manevî kalkan olsun...


1. Bkz. Zümer sûresi, âyet 53: “Ey nefisleri konusunda haddi aşmış [günahta ileri gitmiş] kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. O Gafûr’dur, Rahîm’dir.”

  13.07.2004

© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu

  1.  Bu yazının geçtiği eseri incelemek -veya satın almak- istiyorum.



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut