Arşiv

 Doğu ve Batı ötesi

Gönlümüzden geçeni anlıyor bu Sözler. Hikmetin güvertesine çıkartıyor bizi tutup elimizden. Ne Doğu, ne Batı burası. Doğu-Batı sentezi de değil tuğrası. Doğu-Batı ötesi, yatay değil, dikey bir söylemin güzergâhıdır.


SÖZLER MÜELLİFİNİN ‘Şarkın ve Garbın fevkındeki yüksek mertebe-i arşî’ olarak kavramlaştırdığı şeyi Suad Alkan ‘Doğu-Batı ötesi’ olarak ifadelendirmişti.

Ne Şarkın mâlûmatı, ulûmu...

Ne Garbın felsefe ve fünûnu...

Eskimez sofra. Ne doğudan, ne batıdan getirilmiş bir fecir. Duygu ve düşünce dolu bir ritm. Kuşlarla, yağmurlarla, cami avlularıyla, bir insan yalnızlığıyla, hüzünle örtüşen bir bellek. Derin bir serinlik.

Fetret sessizliğinde bir leylâk sabrı. Gür bir sedanın bayramlığı. Semavî olanın ilkesi, Doğu ve Batı ötesi. Evrenin dizi dibinde denizden gizler getiren sevda. Haberci.

Pencereler pencereler. Mahbubâne gözyaşları. Faniliğimize dokunan ve bizi ürperten bir çeşme.

Vişne bahçeleri, ceviz ağaçları, pınarlar, kanaryalar arasında “Bugün ölüm ihtimali var” hakikatini kalbe bir çizik gibi işaretleyen, yaşantıları derinden onaran gürbüz bir kıyı.

Sonsuza çağıran, insana sonsuz cemal için ‘göresim geldi’ dedirten.

Ne Doğu rüzgârları, ne Batı rüzgârları esiyor sende. Ağrı Dağı gibi ağrılar sende sükûn buldu. Doğu-Batı sentezi değilsin sen, Doğu-Batı ötesisin.

Sana geldim diyorsun ahirzaman insanına.

İşte kırıldı Kitab’ın etrafındaki surlar. İ’cazı, onun çelik bir zırhı oldu. Doğu, batı, kuzey, güney, gördü i’caz ışıltılarını.

Her şeyde sonsuzu ima eden şahdamar. Ölümün hakikatiyle tuğyan ehlini mağlup eden hüccet.

Gönlümüzden geçeni anlıyor bu Sözler. Hikmetin güvertesine çıkartıyor bizi tutup elimizden. Ne Doğu, ne Batı burası. Doğu-Batı sentezi de değil tuğrası.

Doğu-Batı ötesi, yatay değil, dikey bir söylemin güzergâhıdır.

Doğu-Batı ötesi, doğuya ve batıya açıktır; fakat onlardan iktibas edilmemiştir. Ne Doğudaki ulûmu küçümsüyor, ne Batıdaki fünûnu.

Bu zamanın çocuğu serîü’s-seyrdir; vakit yok. Bir elektrik hızı gerekiyor. Elektrik de ne doğudan getirilmiştir, ne batıdan. Doğunun ve batının üstünden, semavattan iniyor. Elektrik, her yerin malı. Manevî bir elektrik olan Sözler, yüksek ve derin.

Doğu-Batı ötesi doğunun da yardımına koşuyor, batının da, kuzeyin ve güneyin de. Gerçek evrenselliği yakalıyor. İzm’leri aşıyor. Gönüllerde uyuyan hazineleri günışığına çıkarıyor. Burcu burcu zarafet taşıyor aydan, yıldızlardan, çiçekten, arıdan. Sahte ışıkların sahteliğini gösteriyor; hasta masasına yatırıyor dünyevîleşmeyi. Şifalar taşıyor gül reşhalarından, erguvan şualarından, mercan lem’alarından, süreyya katrelerinden.

Doğu-Batı ötesi, parçalıyor felsefe kafesini. Kıyametler yaşayan, haşirler ve neşirler heceleyen insanın kalesini yeniden örüyor. Kalp çekirdeğine yeni bir hayatı muştuluyor. Kâinatı tenezzüh ve seyrangâha dönüştürüyor. Ferahlandırıyor. Sonsuz dikkat sahibinin cemalini ve celâlini işaretliyor; bak diyor, sonsuz dikkat sahibinin mülkünde yaşıyorsun, adımını dikkatli at, şu ihtişama dikkat et!

Yazılar, mektuplar yazıyor Doğu-Batı ötesi; kuşlar uçuruyor kalplere, yeni bir posta kutusu getiriyor penceremize. Adalarımızı birleştiren bir deniz oluyor biz insanlara.

  13.07.2004

© 2021 karakalem.net, Taha Çağlaroğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut